İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Artvin gezisinde ABD’de yargılanan Reza Zarrab (Rıza Sarraf) davası ile ilgili bir soru üzerine "Türkiye devlet olarak ciddiyetini kabul etti. Kardeşim 26 yaşında bir dolandırıcı ile siz bu işi nasıl tuttunuz?" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Artvin gezisinde ABD’de yargılanan Reza Zarrab (Rıza Sarraf) davası ile ilgili bir soru üzerine "Türkiye devlet olarak ciddiyetini kabul etti. Kardeşim 26 yaşında bir dolandırıcı ile siz bu işi nasıl tuttunuz?" dedi.
Âkşener şu değerlendirmelerde bulundu:
"26 YAŞINDAKİ BİR DOLANDIRICI İLE BU İŞİ NASIL TUTTUNUZ"
"Bir yıl evvel Rıza Sarraf kaçtıktan sonra veya kaçırıldıktan sonra yaptığımız il gezilerinde hükümeti uyaran pek çok şey söyledik. Türkiye devlet olarak ciddiyetini kaybetti. Birleşmiş Milletler (BM) ve ABD’nin kararını kabul etmiyorsunuz varsayalım. İran’la ticaretimizi yapacaksınız ona da tamam. BM’nin kararının İran’la ticaret yapmaya bir engeli yok. Sadece İran’a para ödeyemiyorsunuz. Diyelim ki İran’dan petrol, doğalgaz veya başka bir şey aldınız. Bunun karşılığında Türkiye’den ilaç, giyim eşyası, meyve, sebze veya Türkiye’nin ürettiği herhangi bir ürünü satıyorsunuz. Bunun adı takas. Bu Sarraf meselesinden anlıyoruz ki bu takas işi ortadan kalkmış Türkiye’nin ürettiği ürünlerin satılması yerine altın üzerinden bir abidik gubidik iş olmuş. Özü bu. Bazı insanlar zengin olmuş, bazı insanlar rüşvet almış. Bu ticaretten Türkiye’nin elde etmesi lazım gelen gelir Türkiye’ye girmiş mi hayır. Üretici ürettiği ürünü satmış mı hayır. Antalya’da domates narenciye dalında çürürken siz altın üzerinden bir ticaret yapmışsınız o Türkiye’ye ne kadar girdi, girmedi soru işareti. Adamın teki çıkıp ’Şuna rüşvet verdim’ şeklinde bir mahkeme. Siz bu ülkeyi yönetirken o kadar gayri ciddi davrandınız ki hükümete söylüyorum maden bir kararı tanımıyor dunuz tamam buna bir şey de demiyoruz. Kardeşim 26 yaşında bir dolandırıcı ile siz bu işi nasıl tuttunuz. Bu iş ortaya çıktığında bu 26 yaşındaki dolandırıcı olduğu anlaşılan şahsın hayırsever bir işadamı olduğunu en yüksek ağızdan nasıl söylediniz? Jet hızıyla üzerindeki soruşturmayı nasıl kapattınız? Cari açığımızı kapattığını nasıl iddia ettiniz? Hadi bunları geçtik. Siz nasıl bir devlet yönetiyorsunuz ki nasıl gayri ciddisiniz ki bu adam elini kolu sallaya salaya ABD’ye gidiyor ve itirafçı oluyor.
"BUNUN ADI CİDDİYETSİZLİKTİR"
Hükümete bu konuda eleştiriler yönelten Akşener sözlerine şöyle devam etti:
Şimdi aynı şekilde ’Hayırsever işadamı’ denilen şahıs ABD, CIA ajanı FETÖnün kriptosu. Bütün bunlar diyelim ki doğru, siz nasıl bir devlet yönetiyorsunuz? Siz nasıl bir hükümetsiniz ki sizi önüne gelen kandırıyor. Şimdi sizi FETÖ kandırdı, sizi bir ara Putin kandırdı, Obama, Merkel kandırdı. Sizi herkes kandırdı en son en mutemet adamınız Reza Bey kardeşiniz de kandırdı. Böyle bir devlet, hükümet yönetme modeli olamaz. Bunun adı ciddiyetsizliktir. Amerika'da ortaya çıkan bu çirkinlik Türkiye'nin itibarını yurt dışında iki paralık etmiştir. İYİ Parti olarak bizim buna müsaade etmememiz mümkün değildir. O mahkemede Türkiye'nin mağdur ülke olarak müdahil olması gerekmektedir. Çünkü bu kadar paralar uçuşmuş havada Türk hazinesine ne girmiştir? Dolayısıyla burada mağdur olan Türkiyedir, mağdur edilen Türk milletidir. O nedenle ’Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının bekasının eşittir Türkiye'nin bekasıdır’ algısının yaratılmasına müsaade etmeyeceğiz. Ve şuna rüşvet verdim diye anlattığı şahısların çok hızlı bir şekilde Türkiye'de soruşturulması gerekmektedir, Türkiye'nin itibarı açısından. Diğer taraftan bu kadar Türkiyeyi iki paralık eden bu zigzaglara bir an evvel son verilmesi gerekmektedir. Biz milletimizi ve devletimizi bu konuda mağdur görüyoruz."
"NE ENİŞTEYMİŞ? BU ENİŞTE DARBELERİ HABER VERİYOR"
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili "dekont" iddialarına yönelik de konuşan Akşener, şöyle konuştu:
"Sayın Kılıçdaroğlu'nun gösterdiği dekontlar var bir başka konu. Alışık olduğumuz bir tarz. Sahte, fotokopi, aslını isteriz, oraya-buraya dağıtın falan. Bunların hepsi yapıldı- edildi. Orada çok ilginç bir şey var. Giden para deniliyor, Sayın Cumhurbaşkanı Hayır onlar gelen para dedi. Görüyoruz ki, 2017'de bu Man Adası için bir kanun çıkarılmış. Soru şu: Bu paralar hangi şirket hangi iş yaptı da kazanıldı. Esasında bu paraların kaynağıdır mesele. Ahlaki olarak bir Cumhurbaşkanın oğlu, torunu, dünürü vs vergi verilmeyen bir yere kazancını göndermesi gayri ahlakidir. Bu özel kalem bu 1.5 milyon doları nasıl kazandı kardeşim? Ne enişteymiş? Bu enişte darbeleri haber veriyor. Milyon dolarları kazanabiliyor. Emekli öğretmen bu arkadaş. Bu nasıl becerikli bir enişte? Emekli maaşından bu kadar paraları mı biriktirdi de mi yolladı? Dolayısıyla bu mesele çok su kaldırır. Türkiye'de yolsuzluğun, rüşvetin, ciddiyetsizliğin ne hale geldiğini gösteren ve Türkiyeyi dünyada iki paralık eden bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız."