Mahkeme Murat Dağı’nda keşif yapacak

ÇED onaylı Murat Dağı’ndaki siyanürlü altın madeni projesine karşı iptal ve yürütmeyi durdurma davasında Kütahya İdare Mahkemesi 19 Ağustos’ta keşif ve bilirkişi incelemesi yapacak.

Murat Dağı’nda özel bir şirketin siyanürle altın ve gümüş arama tesisi kurmasına ilişkin Çevresel Etki ve Değerlendirmesi (ÇED) raporunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmasının ardından çok sayıda belediye ve kişi raporun iptal edilmesi için açılan davaya müdahil oldu.

CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca Murat Dağı’na ilişkin yaptığı yazılı açıklamada 19 Ağustos’ta Kütahya İdare Mahkemesi’nin proje sahasında keşif ve bilirkişi incelemesi yapacağı bilgisini paylaştı. 114 farklı endemik bitki türünün yaşadığı dağ için mücadele edeceklerini belirten Karaca, “Madenciliğin yaşam alanlarımıza, doğamıza verdiği, vereceği zararları konuştuğumuzda, hamasette bulunduğumuz iddia ediliyor. Oysa ki, doğanın yok edilmesine tanık olmanın yarattığı vicdan, bu haykırışlarımızın meşruiyet kaynağı” dedi.

‘KİRLİLİĞE BAĞLI OLARAK SAĞLIK PROBLEMLERİ BAŞ GÖSTERECEK’

Murat Dağı’nın mevsimlik ve geçici birçok akarsuyun doğum yeri olduğunu,. Gediz Irmağı, Sakarya Irmağı ve Büyük Menderes Irmağı’nın bu dağdan doğduğunu hatırlatan Karaca’nın açıklamasının satır başları şu şekilde:

GIDA GÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEYE GİRECEK

Banaz Çayı, Murat Çayı, Orhaneli Çayı, Mustafa Kemal Paşa Çayı, Porsuk Çayı, Susurluk Çayı ve daha birçok irili ufaklı akarsu yine Murat Dağı ve bağlı tepelerden kaynağını almaktadır. Bu su kaynaklarında yüksek miktarda siyanür sızıntısına bağlı hava, su ve toprak kirliliği oluşacak. Bu kirliliğe bağlı olarak başta kanser olmak üzere sağlık problemleri baş gösterecek. Gediz Ovası, B. Menderes Ovası, Salihli Ovası, Sakarya Ovası, Menemen Ovası, Küçük Menderes Ovası, Aydın Ovası, Çivril Ovası, Buldan Ovası ve buna benzer birçok ova kirlilikle boğuşarak yok olmaya başlayacak ve gıda güvenliğimiz tehlikeye girecek.

VİCDAN BU HAYKIRIŞLARIMIZIN MEŞRUİYET KAYNAĞI

Madenciliğin yaşam alanlarımıza, doğamıza verdiği, vereceği zararları konuştuğumuzda, hamasette bulunduğumuz iddia ediliyor. Oysa ki, doğanın yok edilmesine tanık olmanın yarattığı vicdan, bu haykırışlarımızın meşruiyet kaynağı. Bu yüzden, Madencilik paradigmasının çöküşü ile ilgili bir örnek vermek istiyorum. Bu örnek, hem Murat Dağı, hem Kaz Dağları, hem Munzur ve daha nice dağın ve de yaşam alanlarını bekleyen bir senaryo. Kamunun denetimsizleştiği alanlarda, madenciliğin nasıl vahşileştiğini görmek kaçınılmaz oluyor.

SİYANÜRLÜDÜR DENİLEREK ALINMIYOR

2007 yılında Gümüşhane ilinde tıpkı Murat Dağı’nda olduğu gibi iş, aş vaadiyle, çevreye asla zarar vermeyecek safsataları ile vatandaşın nasıl kandırıldığına bizzat tanık olduk. Maden tesislerin etki alanlarındaki köylerdeki tarım ürünlerinde verimlilik düşmüş. Köyde yetişen tarımsal ürünler, bölgedeki pazarlarda önyargı ile karşılanıyor ve “siyanürlüdür” denilerek alınmıyor.

15 MİLYONDAN FAZLA İNSANIN SAĞLIĞI TEHLİKEYE GİRECEK

Murat Dağı’ndaki maden, birçok şehrin kaderini belirleyecek büyüklükte. Kütahya, Uşak, Eskişehir, İzmir başta olmak üzere birçok şehrin en başta sularının kirlenmesi demek. Tüm bu olumsuz gelişmelere bağlı olarak 15 milyondan fazla insanın sağlığı tehlikeye girecek. Bu nedenle ki, birçok belediye ve yurttaş, ÇED Olumlu kararı ile ilgili davaya taraf oldu. 19 Ağustos’ta Kütahya İdare Mahkemesi, proje sahasında keşif ve bilirkişi incelemesi yapacak. Tüm duyarlı kuruluş ve vatandaşlarımızın davalarını sahipsiz bırakmayacağına inanıyorum.

Türkiye Haberleri