Medeni Yıldırım'ın ölümüne ilişkin dava 5 dakika sürdü

Medeni Yıldırım’ın ölümüne ilişkin yargılanan er Adem Çiftçi hakkındaki davada mahkeme, dosyayı mütalaa için savcılığa gönderdi. Olaya ilişkin görüntülerin iyileştirilmesi için 2 yıldır istenen ‘uzman raporu’ gelmedi.

Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Kayacık Mahallesi’nde, 28 Haziran 2013’te yapılan kalekol protestosunda, askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren 19 yaşındaki Medeni Yıldırım’ı olası kastla öldürmekten yargılanan er Adem Çiftçi, dün hâkim karşısına çıktı. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanık katılmadı.

Olay anına ilişkin ses ve görüntülerin iyileştirilerek kullanılan silahların belirlenmesi ve ateş yönlerinin tespiti için TRT, TÜBİTAK, Adli Tıp Kurumu’ndan 2 yıl önce istenen uzman kişi raporlarına olumsuz yanıt verildi. Mahkemenin İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) istediği uzman kişi raporunun ‘hazırlayacak uzman kişi bulunmadığı’ için hazırlanamadığı belirtildi. Yıldırım ailesinin avukatı Serdar Çelebi, bilirkişi raporlarının düzenlenmemesi ve raporlar arası çelişkinin giderilmemesinin beraatla sonuçlanan davanın istinaf mahkemesinin bozma gerekçeleri arasında olduğunu belirtti. Çelebi, “İstinaf kararında belirtildiği şekilde bu raporun alınması dosyanın aydınlatılması açısından gereklidir. Raporu tanzim edebilecek kurumun mahkemece tespit edilmesini talep ediyoruz” dedi. Mahkeme, görüntülerin bilirkişiye gönderilerek rapor hazırlanması yönündeki talebin reddine karar verdi. Dosyanın mütalaasını hazırlamak için Cumhuriyet Savcısı’na gönderilmesine karar veren mahkeme heyeti, davayı 8 Temmuz’a erteledi.

'Faili işaret edecek raporlar yok'

Birgün'den Dilan Esen'in haberine göre, Yıllardır görüntüler ile ses kayıtlarının incelenmesi için uzman kişi raporları istenmesine rağmen bir türlü dosyaya sunulmadı fakat mahkeme heyeti, gelmeyen raporlar konusunda ısrarcı olmadı. Dava dosyası raporların incelenmediği ve etkin soruşturulma yürütülmemesi, mahkeme heyetinin olay yerinde keşif yapmaması nedeniyle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nce bozulmuştu. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, ilk olarak 7 Şubat 2019’daki 3’üncü duruşmada, TRT bilirkişisinden görüntü ve ses kayıtlarının incelenmesi ile iyileştirilmesine ilişkin rapor hazırlamasını istedi. 16 Mayıs 2019’daki duruşmada, TRT’den mahkemeye gelen yanıtta bilirkişi raporu hazırlayacak imkânlarının olmadığı belirtildi. Bunun üzerine mahkeme heyeti TÜBİTAK veya ATK’den bilirkişi raporu alınmasına karar verdi. Daha sonraki duruşmalarda söz konusu 3 kuruma da müzekkere yazıldı ancak yanıt değişmedi.

Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin, istinafın eksikleri işaret eden kararına rağmen yalnızca şeklen bir yargılama yürüttüğüne sık sık dikkat çekildi. Olayın aydınlatılmasında ve Medeni’nin failinin bulunmasını sağlayacak görüntülerin ve ses kaydının incelenmesi ise dosya açısından büyük önem taşıyor. Yıldırım ailesi avukatlarının Medeni’yi öldüren atışın tespit edilmesine yönelik taleplerinin reddedilmesi de davanın kaderini etkileyebilecek nitelikte. Atışların tespiti sağlanmazsa dosya karanlıkta kalabilir. Ayrıca kolluğun cezasızlıkla ‘ödüllendirildiği’ dosyalara bir yenisi daha eklenebilir. Avukat Serdar Yıldırım, yaptığı değerlendirmede mahkemenin ‘şekli’ yargılamadaki ısrarına ve cezasızlığın devam ettirildiğine dikkat çekti.

Meselenin yalnızca rapor olmadığını vurgulayan Avukat Çelebi, Medeni’nin ölümünün aydınlatılması için en başından beri etkin bir soruşturmanın yürütülmediğine aktardı. Deliller ilk aşamada toplandığında faile ulaşmanın kolaylaştığına değinen Çelebi, “Benzer olayların tamamında faile ulaşmaktan ziyade dosyanın sürüncemede ve cezasızlıkla bırakılması için çabalandığını görüyoruz” dedi. Olayın dışarıda yaşandığını ancak delillerin karakolun içinde toplandığını hatırlatan Çelebi, “Mahkeme heyetinin olay yerini görmesi talebimiz reddedilmişti. İstinaf mahkemesi kararı da bununla ilgiliydi. Mahkeme ise şekli birtakım işlemler yaptı” diye konuştu.


Faili bulmak istemiyorlar mı?

Görüntü ve ses kayıtlarına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Çelebi, şunları dile getirdi: “Mahkeme, görüntülerin ve seslerin iyileştirilmesi, hangi silahtan çıktığına dair rapor alınmasını istedi. Bir iki kuruma yazdı ama ‘Yapamayız’ denince araştırmadan, buna ilişkin işlem yapılıp yapılmayacağını belirtmeden dosyayı iddia makamına gönderdi. Mesele sadece ses ve görüntü incelemesi değil, bu olaya yaklaşım. Gerçekten fail bulunmak isteniyor mu yoksa şekli bir yargılamayla ‘Faili bulamadık’ mı denmek isteniyor? Bir polisin ya da askerin şüpheli olduğu dosyaların hepsinde fail bulunamadığında şüpheleniyoruz. Sesin nereden geldiğine dair tespit faili ortaya çıkarabilirdi. Bu incelemenin yapılması gerektiğini, bunu yapabilecek bir kurumun mahkemece araştırılmasını sağlayabilirdi ama mahkeme reddetti.

Kolluk tarafından işlenen cinayetlerde ‘cezasızlık’ politikasının işletildiğinin altını çizen Çelebi, “Kolluk hesap vermezse suç işlemeye devam eder” dedi.

 

Türkiye Haberleri