CHP'den istifa ederek yeni parti kuracağı iddialarıyla gündeme gelen CHP'nin 24 Haziran'daki Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce basın açıklamasında bulundu.
İnce, gerçekleştirdiği basın toplantısında Bin Günde Memleket hareketini kurduklarını ve hareketin Sivas Kongresi'nin yıldönümünde 4 Eylül'de Sivas'ta başlayacağını söyledi. Öte yandan CHP Genel Merkezi'ni de eleştiren İnce, hareketlerinin politikalarını da açıkladı.
Ankara'da konuşan İnce'nin sözlerinden satırbaşları şöyle:
Ne diyordu Ahmet Arif; "Kuş uyur kurt uyur zindan uyur bir ben uyumadım. Hasretinden prangalar eskittim" diyor. Herkes konuştu, bilen de konuştu bilmeyen de konuştu. Bir tek Muharrem İnce konuşmadı. Şimdi Muharrem İnce konuşacak. Değerli basın mensupları Türkiye tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. 18 yıllık iktidar Türkiye'nin sorunlarını çözmediği gibi maalesef yeni sorunları da eklemiştir. Mühürsüz oylarla kabul edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Türkiye'nin sorunlarını daha da derinleştirmiştir. Yargı bağımsızlığı kalmamış, mülk çökmüştür. Yargı iktidarın sopası haline gelmiş, yargısız infazlar yerini yargıyla infaza bırakmıştır. Devlette kurum ve kurallar çökmüş, tek adamın buyruklarının onları uygulayan mekanizmalar ortaya çıkmıştır.
TÜİK gibi Merkez Bankası gibi kurumlar yok edilmiş, bunların kamuoyunda inandırıcılığı kalmamıştır. Bu dönemde din ve vicdan arasındaki bağ koparılmıştır. Hesap verme ile utanma arasındaki bağ koparılmıştır. Okul türleri arasındaki ayrımcılık eğitimin niteliğinin daha da düşmesine yol açmıştır. Verimli tarım arazilerini amaç dışı kullanan, ata tohumlarının kıymetini bilmeyen, üretimi değil ithalatı özendiren, katma değerli ürün üretemeyen bu politikalar sonucunda ne yazık ki bizler zengin toprakların yoksul çocukları haline geldik.
Enerji güvenliği, ekonomik güvenliğimizin ve ulusal güvenliğimizin temel taşıdır. 2000 yılında enerjide dışa bağımlılığımız %67 iken, bugün enerjide dışa bağımlılığımız %72,4'tür. Doğalgazda dışa bağımlılığımız %99,6, petrolde dışa bağımlılığımız %94,3'tür. Borsa Türkiye'de atıl bekletilen yenilenebilir enerji kaynakları devreye alındığında ve enerji verimliliği artırıldığında daha bağımsız, daha temiz, daha verimli insan ve doğa odaklı bir enerji vereceği mümkündür. Ülkemizde enerji sorunu değil, enerji yönetimi sorunu vardır. Dış politikada denge politikaları kuramayıp gelgitler yaşayan, ticari ilişkilerle diplomatik ilişkileri düzenleyebileceğini zanneden, parasını ödediği savunma sistemlerini ve araçlarını alamayan, kullanamayan, sorunlarını çözmek yerine ertelemeyi tercih eden bir ülke haline geldik. Mavi vatan olarak tanımlanan 462 bin kilometrakarelik denizel alanda büyük bir zenginlik bulunmaktadır.
"Hem iktidar hem muhalefet sorunu aynı anda var"
Bu alandaki haklarımızı korumak partiler üstü bir anlayışla ele alınmalıdır. Türkiye'deki muhalefet bu konuda yüksek sesle destek mesajı vermelidir. Bugün ülkemizde 18 yılın sonunda işsizliği artıran, halkı yoksullaştıran, milli geliri düşüren, ekonomideki memnuniyeti buzdolabı satışına bağlayan bir cumhurbaşkanı var. Oysa önemli olan evde buzdolabının olması değil, buzdolabının içinin dolu olmasıdır. Türkiye'yi bu noktaya lider partileri getirmiştir. Türkiye'nin hem iktidar hem muhalefet sorunu aynı anda vardır. Siyasi partilerin işleyişinde demokrasi kalmamıştır.
