Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, doğasıyla ünlü Ayder Yaylası’nın da bulunduğu Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinin koruma amaçlı imar planlarını yaparken mevcut mezarlık alanını da konut alanına çevirdiği ve tarihi yapılara planda yer vermediği ortaya çıktı. Bölge sakinlerinin plana karşı açtığı dava sonucu Rize İdare Mahkemesi, planları uygulanması halinde yapılaşma işlemlerine başlanabilecek olması nedeniyle telafisi güç zararların doğuracağını belirterek durdurdu. Bölge sakinlerinin avukatı İbrahim Demirci “Tarihi taş köprüler ve taş merdivenli patika yollar plana aktarılmamış ve bu nedenle bu yerler imara açılmış. Dolayısıyla, belediyenin ve çevre bakanlığının korunması gerekli tarihi / kültürel varlıklarımızı gizleyip planla imha etmeye çalıştığını öğrendik. ‘Dini bütün’ belediye ve bakanlık yetkililerinin, köy mezarlıklarını nasıl yerleşime açtığını öğrendik” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 25 Mayıs 2021 tarihinde Rize İli, Çamlıhemşin İlçesi büyük ve küçük ölçekli koruma amaçlı imar planlarını hazırladı. Bölge sakinleri imar planlarının hukuka aykırı olduğunu ve çevreye zarar verdiğini belirterek planların iptalini ve yürütmesinin durdurulmasını istedi.
‘Kaçak yapılaşma artıyor’
Bakanlık, mahkemeye verdiği savunmada davacıların dava açmakta menfaatinin olmadığını ileri sürerek davanın reddedilmesini istedi. Davaya müdahil olan Çamlıhemşin Belediye Başkanlığı ise mahkemeye verdiği savunmada ilçenin sit alanı ilan edildiğini anımsatarak özetle “1993 yılından itibaren konut yapımı şartları bir hayli zorlaşmış olup, bölgedeki konut dolayısıyla imar alanlarının genişletilmesi ihtiyacının her geçen gün artmakta olduğu, nitekim dava konusu bölgenin turizm sektörü açısından ülkemizde önemi bir yere sahip olan Ayder bölgesine gelen turist misafirlerinin barınma ihtiyacını karşılamakta, ilçedeki konut sayısının yetersiz kalmakta, bu nedenle kaçak yapıların sayısı her geçen gün artıyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca belediye savunma dilekçesinde imar planları kapsamında düzenli yapılaşmanın sağlanmasında kamu yararı olduğunu savundu.
‘Silüeti olumsuz etkiler’
Dava dosyasına giren bilirkişi raporunda da dava konusu koruma amaçlı imar planlarını kapsayan bölgede 1. 2. ve 3. Derece Doğal Sit alanlarının yer aldığı belirtilerek Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nden uygun görüş alınmadan planın onaylandığı ve planların askı sürecinden sonra müdürlükten görüş alındığı vurgulandı. Bilirkişi raporunda müdürlüğün görüşü de yer aldı. Müdürlük, söz konusu bölgede tescilli yapıların bulunduğunu belirterek önerilen yapı yoğunluğunun tescilli yapıların görünüş ve silüetini olumsuz etkileyebilecek nitelikte olması sebebiyle planları uygun bulmamış.
‘Tarihi taş köprü planda yok’
Koruma amaçlı imar planı çerçevesinde, korunması gerekli kültür varlıklarına ilişkin yeteri düzeyde araştırma ve inceleme yapılmadığı belirtilen bilirkişi raporunda, çeşitli analizlere yer verilmediğine de değinildi. Raporun en dikkat çekici noktalarından biri ise tarihi taş köprünün bulunduğu bölüm oldu. Keşif mahallinde yapılan incelemelerde bazı kültür varlıklarının plana aktarılmadığını tespit eden bilirkişi, “Çamlıhemşin İlçesi, Kadıköy mevkisinde bulunan tarihi taş köprünün plan ile ilişkisi kurulmadığı ve plan onama alanı sınırı dışında bırakıldığını” yazdı. Ayrıca raporda “veri toplama ve tespit çalışmalarının, kentin kültürünü, yaşam koşullarını ve kimliğini oluşturan temel ögelerin yeteri düzeyde analiz edilmediği, Yukarı Çamlıca Mahallesi mevkisinde bulunan tarihi taş merdivenli patika yola analiz aşamasında ve plan kararlarında yer verilmediği, mevcut mezarlık alanlarının bazılarının konut alanı planladığı” belirtildi. Raporda kurum görüşlerinin de yeterli olmadığına dikkat çekilerek planlar, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun bulunmadı.
‘Yargı planları durdurdu’
Raporu dikkate alan mahkeme de Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün olumsuz görüşünü anımsatarak veri toplama ve tespit çalışmalarında kentin kültürünü, yaşam koşullarını ve kimliğini oluşturan temel ögelerin yeteri düzeyde analiz edilmediği, mevcut mezarlık alanlarının bazılarının konut alanı olarak planlandığını ifade etti. Tüm gerekçeleri sıralayan mahkeme planın uygulanması halinde yapılaşma işlemlerine başlanabilecek olması nedeniyle telafisi güç zararların doğacağını vurguladı ve planların 27 Temmuz’da oy birliğiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
‘Gizleyip imara açıyorlar’
Kararı halktv.com.tr’ye değerlendiren avukat İbrahim Demirci, özetle şöyle konuştu:
“Dava sürecinde hazırlanan bilirkişi raporu ve mevcut karar bize şu gerçekleri net bir şekilde gösterdi, öğretti:
- ‘Tarihi taş köprüler’ ve ‘tarihi taş merdivenli patika yollar’ plana aktarılmamış ve bu nedenle bu yerler imara açılmış. Dolayısıyla, belediyenin ve çevre bakanlığının korunması gerekli tarihi/kültürel varlıklarımızı gizleyip planla imhaya çalıştığını öğrendik,
- ‘Dini bütün’ belediye ve bakanlık yetkililerinin, köy mezarlıklarını nasıl yerleşime açtığını öğrendik,
- Çamlıhemşin / Fırtına vadisi ile halkın geleceğinin sadece betona ve kitle turizmine yatırım yapan bir anlayışla planlanmaması gerektiğini, aksine sahip olduğu özelliklerin dikkate alınarak doğal/kültürel değerlerin korunması gerektiğini öğrendik
- Çamlıhemşin’in neden böyle bir plana gereksinim duyduğu, hangi sebeplerle imarın hazırlandığının planda açıklanmadığını öğrendik,
- Vadide / alanda yeterli inceleme / araştırma yapılmaksızın, planın alelacele hazırlandığını öğrendik,
Nihayetinde, Çamlıhemşini, Fırtına vadisini ilgilendiren, geleceğini belirleyecek imar planının nasıl olması gerektiğini öğrendik: İklim değişikliği koşullarında, önceliğimiz su kaynakları ve ormanın korunması olmalı, zengin biyoçeşitliliğin devamı sağlanmalıdır. Tarımsal üretim de planlamanın önemli bir parçası olmalıdır. Vadi, Kaçkarlardan köylerine dek, bütüncül olarak değerlendirilip planlama yapılmalıdır.”