Türkiye Büyük Millet Meclisi, 100. yılını kutluyor. 23 Nisan Özel Oturumu İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Meclis'teki özel oturuma Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener katılıyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan oturuma katılmıyor.
TBMM Başkanı Şentop, konuşmasanda, "100. yılını andığımız Gazi Meclisi'miz, Milli Mücadele'nin sonucu değil, bizzat merkezi ve karargahıdır." dedi.
Şentop'un açıklamaları:
"Değerli milletvekilleri, kıymetli misafirler, aziz milletim. Yüce Meclisimizin 100. yıl dönümünü idrak etmek ve Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlamak için bir araya geldik. Sözlerimin hemen başında bir hususu ifade etmeyi önemli görüyorum. Meydanlarda kutlamayı arzu ediyorduk fakat salgın sebebiyle bazı sınırlamalara gitmek, etkinlikleri ertelemeyi zorunlu kıldı."
"Bu vesileyle, Türkiye’nin büyük bir iddia olarak öne çıkmasına öncülük yapan, 15 Temmuz hain darbe girişimi başta olmak üzere bir çok krizde, liderliğiyle milletimizin önünü açan sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten başlamak üzere selefi vatanperver devlet adamlarımız gibi vatanı ve milleti herşeyin üstünde tutma basiretini gösterdiği için şükranlarımızı arzediyorum."
"23 Nisan 2020, Millî Mücadeleyi yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 100’üncü yıldönümü andığımız, gurur, sevinç ve bu Gazi Meclis’e emek verenlere şükran duyma günüdür.
Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere, açıldığı günden itibaren TBMM çatısı altında görev yapmış bütün milletvekillerimizi ve devlet adamlarımızı; Büyük Türkiye yolunda şehadete yükselen, gazi olan; son olarak 15 Temmuz’da darbeye direnen bütün vatan evlatlarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.
Şanla, şerefle, sıhhat ve selametle, birlik ve beraberlik içinde, Büyük Türkiye yolunda Nice Yüzyıllara!"
AKP Grup Başkanı Naci Bostancı AKP adına konuşma yaptı
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılmadığı özel oturumda, AKP Grup Başkanı Naci Bostancı, partisi adına konuşma yaptı. Bostancı, “Mustafa Kemal, Meclis’in açılmasını Cumhuriyet’le tamamlamıştır. Bunu ‘Cumhuriyet fazilettir’ sözleriyle açıklamıştır. 100 yıllık Meclis tarihimizin 18 yılında milletimize hizmet vermek için çaba gösterdik. AK Parti olarak toplumumuza daha iyi bir hayat sunmak için mücadele ettik” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'ndan Meclis'e 16 maddelik çağrı
Partisi adına konuşma yapmak için kürsüye çıkan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Atatürk’ün milli vicdanını büyük iradesine bağlı olarak İstanbul’dan ayrılarak başlattığı yolculuğun ilk aşaması TBMM’nin açılışı ile tamamlanır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. TBMM, Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Meclis’tir. TBMM demokrasiyi bu topraklara getirmemize karar veren Meclis’tir. 15 Temmuz’da bombalar yağarken milli iradeye sahip çıkan Meclis’tir. TBMM, Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti’nin eylemlerine sahip çıkan Meclis’tir. Bugün sorunlarımız var. İvedilikle çözmemiz gerekiyor. TBMM’ye 100. yılında bize önemli görevler düşüyor. Sorunlarımızın kaynağı TBMM’yi etkisizleştiren darbeciler ve darbe yasaları ile ortaya çıkan darbe hukukudur. Yargı kurumunun bağımsızlığı kesin olarak sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu Meclis’e 16 maddeli bir çağrıda bulundu:
1- Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımıyla, yeni bir demokratik anayasa yapmalıyız. Bu anayasanın temeli, kuvvetler ayrılığı” ilkesine dayanmalı, demokrasilerde olması gereken denge/ denetim esası sağlanmalıdır.
