Müsavat Dervişoğlu: İmamoğlu da, Özdağ da; Atalay da, Demirtaş ve Kavala da tutuklu

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada "Adaletsizlik, kimlik ayırt etmiyor. İmamoğlu da tutuklu, Özdağ da tutuklu. Atalay da tutuklu, Demirtaş ve Kavala da. Haksızlığa karşı çıktıkları için yollara düşen gençlerimiz de tutuklu. İstanbul’a da kayyum var, Hakkâri’ye de kayyum var" ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Meclis Grup Toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulunan Dervişoğlu, tutuklu siyasetçilere değinerek "Adaletsizlik, kimlik ayırt etmiyor" dedi.

Tutuklu bulunan İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, TİP Milletvekili Can Atalay, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Gezi tutuklusu Osman Kavala'nın ismini sıralayan Dervişoğlu, "Adaletsizliğe karşı çıkmak için kapımıza dayanmasını bekleyemeyiz. Hakkın ve hukukun her zaman savunucusu olmak zorundayız" ifadelerini kullandı.

TBMM'deki haftalık grup toplantısına, dün gece geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu ameliyat olan TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dilekleriyle başlayan Dervişoğlu, "Farklı şeyler düşünebiliriz. Birbirimizle konuşup tartışırken münakaşa edebiliriz. Ama bu bizim insani sorumluluklarımızı yerine getirmemizi engellemez" diye konuştu.

REFERANDUMU HATIRLATTI

Dervişoğlu, grup toplantısı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Bugün 16 Nisan, Türkiye’yi dibi görünmeyen bataklığa sürükleyen o kara bulutların toplandığı referandumun yıl dönümü. Yoksulluğu yöneten ekonominin, itibarsız diplomasinin, gelmeyen adaletin, geçindirmeyen maaşların yıl dönümü. Bacaları sönen fabrikaların, terk edilen tarlaların, gençlerin yiten umutları, emeklilerin perişanlıklarının yıl dönümü. İşte tüm bunlar o referandumun üzerinden geçen 8 yılın özetidir. Bezirgan saltanatı ve saray sultasının istibdadıyla, cumhuriyet tarihi boyunca alınan uygar mesafe eriyip gitmiştir. Kalkınmış ülkelerle yarışan hedeflerimiz, muz cumhuriyetlerinin karnesine eşitlenmiştir. Daha o zamanlarda, bugünleri öngörüp, ‘Türk milliyetçileri hayır diyor’ diyerek il il, ilçe ilçe, kapı kapı gezdik. Memleketin başına neler geleceğini tek tek anlattık. Tehlikeyi gören Türk milleti ile kavli karar ettik. Hesap edemediğimiz ise; ettikleri yeminleri hiçe sayarak mühürsüz zarfları geçerli sayanların, devlete ve millete değil, iktidara hizmeti görev addetmiş olmalarıdır. Referandumun kirletilip, milli iradenin gaspına cüret edilmesidir. Geldiğimiz noktada ise; Türkiye, son 8 yıldır bu tuzağın bedelini ödemektedir."

"GENÇLERİMİZ KORKUNUN ÜZERİNE YÜRÜYOR"

"8 yıl önce, 15 Temmuz şartlarına sığındılar. OHAL’i kendilerine hem kılıç hem kalkan yaptılar. Teşebbüs aşamasında kalmış bir darbeyi düşünceden eyleme geçirmeyi başardılar. Mühürsüz zarfları, geçerli kabul ettirip buna utanmadan ‘milli irade’ dediler. 8 yıldır, devleti kurumlarıyla birlikte çürüttüler, 8 yıldır yandaşlarını kayırıp semirttiler, Türk milletini zayıflatıp ezdiler. 8 yıldır Türk milletinin anasından emdiği helal sütü burunlarından getirdiler, en çok da gençlerimizi. Gençlerimiz, umutsuzluk ve kaygı içerisinde, bıçak kemiğe dayanmış halde hayata tutunmaya çalışıyorlar. Vatanlarında kalmaya, vatana faydalı olmaya uğraşıyorlar. Dimdik duruyorlar, itiraz ediyorlar, korkunun üzerine üzerine yürüyor, susmuyorlar. Onlar, umutlarını yeniden fethetmeye çabalıyorlar. Ellerinde Türk bayraklarıyla, akıllarında Mustafa Kemal, geleceklerinin kurtuluş mücadelesini veriyorlar. Cumhuriyeti emanet bildikleri, adaletsizliğe karşı dilsiz şeytanlar olmadıkları için, anayasal haklarını kullanıp haklı itirazlarını haykırdıkları için haksız ve hukuksuz şekilde tutuklanan gençlerimizi tekrar selamlıyorum. Ailelerine, okullarına, arkadaşlarına bir an önce kavuşmaları için onlardan aldığımız ilhamla mücadelemize devam ediyoruz."

"İHTİYAÇ DUYDUĞUMUZ ŞEY BÜTÜNLEŞİK MUHALEFET ANLAYIŞI"

"Türkiye’nin her geçen gün şahsileşen, şahsileşirken de şahsiyetsizleştiren tek adam rejiminden kurtarılması şarttır. 23 Nisan’da kuruluşunun 105'inci yılını kutlayacağımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tek ve gerçek gündemi bu olmalıdır. Mevcut sistemin kanıksanmasına vesile olmaktan başka hiçbir işe yaramayan arayışlarla zaman kaybetmenin anlamı yoktur. İhtiyaç duyduğumuz şey; ilkede, tavırda, ve amaçta ortak hareket edecek bütünleşik muhalefet anlayışıdır. Dilde, fikirde, işte birlik gerekmektedir. Dilimiz adalet, fikrimiz hürriyet, işimiz ise cumhuriyettir. Türk milletine giydirilen bu deli gömleğini hep birlikte yırtıp atacağız. Bu şerefli, şahsiyetli ve yüksek seciyeli millet için, milletimizin hak ettiği yönetim biçimini, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi yeniden imar ve inşa edeceğiz."

"ADALETSİZLİK KİMLİK AYRIT ETMİYOR"

"Bugün adaletsizlik, kimlik ayırt etmiyor. Ekrem İmamoğlu da tutuklu, Ümit Özdağ da tutuklu. Can Atalay da tutuklu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala da. Hak aramaktan daha çok, haksızlığa karşı çıktıkları için yollara düşen gençlerimiz de tutuklu. Adaletsizliğe karşı çıkmak için kapımıza dayanmasını bekleyemeyiz. Hakkın ve hukukun her zaman savunucusu olmak zorundayız. Bakın, eşitsizlik de kimlik ayırt etmiyor. Diyarbakır okulları da sabunsuz, Ankara okulları da. Edirne hastanelerinde de kuyruk var, Siirt hastanelerinde de. Yozgat esnafı da batık, Ağrı esnafı da batık. Türkiye batık haldedir. Yoksulluk da kimlik ayırt etmiyor, Kürt de yoksul, Türkmen de yoksuldur. Alevi köyünde de hasat yoktur, Sünni köyünde de yoktur. Türkiye, bereketini kaybetmiştir.

Demokrasiye özlem, kimlik ayırt etmiyor. İstanbul’a da kayyum var, Hakkâri’ye de kayyum var. Çünkü Türkiye’de bir kayyum rejimi var. Esaret kimlik ayırt etmiyor Hürriyet diyen, adalet diyen, eşitlik diyen her şehrin çocuğu tutukludur çünkü Türkiye tutukludur. İktidar sahiplerine sesleniyorum: Yoklukta eşitlediniz. Yoksullukta, adaletsizlikte eşitlediniz. Beyler siz, bizi aslında bir yıkımda eşitlediniz. İşte bu yüzden cumhuriyet diyorum. Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyorum. Kimse saraylara yamanmak zorunda kalmasın diye. Kimse 90 yaşındaki ninesini iktidar partisine üye yapmak zorunda kalmasın diye. Kimse, hastane köşelerinde ölümle pençeleşen hastası için iktidar partisi milletvekiline yalvarmasın diye bu tek adam sistemini yıkacağız diyorum. İşte bu yüzden adalet diyorum. Adalet deyince, kimsenin aklına mahkeme binaları, hapishane köşeleri gelmesin istiyorum. Adalet deyince akla mülakatlarda hak yedirmeyen bir devlet, hak yiyemeyen iktidarlar gelsin istiyorum. İşte bu yüzden hürriyet diyorum. Konuşan Türkiye istiyorum. Türkiye konuştukça zincirlerini kıracak, bu gençler dünyaya imrenerek değil, dünya gençlerimize gıptayla bakacak, biliyorum. İşte bu yüzden eşitlik diyorum. Kimsenin kimseye üstünlüğü, kimsenin kanundan üstünlüğü, kanunların da kimseye istisnası olmasın istiyorum."

Türkiye Haberleri