Hristiyanların inanışı olsa da İskandinav ve Yunan mitolojisinde de 13 rakamı uğursuz kabul edilir. Sebeplerine gelince; en bilineni ve kabul edileni, Hz. İsa'nın yakalanıp çarmıha gerilmesinden önceki son yemeğinde masada bulunan 13. kişinin onu ele vermesidir. Bir rivayete göre de İstanbul'un 1453 yılındaki fethinin rakamlarının toplamının (1+4+5+3) 13 olmasından kaynaklandığıdır. Bu nedenle Hristiyanlar'da da bir çok otelde, asansörde ve 13. kat ve 13 numaralı odalar bulunmaz.
Şimdi benzer durum da Türkiye Milli Eğitim Bakanlığında yaşanıyor...
Altıncı Sınıf Türkçe Öğrenci Çalışma Kitabında yer alan ve kutup ayısının el hareketi yaptığı karikatür büyük tartışma yaratmıştı. MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş açıklama yaptı. Durmuş, "Bu sayfanın imha edilmesi gerekiyor diye arkadaşlarımıza talimat gönderdik. Bütün il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerimiz öğrencilere dağıtılmak üzere hazır bekletilen kitaplardan Türkçe 6. sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar. Öğrencilerimizin eline gitmeyecek" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş, Türkçe 6. sınıf kitabında bir ayının el hareketi yaptığı karikatürün yorumlanmasının istendiği sayfanın imha edilmesi gerektiği konusunda talimat gönderdiklerini belirterek, "Bütün il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerimiz öğrencilere dağıtılmak üzere hazır bekletilen kitaplardan Türkçe 6. sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar. Öğrencilerimizin eline gitmeyecek" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş, Başkent Öğretmenevi’nde düzenlediği basın toplantısında yenilenen öğretim programlarına ilişkin kamuoyunun gündeminde olan konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Durmuş, "9. 10. 11. 12. sınıflarda 3 ana kavram öbeğinde biyoloji bugünkü gelişim süreci içinde vardığı noktada neyse o çerçevede insan doğa teknoloji üçgenini anlatıyoruz. Burada biyoteknoloji ve genetik özellikle çok önem verdiğimiz bir alan dünyada da yükselen bir alandır. Türk Dili Edebiyatında bilimsel makale yazma yeterliliği kazandırıyoruz. 10’uncu sınıf felsefe dersinde metodolojiyi öğretiyoruz. Usul mantık bilgisi öğretiyoruz. Ardından 11'inci sınıfa geçtiği zaman da felsefe dersinde ontoloji çerçevesinde çocuk tüm varlığa dair açıklamaları modelleri teorileri görüyor anlıyor biliyor" ifadelerini kullandı.
'SAYFADA RESİM PUL KADAR BİR YERE SAHİP'
Türkçe 6. sınıf kitabında bir ayının el hareketi yaptığı karikatürün yorumlanmasının istendiği ve bu sayfanın imhası yönünde bir talimatın olup olmadığının ve karikatürü çizen Selçuk Erdem’in "Bana sorsaydınız okul kitabı için uygun olmadığını söylerdim" ifadelerinin sorulması üzerine, kitapların incelenme süreçleriyle ilgili bilgi veren Durmuş, "Öncelikle kitabın ön incelemesini yapıyoruz. Yazarlarının yazar olarak yetkinliğine bakıyoruz. En az lisans mezunu olmasını bekliyoruz. Ön inceleme aşamasında bu şartlar varsa kitap isimsiz, yazar isimleri kapalı, yani kimliksiz bir şekilde kod verilerek sistemde gizli odaya alınır. Gizli odada yayıncı meslek örgütlerinden gelen temsilcilerle beraber bir yazılımımız vardır. Bu yazılımımızdan her bir kitap için 6 tane incelemeci atanır. 6 incelemecinin birisi Türk dili açısından denetler kitabı, birisi grafik tasarım açısından, ikisi o alandan en az 10 yıllık öğretmenlik yapmış kişidir, diğer ikisi de en az o alandan doktorası olan akademik kimlikli kişilerdir. Bu 6 incelemeci hangi kitabı incelediğini bilmeden bağımsız olarak incelemeyi yapıyorlar. 1 ay sonra Talim ve Terbiye Kurulu binasına geliyorlar o gün onları bir odaya alıyoruz. 6 incelemecinin 6 ayrı raporu tek raporda birleşiyor. Raporlar birleştikten sonra gizli şekilde puan kullanır. 0,2,3 puanlarından birisini verir. 4 alanda puan verilir. Toplamda 8 puan alması lazım. Bu kitap 8 puan alamamış. Böyle bir durumda yayıncının itiraz paneli dediğimiz panel süreci vardır. Yayıncı itiraz paneline başvurmuş ama 1'inci turda kimse 13'üncü sayfaya dair bir eleştiride bulunmamış. Kitabı biz yazmadık bir özel yayın evi yazıyor. 6 incelemeci görmedi, yazar koyarken görmedi, kurul da biz de görmedik ama reddettik. Sonra itiraz paneline geliyor. Sayfada resim pul kadar bir yere sahip. İtiraz panelindeki 4 arkadaşımız da görmemiş. İtiraz panelinde yayınevinin itiraz ettiği konularda haklı bulunmuş ikinci bir oylama yapılmış o oylamada bu kez puan almış ve geçmiş. Puan alıp geçince kitap ihaleye girme hakkı kazanır" diye konuştu.
