Merkez bankası politika faizinin yüzde19'da bırakılmasına karar verildiği geçen hafta düzenlenen Para Politikası Kurulu'nun toplantısının özet notlarını paylaştı.
Notlarda öne çıkan unsurlar ve kısa analizleri şöyle:
- Politika duruşu, enflasyon gelişmeleri ve enflasyon beklentileri dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecek (Bu ifade, kısa vadede gerçekleşmeyeceği güvencesi verilen faiz indiriminde öngörüleri orta vadeye uzatıyor).
- Talep ve maliyet unsurları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam ediyor (Bu hatırlatma, neden faiz artırımı düşünülmediğine gerekçe oluşturuyor).
- Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri gözlenmeye başlamıştır. Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak, Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut duruş sürdürülecektir. Bu doğrultuda Kurul, politika faizini yüzde 19 düzeyinde sabit tutarak sıkı parasal duruşun korunmasına karar vermiştir. (Enflasyon patikasındaki belirgin düşüş ifadesi piyasalarda, faiz indirimi için enflasyon düşüşünün tek seferlik değil süreklilik kazandığı durumlarda gündeme geleceği şeklinde yorumlandı).
Yüzde 5 hedefine kadar yüzde 19
- Sıkı parasal duruş, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi görecektir. TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecek. Politika faizi enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5.0 hedefine ulaşıncaya kadar güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edilecek (İfade, politika faizindeki düşüşü üstü kapalı değil net bir ifadeyle yüzde 5 hedefine bağlıyor).
- Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikâmesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır (Fiyat istikrarı olarak anlatılan enflasyondaki düşüşün ülkenin risk piriminde düşüşe sebep olacağı öngörülürken, döviz rezervlerinin artacağına işaret ediyor. 128 milyar dolar nerede soruları siyaseti meşgul ederken, döviz rezervinin yerine koyma ihtiyacının Merkez Bankası tarafından vurgulanması dikkat çekici).
-Kredi piyasası ve iktisadi faaliyete ilişkin göstergelerin yanı sıra döviz kuru oynaklığı ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda enflasyon üzerindeki talep ve maliyet yönlü etkiler önemini korumaktadır.
- Ticari kredilerin yanı sıra bireysel kredilerde de daha ılımlı bir seyir gözlenmekle birlikte, bu gelişmenin kalıcılığı makroekonomik istikrar açısından yakından takip ediliyor.
- Yurt içi talep, uluslararası fiyatlar ve küresel risk iştahına ilişkin görünüm, ödemeler dengesine yönelik dış finansman ihtiyacı kaynaklı riskleri canlı tutuyor.
-Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecek.
-Kurul, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yineliyor.