"CHP tarihinde ilk kez grup başkanvekilleri seçimle göreve gelmiyor"
Ne yazık ki bu kötü gidişattan Cumhuriyet Halk Partisi de nasibini almıştır. Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde ilk kez meclis grup başkanvekilleri seçimle göreve gelmiyor, kaldırıldı, genel başkan onları atıyor. CHP ile özdeşleşmiş olan ön seçim artık yok. Size bir anekdot anlatmak istiyorum. Yıl 1977, İzmir İl Başkanı Sedat Akvan, genel başkanımız rahmetli Bülent Ecevit İzmir İl Başkanı'nı arar. Der ki bir kontenjan istiyorum milletvekilliği için. Sayın genel başkan der hay hay kabul ama kime, ne için kullanacaksınız? Ahmet Taner Kışlalı için kullanacağım çünkü onu Kültür Bakanı yapacağım der. İlk dört sıra olmaz der il başkanı ve beşinci sıraya koyarlar rahmetli Ahmet Taner Kışlalı'yı. Parti bu halden ne hale geldiğini herkes bir daha görsün. Kurultaylarımızda 5 dakika konuşabilmek için büyük mücadele vermek gerekiyor.
"CHP Genel Başkanı Kurultay'da bir konuşmacıyı dahi dinlemedi"
1950 ile 1960 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi çok kötü günler yaşamıştır. İktidarı devretmiştir. Bu on yılda 7 kurultay yapmıştır. İlerlemiş yaşına rağmen genel başkanımız rahmetli İsmet İnönü, o kurultayları saatlerce günlerce haftalarca sonuna kadar izlemiştir. Bugün kurultayda CHP genel başkanı bir konuşmacıyı dahi dinlememiştir. Kendisi konuşup çekip gitmiştir. Haftasonu yapılan kadın kolları kurultayına ise katılma zahmeti dahi göstermemiştir. Partinin en üst organı olan kurultayın seçmediği parti meclisi üyesini iki satırlık bir yazıyla "Siz seçmezseniz seçmeyin ben genel başkan yardımcısı görevini ona veririm" diyerek kurultay iradesini de tanımayan bir genel başkanımız var artık.Türkiye’ye bir seçenek sunuyoruz. Bizim başlattığımız hareket bir muhalefet hareket değildir, parti içi muhalefet hareketi hiç değildir. Amacımız; karamsarlığı, umutsuzluğu yok etmek ve bir çıkış yolu göstermektir.
"Ayrılsam bile CHP'yi yıpratmak için değil, kurtarmak için ayrılırım"
Bir siyasi parti, ben ömrüm CHP zihniyetiyle mücadele etmekle geçti diyen dostlarına değil önce kendi gücüne, kendi evlatlarına güvenmelidir. Cumhuriyet Halk Partisi İçişleri Bakanlığı'na dilekçeyle kurulmuş bir parti değildir, onun için Cumhuriyet Halk Partisi'nden ayrılırken de dilekçeyle ayrılınmaz. Ayrılsam bile Cumhuriyet Halk Partisi'ni yıpratmak için değil, Cumhuriyet Halk Partisi'ni kurtarmak için ayrılırım. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk'ün işgal altındaki başkentimiz, o zamanki başkentimiz İstanbul'u kurtarmak için ayrılıp Ankara'ya gitmesi gibi. Salıdan salıya iktidarın stratejik olarak kuyuya attığı taşları temizlemek ve laf yetiştirmek, kolay yolu seçmek, muhalefet olarak kalmaktan memnun olmak demektir.
"AKP Türkiye'nin üstüne çökecek, Türkiye demokrasisini çökertti"
AKP çökecek, bunu ben de görüyorum. Çökecek ama Türkiye'nin üstüne çökecek. AKP çökerken ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partisi bir seçenek, bir alternatif, bir kurtarıcı rolü görmüyor. Cumhuriyet Halk Partisi sadece bir gözlemci olarak olayı seyrediyor. Çökse de armut pişse de ağzımıza düşse de mantığıyla hareket ediyor. Siyasi partilerin kendi içlerinde demokrasi olmaması Türkiye demokrasisini de çökertti. Türkiye'nin sorunlarını ne tek adam iktidarı, ne tek adam muhalefeti çözebilir. Ben gidersem ülke dağılır diyenlerle, ben gidersem parti dağılır diyenlerin ortak noktaları oturdukları koltuklara duydukları aşktır. İşler kötüye giderken kendi hatalarını dış mihraklara bağlayanlarla, kendileri gibi düşünmeyenlere sarayın adamı diyip ihanetle suçlayanlar arasında bunlar aslında aynı yolun yolcusudur.
