Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan 19 gün sonra 8 Eylül günü cansız bedenine ulaşılan Narin Güran cinayetinde flaş bir gelişme yaşandı.
İKİ İDDİANAME HAZIRLANDI
Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin 3’ü çocuk 15 şüpheli hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı. Başsavcılık tarafından hazırlanan 2 iddianameden biri Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesine, 18 yaşından küçük 3 şüpheli hakkındaki diğer iddianame ise 2’nci Çocuk Mahkemesine sunuldu. İddianamelerde 15 şüpheli hakkında ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5'er yıla kadar ayrı ayrı hapis cezası istendi.
Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede şüphelilerin gördüklerini iddia ettikleri saatte Narin Güran’ı görme ihtimallerinin olmadığı belirtilerek, “Dosya kapsamında alınan ifadeler ile toplanılan deliller dikkate alındığında, Narin Güran’ı muhtemel ölüm saatinden sonra gördüğünü zaman belirtmek suretiyle beyan eden şüphelilerin birbirlerinden haberli olarak zaman belirttikleri, nitekim ifadeleri irdelendiğinde belirtilen zamanların birbirlerinden farklı ve bir sıralama içerisinde olduğu, ancak gördüklerini iddia ettikleri zaman diliminde Narin Güran’ı görme ihtimallerinin bulunmadığı, bu haliyle şüphelilerin belli bir organizasyon içerisinde planlı hareket ettikleri ve önceden aldıkları karar ile Narin Güran’ın bulunmasına yönelik arama tarama faaliyetlerini sekteye uğratmak, zora sokmak ve şüphelilerin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla hareket ederek kronolojik sıralama içerisinde zaman belirttiklerinin anlaşıldığı, bu hareketleriyle arama tarama faaliyetlerinin vermiş oldukları zaman diliminden sonraki zamana odaklanmasını sağladıkları, bunun da Narin Güran’ın cansız bedeninin geç bulunmasına ve dolayısıyla beden üzerinde elde edilebilecek delillerin çürümeye bağlı olarak yok olmasına sebebiyet verdiği, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, şahısların yukarıda izah edilen sebeplerle verdikleri beyanların kendi aralarında çelişkili ve tutarsız beyanlar olduğu, yargılamada netleşen maddi delillerle de uyuşmadığı, buna rağmen ısrarla aynı şekilde beyanda bulunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, jandarma personelinin sürekli takip edilip dinlenilerek çalışmalara engel olunmaya çalışıldığı, bir kısım şahısların ellerinde bulunan çubuklarla yangın çıkmasını sebebiyet vererek, bir kısım şahsın bulduğu iddia ettiği terlik ile olayın seyrini değiştirmeye çalışarak, bir kısım şahsın ise telefon kayıtlarını silerek organize bir biçimde olayın ve gerçek fail ya da faillerin tespitine engel olmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır" ifadelerine yer verildi.
AYRI AYRI CEZALANDIRILMALARI TALEP EDİLDİ
İddianamede, sanıkların işlemiş oldukları suç nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edilerek, “Kayıp şahıs olarak başlanan araştırma çalışmalarında bu tür beyanlar ile eylemler sebebiyle araştırmaların farklı mecralara yöneltildiği ve cinayet eylemi ile eylemi gerçekleştirenlere yönelik araştırma yapılmasının açıkça engellenildiği, bu şekilde şüphelilerin verdikleri gerçek dışı beyanlarıyla, tutanak içeriklerinde bulunduğu şekilde yangın çıkararak, jandarma personelini takip ederek ve dinleyerek, telefon kayıtlarını silerek suç işleyen kişilerin araştırmadan kurtulmalarına imkan sağlamak suretiyle ortak saikle hareket ederek üzerlerine atılı ‘Suçluyu Kayırma’ suçunu işledikleri ve bu hususta yeterli şüphenin elde edildiği anlaşılmakla, yukarıda izah olunan nedenlerle üzerlerine atılı ‘Suçluyu kayırma’ suçunu işlediklerine dair 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/2 maddesi uyarınca yeterli delil elde edilen şüphelilerin yargılamalarının mahkemenizce yapılarak eylemine uyan yukarıda yazılı sevk maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına, adli emanette bulunan harddisk ve flash belleklerin dosyasında delil olarak saklanılmasına, şüphelilere ait cep telefonlarının ise sahiplerine iadesine, işlemiş oldukları suçun kasti suç olması nedeni ile haklarında hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmolunması durumunda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinin 1’inci fıkrası gereğince belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına, şüphelilerin gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 63.maddesi gereğince cezalarından mahsubuna, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 325/1 maddesi gereğince tüm yargılama giderlerinin şüphelilerden müteselsilen tahsiline karar verilmesi, kamu adına iddia ve talep olunur" ifadelerine yer verildi.
YENGE VE SALİMİN İŞÇSİNE TAHLİYE
15 kişi hakkında yeni iddianame hazırlanmasıyla beraber yenge Hediye Güran ve amca Salim’in işçisi Ramazan Atasoy da tahliye edildi. Böylece, ‘suçluyu kayırma’ suçundan kalan tutuklu sayısı 6'ya düştü.
HAKLARINDA İDDAİNAME HAZIRLANAN İSİMLER
Başsavcılık tarafından haklarında soruşturma başlatılan isimlere halktv.com.tr ulaştı.
O isimler ise şöyle:
- Barış Güran
- Birsen Güran
- Fuat Güran
- Hediye Güran
- İbrahim Halil Güran
- Kurtuluş Güran
- Maşşallah Güran
- Ömer Faruk Güran
- Mehmet Selim Atasoy
- Mehmet Şevket Kaya
- Muhammed Kaya
- Şeyma Kaya
Mahkeme heyeti, 28 Aralık 2024'teki duruşmada oy birliğiyle aldığı kararda tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran'ın "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar'ın da "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 4 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmalarına ve tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti.
İşte o iddianame: