Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in açıklamalarından sonra bugünkü köşesinde Peker'i yazdı. Öztürk, yıllar önce Rize'de Sedat Peker'e ruhsatlı silah verilmesinin detaylarını da kaleme aldı.
Öztürk'ün bugünkü yazısı şöyle:
Cezaevi bahçesinde, Korkut Eken, kendisini ziyaret eden Emniyet mensubuyla derin bir sohbete dalmıştı. Emniyet mensubu, Eken'e “Siz Mehmet Özbay kimliğini kullanan kişinin gerçekte Abdullah Çatlı olduğunu bilmiyor muydunuz?” diye sordu. Korkut Eken güldü. Aslında, Emniyet mensubu da Özbay'ın gerçekte Çatlı olduğunu önceden biliyordu. Soruyu da öylesine “sohbet olsun” diye sormuştu.
Korkut Eken, şunları söyledi: “Mehmet Özbay'ın Abdullah Çatlı olduğunu bilmeyen mi vardı? Ancak vefat edince, onun Çatlı olduğunu bilmediklerini söyledi. Ben yıllarca hapis yatacağımı bilsem, Mehmet Özbay'ın, Abdullah Çatlı olduğunu bildiğimi yine söylerim. Yoksa ben de çoğu kişinin söylediği gibi ‘Bu kişinin Abdullah Çatlı olduğunu bilmiyordum. Onu iş insanı Mehmet Özbay olarak tanıyordum' der, davadan yırtardım. Çünkü, bu şekilde söyleyenlerin hiçbiri cezaevine girmedi.”
İstihbarat görevi
Korkut Eken, Abdullah Çatlı konusunda ilk ve tek açıklamayı bana yapmıştı. “Devletin Derinliklerinde” adlı ilk kitabımda, Eken'in, Abdullah Çatlı için söyledikleri şöyle yer aldı:
“Tarihini tam olarak hatırlayamıyorum ama İstanbul'da 8-10 kişinin bulunduğu bir yemekte ilk kez Abdullah Çatlı ile karşılaştım. MİT Daire eski Başkanı Mehmet Eymür, kendisini önceden tanıyordu. Yemekte Mehmet Eymür, ben, rahmetli Demir Vural da vardı. O görüşmenin üzerinden yıllar geçti.
Ben Emniyet'te göreve gelince irtibat kurdum. Çünkü Avrupa'da çok gücü ve potansiyeli vardı. Avrupa'daki çok büyük haber alma imkânından faydalanmak için görev teklif ettim ve kabul etti. Üç defa Avrupa'ya gitti, çok güzel net bilgiler verdi. Özellikle Avrupa'daki PKK liderlerinin yerleri konusunda, faaliyetleri konusunda bilgiler getirdi, raporlar getirdi. Biz de bu raporları ilgili makamlara aktardık.”
Mahkemede soruldu
Mahkeme, Korkut Eken'e “Abdullah Çatlı'yı ya da diğer kimliği olan Mehmet Özbay'ı tanıyor musun?” diye sordu. Eken, bu soruyu şöyle cevaplandırdı:
“Hem Abdullah Çatlı olarak, hem de kod ismi Mehmet Özbay olarak, şimdi hatırlamayacağım birkaç kod ismi daha vardı, hepsiyle tanıyorum.”
Sedat Peker'i, Alaattin Çakıcı'yı tanıyıp tanımadığı soruldu, “Ben onları da tanıyorum” dedi. Korkut Eken şöyle devam etti:
“Efendim ben bu şahısları sokakta, her hangi bir vesileyle yemekte, gazinoda, meyhanede falan tanımadım. Tanıştırıldım, görev itibarıyla tanıdım ve görev ciddiyetiyle arkadaşlarla birlikte oldum.”
Onur tablosu
Gazeteci yazar Ömer Faruk Günel'le hazırlayıp sunduğumuz ve o dönem Kanal 6'da yayınlanan “Sisler Bulvarı” adlı programda, Peker'e “Türk Cumhuriyetlerinde etkili görevlerde sizin de isminiz geçiyor” dedim. Peker bu konuda şunları söyledi:
“Sayın Korkut Eken'in görev olarak addettiği, yaptığı konularda eğer benim bir saç teli kadar emeğim geçtiyse, bunu hayatımın onur tablosu olarak evimin en üst köşesine asıp, çocuklarıma da en büyük miras olarak bırakmaktan zevk duyarım.
Ama benim bu yönde bir çalışmam olmadı. Konuların yoğunluğundan yanlış anlamalar olmuş olabilir. Belki şöyle demiştir: Devletin duyguları olmaz, devletin dini, rengi olmaz. Devlet kâr etmek üzere programlanmıştır. Devlet tekstilciden de, devlet televizyoncudan da günü gelip devlette ilgili özel güvenlik konularında herkesin yardımına başvurabilir.
Bu manada bizim yardım etmeyi istememiz değil, bize bu konuda bir görev verilirse bu bizim onurumuzdur. Yurtdışında bulunma sebebimiz farklı. Güneydoğu'da bulunmuşuz bir süre, o farklı, bir başka yerde bulunmuşuz, o farklı. Ama gene söylüyorum, eğer ki Korkut Eken gibi insanlarla geçmişte resmi olarak, görevli oldukları zamanlarda, görevleri esnasında bizim de fikrimize başvurup veya bizim yardımcı olabildiğimiz bir konu var ise bu bizim onurumuzdur. Olmamışsa da bir gün inşallah olur.”
Ruhsatlı silah
İçişleri Bakanı, Sedat Peker'e Bilecik'ten silah ruhsatı verildiğini belirtmiş, arkasından da “Bilecik'te kim var? Veli Küçük” demişti. Küçük'ün kızı Avukat Zeynep Küçük ise silah ruhsatıyla babasının ilgisinin bulunmadığını açıklamıştı.
Peker, gözaltına alındığında “Sorgucu, “Sinir yapınız bozuk olduğu halde o dönem nasıl silah taşıma ruhsatı aldınız?” diye soruyor. Peker, soruyu şöyle cevaplandırıyor: “Nüfusum her ne kadar Sakarya olsa da kendim aslen Rize'liyim. Dülgerler Köyü'nde ikametim vardır. O dönem pek medyatik değildim. Rize'de silah ruhsatı için can güvenliğinden müracaatta bulundum. 6 ay sonra ruhsatım çıktı. Ankara'ya gidip MKE'den Brasil Taurus marka 9 mm. Çapında 16'lı bir tabanca satın aldım.”
Peki, silah ruhsatı alması için Rize'de kim yardımcı oldu? Dosyasını incelettirildiğinde bakalım kim çıkacak…
Sedat Peker'den yeni iddia: Planları bir cemevine saldırı