"Ecevit'in yüzde 42'si mümkündür, hatta 50+1 de mümkündür"
Türkiye'nin sorunları ortak akılla, ortak iyiyi bulmakla ve ortak değerlere sarılarak sahip çıkmakla olur. Türkiye seçeneksiz değildir. Türkiye saray rejimi mecbur ve mahkum da değildir. Ayrıca Türk seçmeni tutucu da değildir. Yüzde 80'i değişkendir. Bu sefer şu partiye şu adaya oy vereceğim diye başlar, ben inanıyorum ki Ecevit'in yüzde 42'si mümkündür hatta 50+1 de mümkündür. Biz Türkiye'ye bir seçenek sunuyoruz. Bizim başlattığımız hareket bir muhalefet hareketi değildir. Parti içi muhalefet hareketi hiç değildir. Amacımız karamsarlığı, umutsuzluğu yok etmek, ve bir çıkış yolu göstermektir. Bu toprağın insanları en zor, en karanlık dönemlerde bile umudunu , cesaretini, dayanışma ruhunu kaybetmemiş ve küllerinden yeniden doğmasını bilmiştir. Türkiye'nin barışmaya, üretmeye ve adil bölüşmeye ihtiyacı vardır.
Bin Günde Memleket hareketi
Bugün başlattığımız hareketin adı "Bin Günde Memleket" hareketidir. Adımız memleket hareketidir. Bu hareketin kadrosu alanında uzman, Türkiye sorunlarına kafa yoran çözüm üreten kişilerden oluşmaktadır. Önümüzdeki günlerde bu kadroyla karşınıza çıkacağız. Zafer hazırlanmaktır, kadromuzla, söylemimizle, milletimizle zafere hazırlanıyoruz. Bu hareket gücünü de finansmanını da yönünü de milletten alacaktır. Milletimizin isteklerini kadromuzun vizyonuyla birleştirip yol yürüyeceğiz. Ne diyor Mevlana "yola çık, yol sana görünür". Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl millet bizi finanse ettiyse yine edecektir. Ve bu 83 milyonun gözünün önünde olacaktır. Dolar 7.20'leri aşmışken, hukuk sistemi çökmüş, adalet can çekişirken Akdeniz'de milli hak ve sınırlarımıza taarruz varken bu millet hiç hakketmediği acılarla sıkıntılarla boğuşuyorken yola çıkmanın tam zamanıdır.
"4 Eylül'de Sivas Kongresi'nin yıldönümünde Sivas'ta olacağız"
Bu nedenle 4 Eylül'de Sivas Kongresi'nin yıldönümünde Sivas'ta olacağız. 4 Eylül'de Memleket Hareketi'ni hep birlikte başlatacağız. Bin Günde Memleket Hareketi'nin yol göstericisi, bu toprakların en büyük devrimcisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olacaktır. Bizim hareketimizde asla Atatürk düşmanları olmayacaktır. Nerede olursak olalım gönlümüz her zaman Atatürk'tedir. Bu hareket aklı ve bilimi esas alacaktır. Irk, din, dil, mezhep, cinsiyet ayrımcılığına şiddetle karşı çıkacaktır. Doğaya ve çevreye saygı ön koşulumuz olacaktır. Kadına şiddet ve çocuk istismarına en yüksek sesle karşı çıkacaktır. Bin Günde Memleket Hareketi Endüstri 4.0'ı herkesten önce bilecek, izleyecek uygulayacak, gençlerimizin yaratıcı düşüncelerine en üst düzeyde öncülük edecektir. Yolumuz zordur, kenetlenerek bu zorluğu aşacağız. Demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesini başarıya ulaştıracağız. Bütün bu anlattıklarım bir cumhuriyet öğretmeninin hayalleri değildir. Bir cumhuriyet öğretmeninin ülkesiyle ilgili düşleri vardır ama bunun içinde milletin hak ve talepleri de vardır. İleride kısa bir süre içerisinde size tanıtacağım alanında uzman daha önce pek siyasetle uğraşmamış memleket işlerine kafa yoran çözüm üreten arkadaşlarımla birlikte yollara düşeceğiz Allah yardımcımız olsun katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum, ikinci bölümüne geçiyorum.
Seçim gecesi neler yaşandı?
