Özgür Özel: IŞİD'çileri salıverdiler bu mu milli duruş?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "CHP, millilik ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor" sözlerine tepki gösterdi. Özel, "IŞİD'çileri salıverdiler bu mu milli duruş?" ifadelerini kullandı.

Dün, AKP Muğla 8. Olağan İl Kongresi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uluslararası hemen her konuda ülkesi yerine başkalarının safında yer almayı alışkanlık haline getiren CHP, millilikten ve yerlilikten giderek uzaklaşıyor" ifadelerini kullanmıştı.

Önceki gün Sosyalist Enternayonal’in altı ayda bir rutin olarak düzenlenen Konsey Toplantısı’na katılmak için Fas’ın başkenti Rabat’a gelen CHP Genel Başkanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerine yanıt verdi.

Fas temaslarının ardından açıklamalarda bulunan Özgür Özel, şunları söyledi:

"Konsey toplantısı için Fas’ın Rabat kentindeyiz. İki gün süren toplantılara Türkiye Delegasyonu olarak yüksek bir katılımla burada bulunduk. CHP olarak bu toplantıya iki fazda katılıyoruz. Bir tanesi geniş katılımlı olarak yapılan konsey toplantısı, bir tane de Başkanlar Kurulu diyebileceğimiz prezidyum toplantısı. Toplantı dün prezidyum toplantısıyla açıldı. Orada bir öneride, bir çağrıda bulunduk ve bir sonraki konsey toplantısının İstanbul'da yapılmasını önerdik. Bu önerimiz; İspanya Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Pedro Sanchez tarafından benimsendi ve oylamaya sunuldu. Oy birliğiyle toplantının İstanbul'da yapılmasına karar verildi. Altı ay kadar sonra, kesin tarihini daha sonra gerekli görüşmeleri yaparak ilan edeceğimiz toplantıda, 77 ülkeden 89 parti İstanbul'a gelecek ve İstanbul'da hem dünyadaki tüm sorunları ve buna sol ve sosyal demokrat bir bakış açısıyla nasıl çözümler üretebileceğimizi tartışacağız.

"İSTANBUL’DA KAPSAYICI BİR KALKINMA MODELİNİ HEP BİRLİKTE TARTIŞACAĞIZ"

Şimdiden şekillenen bir gündemi var. Birleşmiş Milletler’in (BM) de üzerinde bir gelecek paktı var küresel sorunlara bütüncül çözümler üretme noktasında. Bu konu, burada bir raporla tartışıldı ve büyük ihtimalle İstanbul'daki toplantının ana teması olacak. Esas kalkınma, yeni bir kalkınma modeli; insana değer veren, yoksullukla mücadele eden, her türlü ayrımcılıkla mücadele eden ve dünyadaki herkes için hem eşitliği hem demokrasiyi hem de barışı savunan kapsayıcı bir kalkınma modelini hep birlikte İstanbul'da tartışacağız.

"HERKESİN KENDİNİ AİT HİSSETTİĞİ BİR SURİYE İÇİN İRADE KOYUYORUZ"

Bu toplantı çok sıcak bir gündem içinde gerçekleşiyor. Hiç şüphesiz hiç terk edilmemesi gereken bir gündem ki ben de her aldığım sözde üzerinde durdum. Filistin'de yaşananları unutturmamak, dünyanın ilgisini yeniden Filistin'e çekmek gerekiyor. İsrail, bir yandan Filistin'deki zulmünü sürdürürken bir yandan Suriye'de yeni ortaya çıkan durumu, domine ederek dikkatleri Filistin'den Suriye'ye çekmiş durumda. Biz Suriye ile ilgili Suriye'de yaşayan tüm etnik, mezhepsel, dini yapıları kapsayan yani hem Sünnileri hem Alevileri kapsayan, hem Müslümanları hem Hristiyanları kapsayan, Türkleri, Türkmenleri Arapları ve Kürtleri ve tüm yapıları birlikte kapsayan ve temsil eden bir hükümetin kurulmasının, bir demokrasinin kurulmasının ve Suriye sınırları içerisinde Suriye'nin toprak bütünlüğü korunarak bunun yapılmasını savunuyoruz. Bu konudaki düşüncelerimizi her fırsatta söyledik. Biz Suriye'nin parçalanmasından Suriye'nin içinden birden fazla devletin çıkmasından ne Suriye'ye ne bölgeye ne Türkiye'ye bir fayda gelmeyeceğini düşünüyoruz. O yüzden herkesin kendini ait hissettiği bir Suriye demokrasinin inşa edilmesi için ortaya irade koyuyoruz.

