Eskiden Kral soytarıları meşhurdu.
Dalkavukluk başlı başına karakter olup çıkmıştı.
“Padişahım çok yaşa” en çok başvurulan slogandı.
On beş yıllık AKP iktidarı döneminde siyasal genlere intikal etmiş bu gelenek yeniden nüksetti.
Medyada, siyaset dünyasında iktidar elitleri adına ama kendi hesabına başkalarına ayar verenlerin sayısı giderek arttı.
Eskilerde kraldan çok kralcılık yenilerde ise reisten çok reisçilik yapanlardan geçilmiyor.
Tetikçilik sıradanlaştı.
Medyada birileri sırtını iktidar oligarklarına dayayarak önüne gelene ayar veriyor.
Hemen her kentte onlarca partili “sana gününü gösteririmci” ortaya çıktı.
AKP’nin on beş yıllık iktidarı döneminde medyada ve siyaset dünyasında yüzlerce Tayip Erdoğan türedi.
Onlar fırsatını buldukları her yerde esiyor, savuruyor, asıyor, kesiyor ve biçiyorlar.
Ortak özellikleri televizyon ekranlarından önce reise birinci sınıf dalkavukluk yaparak iyi bir yandaş olduklarını göstermek ardından karşısındakilere ayar vermek, tehdit etmek ve aba altında sopa göstermektir.
“Raconu bizzat kendim keserim”
Sonuçta olana bitene Erdoğan’ın kendisi de dayanamadı ve şunları söyleyiverdi: Kimi köşe yazarlarının kendi adına bazı kesimlere ayar vermeye kalktığına dikkat çekerek, “Kimsenin racon kesmesine ihtiyacım yoktur. Eğer racon kesilecekse bu raconu bizzat kendim keserim” diyor.
Kısaca ‘siz racon kesmeyin ben keserim’ diyor.
İyi de racon kesmek de neyin nesidir?
Racon kesmek mafya söylemidir.
Bir devlet büyüğünün racon kavramıyla iş olmaz!
Dahası önemli olan kendisi adına racon kesenlere karşı çıkmak değil, racon kesmeye bütünüyle karşı çıkmak olmalıdır.
Racon kesmek meşru ve makul bir davranış ise ha gazeteci birisi adına racon kessin ha da Erdoğan kendisi adına racon kessin ne fark eder?
Racon kesenler kim!
Doğrusunu söylemek gerekiyorsa herkes bu racon kesicilerin kim olduğunu biliyor.
Yalnız onlar kendilerine söylenenleri üzerlerine almıyor.
Erdoğan’ın genelleyerek söylediği sözleri onun adına racon kesenler kendilerinden geçerek alkışlıyorlar.
Pişkince ‘reis ayar verdi’ diyorlar.
Vekaleten racon kesiciler hep böyledir.
Yüzlerine tükürülse yağmur yağıyor derler.
Yüzsüzlük, kimliksizlik, pişkinlik onlarda karakterdir.
İktidar, sistem, siyaset ve bozulma!
Bütün canlıların ölmesi gibi bütün teknik ya da sosyal kurumlar da eninde sonunda bozulur, işlevlerini kaybederler.
Sistemler ne kadar mükemmel olursa olsun zaman içinde düzensizliğe yönelir, bozulma emareleri gösterirler.
Kısacası sosyal ve siyasi yapılar bozulma ile maluldür.
Aynı şey ölümcül insanlar için de geçerlidir.
İşin özü bozulma yaratılışın doğasında vardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize ne oluyor ki afra tafra yapıp koltuklardan güç alma gayretine giriyoruz” diyor.
Erdoğan’ın bu tespiti güç zehirlenmesinin ve bozulmanın işaretidir.
“İktidar bozar mutlak iktidar mutlaka bozar” sözü bu gerçeği anlatmak için söylenmiştir.
İktidar bozuyor ama uzun süre iktidarda kalanlar çok daha fazla bozuluyor.
Tarihte mevcut iktidarına ya da gücüne mağrur olup insan olduğunu unutanları ikaz eden sayısız örnekler vardır.
Diyojen ile zamanın hakimi mutlak efendisi İskender arasındaki şu konuşma birçok şeyi özetlemeye yeterlidir.
İskender: Bütün şehir önümde diz çökmüş, saygıyla eğilirken, sen kimsin ki bana aldırış etmiyor, saygı göstermiyorsun. Yoksa sen Büyük İskender’i tanımıyor musun?
Diyojen cevap verir;
“Sen ki şöhretin ve kibrin kölesi olmuşsun. Bense bunları kendime esir etmişim. Sana niçin saygı duyayım”.
Geçmişte “gururlanma padişahım senden büyük Allah var” söylemi bu tür durumlar için söylenmiştir.
Racon kesmek de neyin nesidir?
Yaratılmış bir kulun bir başka Allah’ın kuluna racon kesmesi hangi dine ya da kültüre özgü bir davranış biçimidir?