İki yıldır arkadaşlarım kırıldı, onları kırdım. Uykusuz geceler geçirdim. Seçim gecesi nerdeydin. Bitmedi bu. Şunu da anlatayım: Zonguldak'a mitinge gidiyorum, Bartın milletvekilimiz Rıza Yalçınkaya'yı görevlendirdim cumhurbaşkanı adayı olarak git mitingle ilgilen dedim. Rıza Yalçınkaya yoldayken öğrendi ki milletvekiliyken yeni listeye konmamış. Tek bir gerekçesi var Muharrem İnce'ye yakın olması. 14 milletvekilinin hepsine tırpan çekilmiş, futbol maçını düşünün cumhurbaşkanı adayı teknik direktör genel başkan kulüp başkanı futbolcular da milletvekili. Başkan diyor ki ben futbol oynamam sen oyna ama takımı ben yaparım diyor. Takımı o yapıyor oyuna ben çıkıyorum. Mitingde görevlendirdiğim arkadaşım listeye konmamış. Hangi moralle ben miting yapacağım? Sıfır moralle miting yaptırdılar bana. Televizyonlarda bir Kemal beyin reklamı bir benim reklamım. Yahu Kemal beyin reklamını neden veriyorsunuz aday değil ki o. Aday benim. Talimat veriyorlar televizyonlara gazetelere benim reklamlarımı kesiyorlar. Bana yakın isimleri milletvekili yapmıyorlar. Televizyonlara reklamlarımı vermiyorlar. Bu psikoloji altında bana miting yaptırıyorlar ve dünya siyaset tarihinin en yoğun mitingini yapıyoruz.
Moralimi bozmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Bana yakın isimleri aday yapmıyorlar, billboardlara afişlerimi az asıyorlar, örgütlere para göndermiyorlar, kazanmasın diye ellerinden geleni yapıyorlar. Geldik seçim gecesine. Napıyosunuz bana bilgin verin diyorum bilgi vermiyorlar. Bilgi yok elde. Nasıl çıkacağım ben milletin karşısına ikinci tura kaldı mı kalmadı mı? Bilmiyorum ki. Sabah sordum aldınız bütün 180 bin tutanağı? Aldık, peki o zaman teşekkür edelim biz de. YSK'ya yazı yazdım Cumhuriyet Halk Partisi kaç sandıkta gözlemci vermemiş, 13 bin sandıkta Cumhuriyet Halk Partisi'nin gözlemcisi yok. 4 milyon oy yapar bu. 4 milyon oyu sokağa bırakmışlar.
Peki Erdoğan kaç oy az alsaydı ikinci tura kalacaktı? 1 milyon 300 bin oy. Seçim gecesi çıktı bizim genel başkan yardımcıları seçim ikinci tura kaldı dediler. Nereden biliyorsun elinde belge yok ki senin. 4 milyon oyu sokağa bırakmışlar, benden yalan söyleyip milletin karşısına çıkmamı istiyorlar nasıl çıkacağım ben. Bana neredeydin diye soranlara özür diliyorum onlardan krizi kötü yönetmiş olabilirim o yorgunlukla ama unutmayın ki bana veri vermediler. Veremediler çünkü yoktu. 4 milyon oy sahipsiz bırakılmıştır. 1 milyon 300 bin az alsaydı zaten ikinci tura kalıyordu. Belgesi burada isteyene verebilirim. Seçim geçti 60 gün sonra değerlendirme toplantısı yapıyorlar ben çağrılmıyorum bu toplantıya. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Başrol oyuncusu kim cumhurbaşkanı adayı. Seçimi kim yapmış o yapmış. Kortizonlu iğneleri yemiş, serumu yemiş hastalanmış, kimseye çaktırmadan yapmaya çalışmış.
İngiltere'nin eski başbakanlarından birine Muharrem İnce 51 günde 107 miting yaptı demişler imkansız demiş. Öyle bir şey olamaz demiş. Kampanya geçmiş seçimi tartışıyor parti kendi arasında beni davet etmiyorlar değerli arkadaşlar.
Saray'a giden CHP'li
Bir CHP'li saraya gitmiş. Yapmayın etmeyin genel başkanı arıyorum parti yarar alacak gel bir yanyana gelelim, yok. Sıkı durun şimdi, iki gazetecinin ikisine de ben dava açtım genel merkez açamadı. Acaba genel başkan yardımcılarından birisi mi gitti saraya. İnsanın aklına bu geliyor dava açamadıklarına göre. Hem saraya gidip hem iftira mı atıyorlar. Gitsin dava açsın açamıyorlar çünkü gazeteciden korkuyorlar. Gazeteci doğruyu söyleyecek diye.
