'Onların gazetecisi' olmadığımız için nasıl gözaltına alındık?

Taksim Dayanışması, Gezi'nin 9. yıldönümü için TMMOB önüne çağrıda bulundu. Haber takibi için oraya gittim. Polis, binanın bulunduğu sokağın giriş ve çıkışın bariyerlerle kapatmıştı. Kitle, Gezi Park'ına yürümek istiyordu ama polis izin vermeyeceğini söyledi. Polisin müdahalesini görüntülerken, 'Onların gazetecisi' olmadığımız için gözaltına alınmamızı ve uğradığımız şiddeti anlatacağım.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) önünden Gezi Park'ına yürümek isteyen kitleye, polis plastik mermi ve biber gazı ile müdahalede etmeye başladıktan sonra onlarca kişi fenalaştı. Polis müdahalesinin başlamasının ardından insanlar sokakta bulunan binalara sığındı. Fenalaşan yurttaşlar TMMOB binasına girdi.

TMMOB'un sokağı abluka altına alındıktan sonra yurttaşlar bekleyişlerini sürdürdü. Polis, tekrar müdahaleye başladıktan sonra yurttaşları gözaltına almaya başladı. Polis barikatı, TMMOB binasının önüne kadar geldikten sonra TMMOB binasının içerisine girmeye çalıştılar.

Bu olayları görüntüledikten sonra onlarca yurttaş gözaltına alınmaya başladı.

 

Gazeteciler 'koridordan çıksın' deyip gözaltına aldılar

Halk TV muhabiri meslektaşım Erdinç Yılmaz, görevini yaptığı sırada canlı yayında polislerin hedefi oldu. Erdinç'in saldırıya uğradığı anları görüntülerken polisler 'kameranı kapat kapat' diye bağırmaya başladı. Polisler basın için açtıkları koridordan çıkmamız istediler. Evrensel Gazetesi muhabiri Meltem Akyol ile beraber koridorun içerisine girdikten sonra polisler tekme atmaya başladı. Polislere 'Neden tekme atıyorsunuz? Çıkıyorum işte?' dediğim halde şiddetin dozunu artırdılar. Onlarca polisin tekmeli ve yumruklu saldırısına uğradım. Polisler, kalkanları ile vurmaktan da geri durmadılar. Çelme takarken, sırtıma da yumruk atmaya devam ettiler.

 

'Sen bizim gazetecimiz değilsin'

'Gazeteci' olduğumu söyledikten sonra 'Umrumuzda değil', 'Sen bizim gazetecimiz değilsin', 'Ee ne olmuş' söylemleriyle saldırmaya devam ettiler. Polis koridorunun sonunda 'yeter artık' dedikten sonra ters kelepçe ile gözaltına aldılar. Ters kelepçe taktıkları an cep telefonuma da el konuldu. Otobüste bindirdiklerinden sonra Meltem Akyol ve onlarca kişiyle birlikte bir buçuk saat ters kelepçe ile bekletildik. Ters kelepçe takmanın suç olduğunu söylediğimizde aldığımız yanıt 'suç değil' oldu.

Ters kelepçe 'suç değil' savunması

1,5 saatlik bekleyişin ardından sağlık kontrolü için Haseki Devlet Hastanesine götürüldük. Ters kelepçeyi, doktor odasının hemen önünde çıkardılar. Doktora, uğradığım şiddeti anlattım. Sağlık kontrolünün ardından yine kelepçe takmak istediler. Ancak bu sefer ters değil, düz kelepçe takacaklarını söylediler. 'Gazeteciyiz' diyerek kabul etmedik.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde otobüste ifademizin alınmasını bekledik. İfade işlemlerimiz bittikten sonra Kağıthane Devlet Hastanesi'ndeki son sağlık kontrolünün ardından BirGün Gazetesi'nden Gökay Başcan ile beraber serbest bırakıldık.

Gözaltına alındığımız süreçten bu yana, dayanışma gösteren, destek mesajı ileten herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Gazetecilik yapmaya devam.

Türkiye Haberleri