CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP MYK'sının ardından açıklamalarda bulundu.
Ortaya çıkan TÜGVA belgelerine ilişkin değerlendirme yapan Öztrak, "Bu devlet içinde yeni bir paralel devlet oluşturmaktır. Hain darbeciler ile yol yürüyenler, yağan yağmurda beraber ıslananlar Allah bizi affetsin dedikten sonra kendi paralel devletlerini kurmaya soyunmuşlar" dedi.
Öztrak'ın satırbaşları şöyle:
Milli olması gereken dış politikamız şahsileşti, Milli menfaatlerimiz yerine kişisel öncelikleri korumak öncelik oldu. Yaşanan tüm bu gelişmeler Erdoğan Şahsım Hükümeti'nin görevinin kalacak takatinin de arzusunun da kalmadığını gösterir. Emaneti bir an evvel asıl sahibine vermek gerekiyor. Dürüst ve adil bir seçimle sözü aziz milletimize bırakmak gerekiyor. Geciktikçe milletin feryatları artacaktır.
'Dolar hızla 10 liraya uçuyor'
Erdoğan'ın ideoloji vesayeti altındaki ekonomi yönetimi bocalıyor. Her gün iğneden, ipliğe her şeye zam geliyor. Dolar hızla 10 liraya uçuyor. Kibir hastalığına kapılan Erdoğan büyük laflar edip duruyor. Geçtiğimiz cuma akşamı araç sahipleri akaryakıt istasyonlarında kuyruklar oluşturdu. Erdoğan'ın partisinde 'Yeliz' ismiyle maruf bir milletvekili de benzin kuyruklarına utanmadan 'bereket' dedi. Bunlar milletle alenen alay ediyor. Utancını kaybeden vicdanını da kaybeder. Bunlar fil dişi kulelerinden, saraylarından milletin halini görmüyorlar.
Biz bu nedenle Erdoğan Şahsım Hükümeti varlığının hikmetini kaybetmiştir diyoruz.
TÜGVA belgeleri
TÜGVA'daki rezaletler ortaya saçıldı. Erdoğan'ın gemisi su almaya başlayınca gemideki eski yolcular bilgileri, belgeleri birer birer sızdırmaya başladı. Bundan sonra daha çok belgenin sızacağına eminim. Şu anda rezaletinin 2 boyutu var. Torpiller. Milletin evlatlarının geleceği, memuriyeti çalınmış. Bu devlet içinde yeni bir paralel devlet oluşturmaktır. Hain darbeciler ile yol yürüyenler, yağan yağmurda beraber ıslananlar Allah bizi affetsin dedikten sonra kendi paralel devletlerini kurmaya soyunmuşlar.
İkinci boyut ise devlete ait arsa, arazi, binaların TÜGVA ve benzeri kurumlara peşkeş çekilmesi.
Kılıçdaroğlu'nun uyarısı
Bu hükümeti de bu hükümete güvenerek kanunsuz iş yapanları da uyarmak muhalefetin görevidir. Genel Başkanımızın yaptığı Erdoğan ve sosyetesini rahatsız etti. En çok da siyasi hayatı dönmekle geçmiş İçişleri Bakanı'nın. Anlaşılan memurlara en çok kanunsuz emir veren bu bakanmış.
Erdoğan'ın 10 yıl öncesi konuşması
Muhalefetteyken memurlara yasaları hatırlatacaksın mübah olacak ama hükümete geçince memura yasaların hatırlatılması 'vesayet, sivil itaatsizlik, darbecilik' olacak. Devletin kurumlarını vesayet altına alacaksın, devleti talan edeceksin, sayın genel başkanımız 'yok öyle yağma' deyince başlayacaksın.
Erdoğan ve sosyetesinin anlamadığı bir şey var. Milletimiz kimin darbeci, vesayetçi olduğunu gördü. ,
Dolarda artış
Dolar aldı başını gidiyor. Türk Lirası en ufak bir rüzgâr karşısında savunmasız. Çünkü kayınpeder, damat bir oldular. Milletin 128 milyar dolarını, Merkez Bankasının arka kapısından buharlaştırdılar. Dünyanın en büyük finansal skandalına imza attılar.
Güçlü döviz rezervleri ekonomiyi sert dalgalara karşı koruyan çok önemli bir dalgakırandır. Ne yazık ki ülkemiz bu korumadan mahrumdur. Çünkü elinde kendine ait rezervi kalmamıştır. Elin himmetine muhtaçtır.
Kılıçdaroğlu'nun Merkez Bankası ziyareti
İktidara yürüyen bir parti olarak, Genel Başkanımızın başkanlığında geçtiğimiz Cuma TCMB’ye bilgi almak bankanın bağımsızlığı için kaygılarımızı paylaşmak ve yanlış politikaların milletimize çıkaracağı fatura konusunda uyarılarda bulunmak üzere TCMB’ye bir ziyarette bulunduk.