Devam ediyorum. "Muharrem İnce bu çıkışı cumhurbaşkanı adayı olmak için kendi bireysel işleri için yapıyor." televizyonda konuşuyor yorumcular. Bak sesleniyorum bunu yok edebiliriz, Muharrem İnce'yi açığa düşürebiliriz. CHP hemen bir tüzük kurultayı toplasın, cumhurbaşkanı adayını parti üyeleri seçer desin.
"Erdoğan'ın eski arkadaşlarından biri cumhurbaşkanı olacaksa, ben buna CHP iktidarı demem"
1 milyon 200 bin üyesi seçer desin Muharrem İnce'nin elinden bu kozu alsınlar basit bunun çözümü var. Devam ediyorum sorulara. "CHP tam iktidara yürürken Muharrem İnce neden böyle yaptı?" Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarı demek şu demektir: CHP Genel Başkanı'nın cumhurbaşkanı olması demektir. Ben iktidardan bunu anlarım. Eğer Erdoğan'ın eski arkadaşlarından birini cumhurbaşkanı yapacaksak ben ona CHP iktidarı demem ki. Bu nasıl bir mantıktır? Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarı CHP Genel Başkanı'nın cumhurbaşkanı olması demektir. Bizim genel başkanımızın öyle bir iddiası var mı? Ben mi duymadım böyle bir iddiası yok ki. Böyle bir iddiası yoksa CHP'nin iktidara yürüdüğü hayal demektir. Yerine Cumhuriyet Halk Partisi gelecek onun için mücadele ediyoruz onun için kendine güvenle siyaset yapmak lazım ben bunu söylüyorum yani iktidara yürüyormuş da ben engel oluyormuşum. Öyle bir iktidara yürüme iddiası yok ki ortada. Sayın genel başkanın ben cumhurbaşkanı adayıyım ilk seçimde cumhurbaşkanı adayı olacağım ülkeyi şöyle yöneteceğim gibi bir iddiası var mı? Böyle bir iddiası yoksa o zaman iktidara yürüdüğü de doğru değildir.
"CHP, yerel seçimleri kazandıran Kürt vatandaşlarımıza yürekten teşekkür edemedi"
Cumhuriyet Halk Partisi yerel seçimlerde başarısız mıydı Muharrem İnce? Hayır çok başarılıydı. Adaylarımız başarılıydı kazandık çok doğru. Ama unutmayın İstanbul'u Ankara'yı, Hatay'ı, Adana'yı, Mersin'i, Antalya'yı, ilçe istiyorsanız Bozüyük'ü bize Kürt vatandaşlarımız kazandırdı. HDP'liler kazandırdı. Onlar destek verdi aday çıkarmadılar. Ama seçimden sonra CHP Kürt vatandaşlarımıza böyle yürekten teşekkür edemedi. Utangaç mahcup gizli kapılar ardında ben yüreğimi açarak teşekkür ediyorum Kürt vatandaşlarımıza. Yani bu başarıyı küçümsemiyorum adaylarımız iyi bir kampanya yaptı doğru ama elimize taş basıyoruz size aslında vermiyoruz ama bu AKP'yi cezalandırmak istiyoruz onun için oy veriyoruz diyen Kürtleri yok sayamazsınız.
