Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yücel, Karadeniz ve Marmara ile ilgili yaptıkları araştırmaların sonuçlarını açıkladı.
Yücel, şunları söyledi:
"Son 40 yıllık rakamlarla kıyaslandığında bu sonbaharda Karadeniz'de deniz yüzey suyu sıcaklıklarını 2 derece yüksek ölçtük. Asıl önemli konu ise sıcaklığın artık denizin içine sirayet etmesi. Yüzeyden 80-100 metre derinliğe inildiğinde bulunan soğuk ara tabaka Karadeniz'in önemli bir fiziksel özelliği."
"2000'li yıllardan önce Karadeniz'de en düşük sıcaklıklar bu ara tabakada oluşur, sonra aşağıya inildikçe sıcaklık artmaya devam ederdi. Kışın suların soğuyarak batmasıyla beraber bu soğuk ara tabaka oluşurdu. Karadeniz'de yaptığımız 3 boyutlu çalışmalarımız bize denizin içinde de ısınma olduğunu gösteriyor, soğuk ara tabaka giderek ısınıyor. Normalde 7,5-7,6 derece olan sıcaklık, artık hangi mevsimde ölçersek ölçelim 8 derecenin altına inmiyor. Ayrıca ekim ayı yüzey suyu sıcaklık ortalaması 16 dereceden 18 dereceye çıkmış durumda."
"Denizin içindeki ısınma yüzeydeki dinamikleri değiştirdi. Soğuk ara tabaka bir fren görevi görüyor. Gücü kırıldığı zaman bu görev ortadan kalkıyor ve bu durum da yüzeyde sıcaklıkların daha hızlı artmasına ve oksijenin azalmasına neden oluyor."
"Sıcaklığın artması yabancı istilacı türlerin denize daha hızlı adaptasyonuna da yol açabiliyor. Küresel ısınmayla beraber ısınan deniz suyu, denizlerdeki biyojeokimyasal yapının değişmesinden biyoçeşitliliğe ve kimyasal yapıya kadar birçok alanda etkiler oluşturuyor."
"Karadeniz'in yüzeydeki ve içerisindeki ısınma, akıntıyla Marmara Denizi'ne daha sıcak yüzey suyu olarak giriş yapıyor ve bu denizin zararlı alg patlamaları ile müsilaj oluşumuna daha yatkın hale gelmesine neden oluyor. Bu ısınma nedeniyle yıl sonundan itibaren zararlı alg patlaması geri sayımına gireceğiz ve nisan-mayıs ayı gibi pik yapacağını göreceğiz. Bu hadiselerin aralık ve ocak aylarında başlama ihtimalinin yüksek olduğunu bulduk."
"Karadeniz'de alınan önlemlerle hasta komadan çıkarılmış, azot ve fosfor değerleri inmiş, oksijen ve hidrojen sülfür değerleri stabilize olmuş durumda. Ancak kıyılarda lokal kirlilik sorunlarını biz bütün seferlerimizde buluyoruz, bunlar da yine lokal köpüklenme ve müsilaj oluşumu gibi sonuçlara neden oluyor."