2- Yeni anayasanın omurgası “Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması” olarak nitelendirdiğimiz yeni ve güçlü bir demokratik parlamenter sistem olmalıdır. Unutulmamalıdır ki demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyetimizde, fikir, düşünce ve inanç özgürlüğü ile medya ve sendikalaşma dahil örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller de kaldırılmış olacaktır.
3- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve hukuk devletinin en önemli ayaklarından biri olan yargı kurumunun bağımsızlığı, kesin olarak sağlanmalıdır. Adalete erişim hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
4- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yasamadır. TBMM'de milli iradenin en geniş haliyle temsil edilmesini sağlayacak yeni bir seçim sistemi yaşama geçirilmelidir. Ayrıca, siyasetçi ile vatandaş arasındaki güveni güçlendirmek için bir “Siyasi Ahlak Kanunu” çıkarılmalıdır.
5- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yürütmedir. Yürütme, tüm icraatıyla mutlak denetime ve hesap verebilirliğe açık olmalıdır. TBMM adına görev yapan Sayıştay, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını denetlemelidir. TBMM'de kurulacak Kesin Hesap Komisyonu'nun başkanlığı da muhalefet partilerine verilmelidir.
6- Yerel yönetimler, rant ilişkilerini düzenleyici kurumlar olmaktan çıkarılmalı, refah devletinin asli unsurları haline getirilmelidir. İyi tanımlanmış bir iş birliği ve iş bölümü çerçevesinde yerel yönetimlerin işlevleri arttırılmalıdır.
7- Kamu istihdamında nepotizmden uzak, liyakate dayalı, bir personel politikasına ivedilikle geçilmelidir.
8- Liyakate dayalı istihdam politikaları kapsamında özellikle eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve güvenlikte “sıfır” istihdam açığı hedeflenmelidir. Çocuklarımızın geleceği, vatandaşlarımızın sağlığı, engellilerimizin ve yaşlılarımızın bakımı, ülkemizin iç ve dış güvenliği tartışmasız milli bir anlayışla oluşturulmadır.
9- Vatandaşlarımıza asgari bir gelir güvencesi sağlanmalı, bu bağlamda “Aile Yardımları Sigortası Kanunu” ivedilikle çıkarılmalıdır.
10- Demokratik standartlarda, adaletli ve denetime açık bir Kamu İhale Sistemi'ne geçilmelidir.
11- Vergi politikası, üretimi ve istihdamı özendirecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Ücretliler üzerindeki vergi yükü makul düzeylere çekilmelidir.
12- TÜİK verilerine göre her üç çalışandan biri kayıt dışıdır. Kayıt dışı istihdamla toplumsal destek sağlanarak mücadele edilmelidir. Bu mücadelede en etkili yolun sendikalaşma olduğu artık öğrenilmelidir.
13- Türkiye, yeni bir planlama anlayışı çerçevesinde, katma değeri yüksek ürün üretme hedefine kilitlenmelidir. Bu ilke bağlamında tüm üretim politikaları, diğer üretim biçimleriyle birlikte tümüyle ekolojik olmalıdır.
14- Sağlık hizmetlerine ön koşulsuz erişim bir haktır ve ücretsiz olmalıdır. Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri bu doğrultuda planlanmalıdır.
15- Planlamada tarım, temel stratejik sektörlerden biri olarak ele alınmalıdır. Bu bağlamda, gıdaya sağlıklı koşullarla erişim hakkına ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
16- Eğitim, Türkiye'nin kalkınma stratejisinin en önemli, en temel parçası olarak yeniden ve paydaşlarıyla birlikte planlanmalıdır. Eğitim politikalarının tek hedefi “fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür” nesiller yetiştirmek olmalıdır. Üniversitelerimizde, her türlü fikir, düşünce özgürce tartışılmalı, her türlü bilimsel çalışma özgürce yürütülmelidir.
Ayrıntılar birazdan...