Faik Öztrak, mart ayı enflasyon rakamlarına değinerek "Zulüm zam olup milletimizin üstüne yağmış. TÜİK’in makyajlı rakamlarına göre bile, durum felaket" dedi. Gerçek enflasyon verilerinin TÜİK'in açıkladığı rakamların üç katı olduğunu söyledi. "Enflasyonu düşük göstererek, emekliye hak ettiği aylığı, memura ve işçiye hak ettiği ücreti vermemek de zulümdür. Memura 2021’in ilk altı ayında yüzde üç zam verip, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyelerinin huzur hakkına, yüzde 33 zam yapmak da zulümdür." dedi.
Öztrak partisinin basın toplantısında şu konuları ele aldı:
"Aslı gibi yaşamını kaybeden kaç hasta var?"
Salgınla mücadelede son üç ayı, bu hükümetin sorumsuzluğu yüzünden kaybettik. Yandaşları için Londra’ya ambulans uçak gönderenlerin, bu ülkenin sade yurttaşlarına, hastane yatağı bulamaması da zulümdür. Aslı Özkısırlar ’a 25 gün boyunca, uygun koşullarda bir hastane yatağı bulunamadı. Neden bulunamadı? Çünkü tüm hastaneler, ağzına kadar Kovid hastalarıyla doluydu. Aslı günlerce sesini, Sağlık Bakanına duyurmaya çalıştı ama duyuramadı. Acaba daha Aslı gibi, hastanelerde yer olmadığı için, ihtiyacı olan sağlık hizmetini alamayarak, yaşamını kaybeden kaç hasta var?
Şu salgın döneminde, kısa çalışma ödeneği uygulamasına son verildi. Erdoğan, hem “Ramazan ayında esnafı kapatacağım”, Hem de “Kısa çalışma ödeneğini kaldıracağım” dedi. Şimdi 1 milyon 300 bin emekçimiz, ya işsiz kalacak, ya da zorunlu izne çıkarılacak. Bu arada zorunlu izine çıkarılanlara yapılan günlük ödemeyi de, 47 lira 70 kuruştan 50 liraya çıkarmışlar. Salgın nedeniyle zorunlu izne çıkarılacak emekçilerimize, nisan ve mayıs aylarında, günde 2 lira 30 kuruş zam yapmışlar. Kısa çalışma ödeneğini erkenden keserek, Erdoğan hükümeti işletmeleri felç edecek.
"Darbe olmasın istiyorsanız sarıklı amirallerden çekineceksiniz"
Erdoğan yeni bir “darbe mağduru” oyununun perdesini açtı. Biz kabak tadı veren bu tiyatroyu, çok izledik. Milletimiz de, Erdoğan’ın sahte gündemler ve algı operasyonlarıyla, milletin gündemini çalmasından artık bıktı. Erdoğan Ayasofya baş imamı şeriat istediğinde, faize ve İstanbul Sözleşmesine karşı çıktığında, buna ses çıkarmıyor. Ama içlerinde “Mavi Vatan”ın müellifi olan, 15 Temmuz’da FETÖ ile göğüs göğse çarpışmış emekli amirallerin yaptığı bir açıklama “Darbe yapmak için bir araya gelmek” oluyor. Anlaşılan ifade özgürlüğü, sadece saray ve sarayın yandaşları için var. Birkaç emekli amiralin yaptığı açıklamadan sonra, darbe ve vesayet tamtamlarını çalmaya başlıyor. Açıklamanın üzerinde çılgınca tepiniyor. Şablon bir retorik, kalemşörleri aracılığıyla basın yayın organlarında okunuyor. Kamu kurumlarının internet sitelerine konuyor. Tüm bu organize işler, işsizlikten, yoksulluktan, salgından bunalmış milletin, gerçek gündemini karartmak için yapılıyor. Emekli Amirallerin yaptığı paylaşımın yöntem ve şekli, elbette eleştirilebilir. Ama bu metinden darbe çıkartmak, ayrı bir hüner ister.
Türkiye’de ‘darbe olmasın’ istiyorsanız, emekli amirallerden değil, sarıklı amirallerden çekineceksiniz. Bu ülke emekli olan, fikrini ve tecrübesini, ülkenin siyasetçileriyle paylaşmak isteyen amirallerden çekmedi.
"Erdoğan Genel Başkanımızı dinlemedi"
Genel Başkanımız 15 Temmuz’dan sonra, 20 Temmuz sivil darbesinden önce, Yenikapı’da, tüm Türkiye’nin şahitliğinde, Erdoğan’a "Adliyeye, Camiye ve Kışlaya siyaseti sokma" çağrısında bulunmuştu. Erdoğan bu çağrıyı dinlemedi. Onun yerine 20 Temmuz sivil darbesini yaptı. Tek Adam Vesayet Rejiminin düğmesine bastı. Siyaseti camiye de, kışlaya da, adliyeye de sokmaya devam etti. O gündür, bugündür de milletimizin iki yakası bir araya gelmedi. Bu çağda demokrasiyle yönetilmek, bir ülkenin en büyük onurudur.
Ancak tek adam vesayet rejiminin, düğmesine basıldıktan sonra gördük ki, millet iradesine darbe sadece asker postalıyla yapılmaz, mokasenle de yapılır. Millet iradesine darbe, bir önceki seçimde, halkın yüzde 49,5'inin oyunu almış bir Başbakanı, ince ince planlanan bir Saray darbesiyle, istifaya zorlayarak da olur. Millet iradesine darbe, Tek Adam Vesayet Rejimine geçebilmek için, sarıklı darbecilerin bombaladığı Gazi Meclisi, 20 Temmuz’da OHAL ilan edip, devre dışı bırakarak olur. Millet iradesine darbe, 2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimlerinde kaybettiği seçimi, mızıkçılık yaparak, yandaş hâkimler eliyle tekrarlatmakla olur. Millet iradesine yapılan bu darbelerin hiçbiri, askerin postalıyla yapılmadı. Bu darbelerin hepsi, Erdoğan’ın ayağındaki mokasenlerle yapıldı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin darbelere karşı tavrı çok nettir. Biz darbelerin her türlüsüne karşıyız. Postalla yapılan darbeye de karşıyız. Mokasenle yapılan darbeye de karşıyız.