İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Afrin'e yönelik harekat için "savaş" tanımlaması yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "Savaşla müdahale arasındaki farkı bilmiyor. Amaç PYD/PKK’den sınır hattını müdahale ederek temizlemek, savaşarak değil" ifadeleriyle eleştirdi. Akşener, AKP-MHP ittifakına da değindi.
"SIĞINMA YASASI"
Türk Tanıtma Vakfı Başkanı Kemal Baytaş'ın evinde Perşembe akşamı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Meral Akşener, gündemdeki pek çok konuya değindi. Cumhuriyet'ten Erdem Gül'ün aktardığuna göre, AKP-MHP arasındaki ittifak için "sığınma yasası" tanımını yaptı. Akşener'in açıklamaları şöyle:
"AKP ile MHP’nin yaptığı ittifak ve buna ilişkin düzenlemeyi ben 'sığınma yasası' diye tanımlıyorum. Bu ittifak düzenlemesi, AKP Genel Başkanı’nın o büyük güç algısının yerle bir olması anlamına gelir. İkincisi, kendi seçmen kitlesinde cevap veremeyeceği sorular ortaya çıkaracaktır. Kendi partililerinin sorularına cevap veremez, endişelerini gideremez. Kendi partililerine ne diyecek? İlk iddiası muhafazakâr demokrattı, şimdi evrildiği yer milliyetçilik."
"SAVAŞLA MÜDAHALENİN FARKINI BİLMİYOR"
"Dış politikada kimse konuşturulmadı. Türkiye dış politikayı konuşabilseydi, Suriye’yi, Irak’ı zamanında konuşabilseydi, müzakere edebilseydi, bu noktalara gelinmezdi. Şimdi Afrin harekâtı bir zorunluluk. Ama AKP Genel Başkanı çıkmış ‘savaş’ diyor. Savaşla müdahale arasındaki farkı bilmiyor. Amaç PYD/PKK’den sınır hattını müdahale ederek temizlemek, savaşarak değil. Şimdi Menbiç olayı da ortada kaldı. Ben soruyorum. Amerika ile dost muyuz, düşman mıyız? Bunun cevabını veremez. Anlaşılıyor ki dost olmuşuz. Bütün bunlar ciddiyetsiz ve Türkiye’nin itibarını iki paralık eden şeyler."
"TAYYİP BEY ÇERÇEVELEME İŞİNDE MAHİR..."
"Bizim Afrin harekâtıyla ilgili kendimize artı değer olacak tek bir cümlemiz yok. Ama birileri utanmadan Afrin’den artı değer sağlayacak şeyler peşindeler. İdolü İnönü: Bu OHAL koşullarında ve hazırladıkları ittifak yasalarıyla Türkiye’yi 1946’dan da geri götürdüler. 46 seçimlerindeki vasata geri döndük. Demek ki şeytanlaştırmaya çalıştığı İnönü’yü ince ince kıskanıyormuş. Üstelik kıskandığı İnönü, kimseye “sen alçaksın, hainsin, teröristsin” demedi. Ama ben anlıyorum ki idolü Erbakan değil, sürekli bağırıp çağırdığı İnönü imiş. Ben meydanlarda millete soruyorum, “ne haldesiniz” diye. Cevap geliyor. ‘OHAL’deyiz.’ İşte Türkiye’yi bilerek vasatlaştırıyorlar. Rakibini de belirlemek istiyor: Cumhurbaşkanlığı seçiminde biz aday çıkaracağız, ben adayım. SP dahil herkes adayını çıkarmalı. CHP de çıkarmalı. HDP de çıkaracak gibi görünüyor. Ben birinci tur önemli diyorum. Tayyip Bey çerçeveleme işinde mahir. Bizi çerçevelemek istiyor. Düşmanını da kendi belirlemek istiyor. Onda da mahir. Amacı Kılıçdaroğlu’nu adaylığa zorlamak. Referandumda gördü ki cephe çok parça parça çok olunca insicamı bozuluyor. Onun için tek cepheli yapıp rakibini de kendisi belirlemek istiyor. AKP’deki ödünç oyu alacağız: Biz bütün partilerdeki ödünç oylara talibiz. En çok ödünç oy AKP’de var. AKP 2002’de yüzde 35 aldı, gerisi sonradan geldi. Şimdi 15 puanlık askıda oy var, biz bu askıda duran 15 puana talibiz. Onu oradan alacağız. Ülkeyi babasının evi gibi yönetiyor: Beyefendi babasının evi gibi ülke yönetiyor. Kendine göre seviyor, kendine göre dövüyor. Söyleyeceklerim bir siyasi parti lideri sözü gibi değil ama gerçeği de söylemeliyiz. Eğer ikinci tura CHP kalırsa şartsız şurtsuz destekleriz. Eğer ikinci tura Beyefendi ile ben kalırsam şansımız yüzde 50- yüzde 50 olur. Biz isme dayalı ittifak yerine ilkeler platformunu önemsiyoruz. İlkeler platformunun anayasasını hazırlayıp bunun etrafında ilkeler ittifakını kurmak da bunun bir parçası."
ÇOCUK TECAVÜZLERİ...
"Bu son günlerdeki taciz tecavüz konularındaki tartışmalarda çok tuhaf bir yan olduğunu görüyorum. 12 yaş altı deniliyor. Yani 12 yaş üstü serbest mi? İdam da çözüm değil. Ve idam meselesi gündem değiştirmek için ortaya atılıyor. Kalıcı caydırıcılık olmalı. Maalesef senin sapığın benim sapığım anlayışı var. Din adamı kisvesiyle 24 saat cinsel fetva veriyor. Bu bir vasat olmuştur."
"ATATÜRK'ÜN ANNESİNE KÜFRETTİLER"
"Atatürk’e, annesine en ağır küfürleri eden kimdi? Kadir Mısıroğlu. Bu olay, önce Atatürk üzerinden başladı, annesine geldi. Bu küfürleri eden kimseye ses çıkarılmadı. Yol oldu. Ona küfür edilince sokağa çıkıp en sert tepkiyi koyan yok. Zübeyde Hanım meselesi AKP’nin de içini rahatsız ediyor. Zübeyde Hanım’da fırsat kaçırıldı. Alman papazın dediği gibi ‘kimsenin çığlığını duyan kalmayacak.’ Şimdi bir de zina tartışması başlatılmak isteniyor. Aslında kadın değersizleştiriliyor"