Murat Yetkin bugün yetkinreport.com’da yayınlanan, “Yeni Ankara kriterlerini kim belirliyor?” başlıklı yazısında Milli Görüş günlerinden bugüne AK Parti’de yaşanan değişimleri hatırlatarak, “AK Parti çıkışında kendisine ‘Yenilikçi’ diyordu ve siyasetini iki ilke üzerine inşa etmişti: Ekonomi politikaları uluslararası piyasa düzenine uyumlu olacaktı, siyasi politikaları AB’nin Kopenhag kriterlerine uyumlu olacaktı. Bugün bu iki ilkeyi de inkâr sürecinde olan Erdoğan’ın AK Partisi, bu anlamda kendini imha süreci içinde de sayılabilir” değerlendirmesini yaptı.
Yetkin’in yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Doğrusu Türkiye’de gerek siyaset gerek ekonomi alanındaki demokratikleşme adımlarının giderek gerilemesinde AB’nin özellikle Kıbrıs ve üyelik müzakereleri konusundaki iki yüzlü tutumunun caydırıcı etkisini göz ardı edemeyiz. Keza Erdoğan yönetimindeki AK Parti iktidarının giderek kendi elitini ortaya çıkaran ve zenginleştiren bir harekete dönüşmesi gerçeğini de. Hak ve özgürlüklerin 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında daha da geri alınmaya başlaması, yargı bağımsızlığı ve basın ve ifade özgürlüğünün aldığı hasar ortada. Parti giderek Erdoğan dışında hiç kimsenin sözünün bir öneminin olmadığı monolitik bir yapıya dönüşüyor. Uyum sağlayamayanların yolu ayrıldı. MHP lideri Bahçeli’nin desteğiyle geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde ülke yönetimi de öyle. Erdoğan giderek daha dar bir kadroyla karar alındığı izlenimi veriyor.
Bir zamanlar “AB bizi almazsa, biz de Kopenhag Kriterleri yerine Ankara Kriterleri koyar, devam ederiz” diye bir söylem vardı. Bugünün Ankara Kriterleri, AB’nin hak ve özgürlükler cetveliyle mi ölçülüyor, yoksa artık yüzde 50+1 karşılıklı prangasına girmiş AK Parti-MHP ortaklığının iktidarı her ne pahasına olursa olsun sürdürme ihtiyaçlarına göre mi?
AK Parti çıkışında kendisine “Yenilikçi” diyordu ve siyasetini iki ilke üzerine inşa etmişti:
1- Ekonomi politikaları uluslararası piyasa düzenine uyumlu olacaktı,
2- Siyasi politikaları AB’nin Kopenhag kriterlerine uyumlu olacaktı.
Bugün bu iki ilkeyi de inkâr sürecinde olan Erdoğan’ın AK Partisi, bu anlamda kendini imha süreci içinde de sayılabilir.”