"TÜRKİYE'NİN SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE VURGU YAPMASI ÖNEMLİDİR”

Türkiye'nin de böyle yapması lazım. Bu konuda bugün Recep Tayyip Erdoğan'ın da aynı çizgide ifadeler kullanıyor olması Türkiye'nin iktidarıyla, muhalefetiyle Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yapması çok önemlidir. Bu konuyu hükümetin bir kırmızı çizgi olarak sürekli önümüzde tutması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yanında Suriye'de kimin kazanıp kimin kaybettiği diye bir yaklaşım içinde olmak yerine, bütün Suriye'nin kazanacağı bir yarını inşa etmek önemli. İntikamcı yaklaşımlara, mezhepçi yaklaşımlara geçit vermemek gerekiyor. Burada çokça konuşulduğu gibi, Afganistan da ilk başta demokrasiye doğru adım atan, kapsayıcı işler yapacağını söyleyen bir rejim olarak başlayıp iki sene içinde kadınların sesinin radyodan duyulmasına dahi yasak koyulmuş bir rejime evrilmişti. Suriye'de böyle bir oldubittiye izin vermemek için tüm ülkelerin kararlı şekilde Suriye'nin geleceğini hızla ve evrensel demokratik standartlarda sürdürülmesini gözetmek gerekiyor.

"İSRAİL’İN KATLİAM YAPTIĞINI HER SÖZDE İFADE ETTİK"

Filistin ile ilgili her fırsatta yaptığımız vurguyu bir daha söylüyoruz: İsrail'in katliam yaptığını, İsrail'in yaptıklarının bir bir insanlık suçu olduğunu, devlet terörü olduğunu aldığımız her sözle ifade ettik. Burada da bu konuya bir kez daha dikkat çektik."

"İNSANLAR ERDOĞAN’DAN ‘BİZ NASIL SOKAĞA ÇIKACAĞIZ’ SORUSUNUN CEVABINI BEKLİYOR"

Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "CHP, millilikten ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor. Sayın Özel'in, iç ve dış politikada kırdığı potları üst üste koysak buradan Halep'e yol olur. Türkiye gibi güçlü bir ülkenin ana muhalefet liderinin kendini bu durumlara düşürmesi, Türk siyaseti adına utandırıcıdır" ifadelerinin anımsatılması üzerine, şunları ifade etti:

"Dünyanın bir ucundan Erdoğan'ın Türkiye'de yaptığı konuşmaları tebessümle izledim. İlçe başkanları, mahalle başkanları, Erdoğan'dan şunun cevabını bekliyor: ‘Biz artık sokakta yürüyemiyoruz. Kahvehaneye gittiğimizde insanlar diyor ki ‘Kardeşim -örneğin dün duyulan, en düşük emekli maaşı 14 bin lira olacakmış.- CHP en düşük emekli maaşına bir asgari ücret öneriyor. Siz 12 bin 500 liraya sürünen insanlara, enflasyonun TÜİK'e göre bile yüzde 50 olduğu yerde, bin 500 lira zam yapmayı öneriyorsunuz. ‘Biz nasıl sokağa çıkacağız’ bunu merak ediyor insanlar. Ya da ‘Asgari ücret 30, altında yokuz’ diye 81 ilde, 976 ilçede CHP kampanya yürütüyor. Dün Erdoğan'ı dinleyenlerin mahallelerinde de yürütüyor, ilçelerinde de yürütüyor. Buna karşı biz ne diyeceğiz? 21 bin. 21 bin demeyi göze almış, gözü dönmüş bir iktidar var. Ve bunu nasıl yapacak? Bunu yeniden en iyi bildiği şeyi yapmaya çalışarak Türkiye'yi kutuplaştırmaya, CHP'yi şeytanlaştırmaya çalışarak...