Merkez Bankası Başkanı bizim ziyaretimizden sonra çıkmış döviz rezervlerinin nasıl hesaplanacağını konuşmuş. 'SWAP’ları çıkıyorlar, kamu parasını çıkıyorlar; yani eksiye düşürmek için her şeyi çıkıyorlar. Dünyada böyle bir tanımlama yok' dedi.
Madem dünyada böyle bir tanımlama yok neden bu tabloyu Uluslararası Para Fonuna raporluyorsunuz? Tablonun ismi ne? Uluslararası Rezerv ve Döviz Likiditesi Tablosu. Anlaşılan beyler rezerv tablosunun aslını IMF’ye gönderiyor. Çakmasını millete pazarlıyor.
Peki, bu tablo niye hazırlanıyor? Onu da TCMB’nin kendi yayınından okuyalım: "Çalışmanın amacı, Türkiye’nin döviz likiditesini göstermesi amacıyla kullanılabilir durumdaki brüt rezervleri ve yabancı para cinsinden kısa vadeli yükümlülükleri tek bir tablo altında derlemek ve verilerin diğer ülke verileriyle karşılaştırılabilmesini sağlamaktır."
Demek ki neymiş, sadece brüt rezerve bakılmıyormuş. Döviz yükümlülükleri de dikkate alınıyormuş. Uluslararası karşılaştırma da böyle yapılıyormuş.
Buna göre, 8 Ekim 2021 tarihli tablo şunu söylüyor. Merkez Bankasının kasasında brüt 124 milyar dolar var. Ama vadesi bir yıl içinde dolacak, kasadan bir yıl içinde çıkacak, 146 milyar dolar da döviz borcu var. Yani kasadaki döviz, borca yetmiyor.
Merkez Bankası kasasında 22 milyar dolar açık var.
Başkan dünyada böyle bir tanımlama yok diyorsa ya gerçekten işi bilmiyordur ya da kendisini oraya getirenlere yaranmak için başında bulunduğu kurumun hazırladığı tabloyu inkar ediyordur.
'Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifi'
2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifi dün TBMM'ye sunuldu. Bu bütçe 2023 yılı için Erdoğan'ın millete verdiği sözleri tutmadığını, ezildiğini ikrah eden programın bütçesi. Bu bütçenin kur tahminleri de bütçe başlamadan çöktü. 2021 için ortalama dolar kuru tahmini 8 lira 30 kuruş. 2022 için 9 lira 27 kuruş. Ancak dolar kuru şu anda 9 lira 30 kuruşa dayandı. Tahminleri daha şimdiden tutmayan bu bütçenin de planlanacak bir yanı kalmadı.
Merkel'in Türkiye ziyareti
Güç yozlaştırır. Mutlak güç mutlaka yozlaştırır. Bunu geçtiğimiz hafta bir kez daha gördük. Artık emekli olacak Alman Başbakanı Merkel, geçen hafta Türkiye’deydi. Bu ziyaret esnasında Erdoğan, "Almanya’da koalisyon hükümetleri olmasaydı ilişkilerimiz çok daha farklı bir yere ulaşabilirdi. Biz başkanlık sistemine geçerek bu başarısız koalisyonlardan kurtulduk" dedi. Alman Başbakanı’nın cevabı ise, "Alman hükümetlerinin özelliği budur. Biz Başkanlık sistemi istemiyoruz” oldu.
Nazi felaketini yaşamış bir ülkeye herhalde verilebilecek en son tavsiye, tüm gücü elinde toplamış, yasama ve yargı tarafından dengelenemeyen ucube tek kişilik vesayet rejimi tavsiyesidir. Almanya’nın 2. Dünya savaşından sonraki ilk başbakanı, Konrad Adenauer ’a atfedilen meşhur sözdür: "Bir daha İsa bile gelse tüm yetkiyi bir kişi ve yanındakilere verecek kadar aptal olmayacaktık."
Milletimiz de tek kişilik ucube vesayet rejiminin, acı, gözyaşı, sefalet ve fukaralık getirdiğini son üç yılda yaşayarak görmüştür. Şimdi ilk seçimde bu ucube rejimden kurtulmaya sıra gelmiştir. Milletimiz geleceğine pranga vurmak isteyen bu ucube rejimi sandıkta kaldırıp atacaktır.
Dış Politika
Dışişleri Bakanlığı bir liyakat kurumu olmaktan çıkarıldı AK Parti'nin arpalığına çevrildi. Rüşvetten aklanmamış adamlar büyükelçi yapıldı. Dış politikada dostluk yoktur ülkelerin menfaatleri vardır. Milli menfaatlerimizin önüne Erdoğan'ın siyasi ikbali konuldu.