Bir karikatürün herhangi bir telif hakkının kontrol edilmesinin gerekip gerekmediği sorusuna Durmuş, şunları kaydetti:
"Hazırlayan firmanın malı bu telif hakları ona ait. Telife dair sorunlar da ona ait. Burada Selçuk Erdem bu eserini yayınevi izinsiz kullandı diye dava açabilir. Yayıneviyle onun arasında olan bir şey var. Eserlerin telifle alakalı haklarının eda edilmiş olması yayınevinin sorumluluğundadır. Bu kitabı biz almıyoruz Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü alıyor kurum olarak MEB’in kurumu. 450 noktaya dağıtmış. Bu hatayı bizim oradaki arkadaşlarımız bize intikal ettiği andan itibaren biz hemen şu tedbiri aldık; 1,5 milyona yakın kitaptan bahsediyoruz. Bu kitapların toplatılıp imha edilmesi anlamlı bir şey değil, büyük bir kamu zararı. Bu sayfanın imha edilmesi gerekiyor diye arkadaşlarımıza talimat gönderdik. Bütün il ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerimiz öğrencilere dağıtılmak üzere hazır bekletilen kitaplardan Türkçe 6'nvı sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar. Öğrencilerimizin eline gitmeyecek. İmha süreci pazartesi günü tamamlanmış olduğunda bize bilgi geldiğinde Talim Terbiye Kurulu olarak gözümüzden kaçtığı için özür yayınlayacağız. Bu özür somut olarak gözümüzden kaçtığı için bir özürdür. Yoksa bizim sorumluluğumuz aslında son tahlilde yok. Yayınevi burada kendi borcunu yeterince eda etmemiş demektir. Biz bu sene toplam özel sektörden ve devletten 190 milyon küsur kitap almışız, 520 çeşit kitap almışız. Bu kitaplardan birisi bu 13'üncü sayfayı imha ettik yerine sayfa göndermeyeceğiz. EBA’ya yükleyeceğiz. Öğretmen arkadaşlarımız öğrencileriyle beraber çalışma yaparlarken kullanacakları malzemeyi EBA’ya Yenilenen ders kitaplarında 15 Temmuz’un Çanakkale Zaferi ve Kurtuluş Savaşı’ndan daha fazla yer aldığına yönelik eleştirilerin olduğu sorusuna Durmuş, "Hiçbir acı yarıştırılmaz. Bizim hiçbir zaferimiz de, hiçbir şehidimiz de, gazimiz de birbirleriyle yarıştırılacak şeyler değildir. Bunların hepsi bizimdir. Somuttan soyuta, yakından uzağa ilkesi var. 15 Temmuz 2016 tarihi şu anda 1'inci sınıfa başlayan çocuklar için bile olsa sadece 1 yıllık mesafesinde. 15 Temmuz 2016’da yaşamış olduğumuz derin acı hepimizin acısıdır. 1918’de, 1800’lerde, 1700’lerde, 1600’lerde ilk insandan bugüne kadar yaşanan bütün acılarımız bizim acılarımızdır. Biz burada acılar yarıştırmıyoruz. Acıları yarıştırıcı ifadeleri kullanmayı kesinlikle uygun görmüyorum. Bu çok yanlış bir şey. Bu türden tavır alış insanlar arasında bölünmelere sebep olur." değerlendirmesinde bulundu.