"'Saray bunu destekliyor' diyenler CHP içindeki rant baronlarıdır"
"Partiyi bölüyorsun" Ben millet ittifakından ayrılıp cumhur ittifakına mı geçiyorum? Hayır yok öyle bir şey ben millet ittifakının içindeyim niye bölmüş oluyorum? Millet ittifakının içerisindeysem bırakın burada ayrı umut olsun. Bölmek demek buradan alıp buraya taşımak demektir. Değerli arkadaşlar futbolun kurallarıyla basketbol oynayamazsınız, parlamenter sistem başkadır, 50+1 başkadır. Bölme olayı parlamenter sistemde olur. Çünkü parlamenter sistemde beraberlikte bir puan vardır. 50+1 sisteminde bölme diye bir şey olmaz, ittifaklar olduğuna göre niye bölme olsun. Yani futbolun kurallarıyla basketbol oynamak gibi bir şey olur bu. Dolayısıyla söylenen sözler doğru değildir. "Sizi saray mı destekliyor" Bunun mantıksızlığını anlatayım size neden desteklememeli. Destekliyorsa eğer hata yapıyor kendince. Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP'den Muharrem İnce kaç puan fazla aldı? 8 puan. Peki bu 8 puanı nereden aldı? HDP'lilerden aldı, İyi Partililerden aldı, AKP'lilerden aldı, MHP'lilerden aldı. Oylara bakarsanız görürsünüz. Erdoğan AKP+MHP oylarının toplamından daha az oy aldı. O oylar bana geldi. Yani ben AKP'den ve MHP'den oy alabilme ihtimali olan bir adamım. Dolayısıyla Millet ittifakının da içinde olduğuma göre sarayın beni desteklemesi mümkün değildir, mantıklı değildir. Piyasada saray bunu destekliyor diyenler CHP içindeki rant baronlarıdır. Kendi düzenleri bozulmasın diye bana atılan iftiralardır bunlar. Mantığı yok bunun. Ben Erdoğan'ın yerinde olsam Muharrem İnce'yi desteklemem, neden desteklemem çünkü Muharrem İnce o taraftan oy alma kabiliyeti olan birisi. Yani en azından bugünkü CHP yönetimine göre oradan benim oy alma ihtimalim çok daha fazla ve işte aldım. Dolayısıyla bu bir palavradan ibarettir.
'Yandaş medya' çıkışı
Yandaş medyaya gelince bana olan yakınlığınız gözlerimi yaşartıyor. Ne kadar çok beni seviyormuşsunuz da ben 20 senede anlayamamışım. Ama biliyorum ki birgün Memleket Hareketi gerçekleri haykırmaya başladığında ekranlarınızı ve sayfalarınızı bana kapatacağınızı biliyorum. Ama merak etmeyin Memleket Hareketi medyayı da özgürleştirecektir.
"Anketleri gördüm, benim memnuniyetim yüzde 50+1 ile olur"
Anketler. Pek çok anket gördüm: 15,8 gördüm, 17,1 gördüm, 14 gördüm memnun musun Muharrem İnce hayır değilim. Ben 30,6 50+1 olursa memnun olurum. Bu anketleri yapan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bana da ilettiler. Benim memnuniyetim ancak 50+1 ile olur.
"Delegelerin yanında oturmak benim için şereftir"
"Kurultayda saygısızlık yapıldı Muharrem İnce'ye onun için parti kuruyor" Arkadaşlar biz çocuk muyuz? Yarım yüzyılı geçtim ben. 40 yıldır siyasetin içindeyiz. Ufak işler onlar. Bütün bu anlattıklarımın içinde hiç takmadığım konu o. Delegelerin yanında oturmak benim için bir şereftir. Hiçbir sıkıntı yok yani. Bu siyaseti bilmeyen insanların yorumu. Umurumda değil. Beni nereye oturttun önemli değil ki sokağa çıktığımda milletin gönlünde neredeyim o önemli. Gerisi hikaye. Hiç düşünmediğim bir şey o. Ha benim arkadaşlarım, örgüt buna çok kızdı mı evet çok kızdı. Ben hiç takmadım. Ama partide ilkeler çiğneniyor, ideolojisi çiğneniyor bunlara üzülüyorum.
"Gözlerinden öperim"
İzmir'de bir genç kardeşim hakaret etmiş bana onun gözlerinden öperim biz de genç olduk onu anlıyorum hiç üzülmesin memleket sevdasıyla bunu yapmıştır ama yanlış anlamıştır. Gelip seni bulacağım seninle endüstri 5.0 konuşacağız. Hiç canını sıkma. Sana kızgın falan değilim gözlerinden öperim. Ama dikkat et her bahar bir parti değiştirip elinde Maraş'ın Çorum'un kanı bulunan, şimdi CHP'li gibi davrananlara da dikkat et oralarda geziyor asıl sarayın adamı odur. Her yeri karıştırmak için mükemmel özellikleri vardır bunun. Ona da dikkat etmesini öneririm.
"İkinci büyük açıklamamı Cumhuriyet Bayramı öncesinde yapacağım"
Son olarak da size söyleyeceğim şudur değerli arkadaşlar. Gölgede kalanların gölgesi olmaz. Güneşe çıkanların gölgesi olur. Biz 4 Eylül'de güneşe çıkacağız. Sivas Kongresi'nin başladığı yerden başlıyoruz. İkinci büyük açıklamamı da Cumhuriyet Bayramı öncesinde yapacağım.