“ERDOĞAN İŞİNE BAKSIN”

İşine baksın. Onun işi emeklinin, memurun, işçinin, esnafın ve çiftçinin yüzünü güldürmek. İşini çok kötü yapıyor, sonra dönmüş bizim işimize karışıyor. O bu lafları ettiği sırada, biz burada Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yapıyoruz, Filistin meselesine vurgu yapıyoruz. Biz buraya dünyanın 77 ülkesi ki içlerinden pek çoğu da kendi ülkelerinde iktidarda olan arkadaşlarımız, Türkiye'ye getirmeye, yeni bir kalkınma modeli konuşmaya çalışıyoruz. O, eski ezberleri konuşuyor. CHP'ye küfrediyor. Özgür Özel ile kendince alay ediyor falan. Bunların ne Türkiye siyasetine faydası var ne Erdoğan gibi yorulmuş, yıpranmış bir siyasetçiye faydası var. Kendisine bir diriliş, bir ayağa kalkış yaratmak istiyorsa o Suriye'de yaşananları daha iki gün öncesine kadar 'Dahlimiz yok' dediği ya da Dışişleri Bakanı Fidan'ın, 'Biz böyle bir şey istemiyorduk. Biz planlamadık. Başkaları planladı. Biz harekat başladıktan sonra sadece bazı tavsiyelerimiz oldu' dediği mevzudan bir zafer çıkarmaya uğraşacağına, mutfaktaki yangını söndürmeye uğraşsın.

"IŞİD’ÇİLER SALINDI. BU MU MİLLİ DURUŞ"

O yüzden Erdoğan'ın ekonomi konuşmamak için iç siyasette kavga yapmaya çalıştığını görüyorum. İşine baksın. Yerel seçimler öncesinde olduğu gibi, şimdi de asla ve asla onunla kişisel polemiklere, kişisel tartışmalara girmeyeceğim. Sadece kendisine şunu söyleyeceğim: Kendi adıma benle ilgili söylediklerinden dolayı değil. Millilik, gayri millilik vurgusu yapmış. İstanbul Havalimanı’nda 45 can bize emanet, devlete emanet 45 can gitti. Onları IŞİD'çiler öldürdüler. O İŞİD'çiler 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet almıştı. Suriye'de yaşananlardan sonra bir sihirli el, o ne söylenirse onu yapan, seçilmiş milletvekilini bile Anayasa Mahkemesi kararına rağmen içeride tutan Üçüncü Daire tarafından 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet cezası alanları salıverdiler. Allah bilir şimdi hepsi Suriye'ye geçmiştir bile. Şimdi burada, bu tavır içinde olan mı milli bir tavırda? O 45 kişinin içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar da var, her siyasi görüşten insan var. Onların hepsi, ‘Evladımı koruyamadın, bari adaleti sağla’ diyordu. Hapisteki katliamcıyı saldı, bıraktı, gidiyor şimdi onlar. Bu mu milli duruş?

"GÜNDELİK SİYASETİN KAVGALARINA SAPLANMAYA İZİN VERMEYECEĞİZ"

O yüzden Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ülkeye vereceği hiçbir şey kalmadığı gibi, artık siyaseten de o eski ezberleri bir yana bıraksın. O istediği kadar sövsün, saysın. Biz ona bize ayrılan zamanı emekliler için, asgari ücretliler için, çiftçiler için, esnaflar için kullanmaya; onların sorunlarını dile getirmeye devam edeceğiz. Böyle uluslararası alanda da Türkiye'nin hak ve menfaatlerini, çıkarlarını koruyacak doğru işleri yapmaya devam edeceğiz. Biz gündelik siyasetin kavgalarına saplanıp, onunla birlikte aynı bataklığa girip de bizi aşağı çekmesine izin vermeyeceğiz. Biz bu ülkeyi yukarıya çekmeye çalışıyoruz. Onun perişan ettiklerinin koluna girmeye, onları ayağa kaldırmaya çalışıyoruz.”

Türkiye Haberleri