MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın TBMM'deki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmayı uzun uzun alkışladı.
MÜSAVAT DERVİŞOĞLU'NDAN BAHÇELİ'YE BAKIRHAN TEPKİSİ
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Bahçeli’nin teröristbaşı Öcalan’ı Meclis kürsüsüne davet etmesinin ardından TBMM'deki bütçe görüşmelerinde DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ı alkışlamasını eleştirdi.
Müsavat Dervişoğlu, şöyle konuştu:
“Başkalarına bakıyorsunuz bir de bize bakıyorsunuz. Birisi çıkıyor Abdullah Öcalan'ı Meclis kürsüsüne davet ediyor. Biz çıkıyoruz, diyoruz ki; cesedimizi çiğnemeden onu TBMM’ye sokamazsınız.
Yine aynı kişi; terör örgütünün uzantısı DEM’in genel başkanının konuşmasını hararetle ve gözlerinin içi gülerek alkışlıyor. Biz milletimize gidiyoruz diyoruz ki Irak'ın kuzeyinde yaşadıklarımız malum; aynı tehdit ve tehlikelerle Suriye'nin kuzeyinde de karşılaşma ihtimalimiz muhtemel.
O sebeple devletimizin ve milletimizin tedbirli olması icap eder diyoruz. Adam boşluğa bakıyor.
DEM’i alkışlayan, ona el uzatan adam İYİ Parti'ye kötülük nifakları saçıyor. Onun için siz bana sahip çıkıyorsunuz, dimdik ayakta durmayı becerebiliyorum.”
ANA MUHALEFETİ DE ELEŞTİRDİ
Ana muhalefeti "Ben zaten seni seçiminde yenip göndereceğim" açıklaması yaparak Erdoğan'ın adaylığının önünü açtığını ifade eden Dervişoğlu şöyle devam etti:
Beğenirsiniz beğenmezsiniz Türkiye bir Anayasa devletidir ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir daha Cumhurbaşkanı adayı olmasına manidir.
Bu tek adamlığı tahkim etmek için Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden adaylığının önünü açacak ve tek adamlığı tahkim edecek herhangi bir anayasa değişikliğinin önüne set olmak benim ve İYİ Parti milletvekillerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki en büyük görevidir.
“YARIN NE OLACAĞI DİYE BİR KAYGIMIZ YOK”
Size söylüyorum, inanarak söylüyorum yüreğimi ortaya koyarak söylüyorum. Başarıya her geçen gün daha da yaklaşıyoruz. Bu inancı ve imanı sizinle paylaşmamın sebebi artık el birliğiyle meseleye daha sıkı bir biçimde sarılma ihtiyacımızdan kaynaklanıyor.
Bu saatten sonra; ‘yarın ne olacağız?’ diye bir kaygımız yok. Allah'ın izniyle iktidar olmak üzere buluşmaya devam edeceğiz. Bu saatten sonra herkes istediğini düşünsün, ‘kim ne olacak kim kimin yanında duracak?’ diye bir kaygımız yok.
Biz Türkiye'nin Türk milletinin, Türk bayrağının ve Türk milletinin manevi değerlerinin sonuna kadar yanında durmaya devam edeceğiz. Kimseye kendimizi ispat etmek mecburiyeti de taşımıyoruz. Bizi bilen bilir, bilmeyen kendi bilir bu kadar basit. Onun için siyasi husumet alanları oluşturmaktansa siyasi birlik alanları oluşturmayı kendimize vazife addetmeliyiz.