İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) İstanbul’da madde bağımlılığı üzerine hazırladığı rapor, dini kurum ve cemaatlerin bağımlılıkla mücadele sürecine yönelik rollerini ortaya koydu. Buna göre, aileler tedavi için tarikat ve dini kurumlara başvuruyor.
Raporda, “Görüşülen ailelerin önemli bir kısmı hanelerinde bulunan bağımlıların dinî grupların şehir dışında hizmet veren merkezlerinde tedavi amacıyla bir süre kaldığını ifade etmiştir” denildi. İPA Başkanı Emrah Şahan, tedavi imkânlarının herkes için erişilebilir olmasının ailelerin öncelikli talebi olduğunu belirterek “Dini cemaatlerin doldurduğu bu boşluğun iyi analiz edilmesi gerekiyor... Küçülen sosyal devletin bıraktığı bu büyük boşluğun biran evvel fark edilerek kurumsal, kapsayıcı, erişilebilir sosyal hizmet yapılarını oluşturmak gerekiyor” dedi.
Cumhuriyet'ten Hazal Ocak, Şahan ile raporun ayrıntılarını konuştu.
- İstanbul’da madde bağımlılığına ilişkin nasıl bir tablo ortaya çıktı?
Madde bağımlılığı İstanbul için önemli bir sorun. Katılımcıların büyük bir kısmının “bu benim yaşadığım ilçenin/mahallenin de önemli bir sorunu” dediği bir mesele. Katılanların yüzde 84’ü, bağımlılık yapan maddelere erişimin oldukça kolay olduğunu belirtiyor. Ailelerin büyük bir kısmı maddeye erişimin bu kadar kolay olmasını “devletin bu işi bitirmek konusunda yetersiz kalması” olarak yorumluyor.
- Bağımlılıktan kurtulmak için kurumların sağladığı hizmetin yeterli olmadığını tespit etmişsiniz. Bunu biraz açar mısınız?
Kurumlarla ilgili yatak sayısının azlığı, randevu alamama, sıra gelmemesi, belirli bir süre madde kullanmamış olmak gibi bağımlılar için oldukça zorlayıcı bazı kriterlerin şart koşulması birer erişim problemi olarak sık sık dile getirildi. İstanbul’dan Çorlu’ya sadece yatılı tedavi almak için taşınan aileler var. Tedavi merkezlerinin ve yatak sayılarının artırılması, tedavi imkânlarının herkes için erişilebilir olması ailelerin en öncelikli taleplerinden. Tedavi sürecine sosyal hizmetlerin eşlik etmesi gerekiyor. Aileler, tedaviden sonrası kritik süreçte bağımlı yakınlarına nasıl davranmaları gerektiği üzerine danışmanlık ve eğitim almak istiyor.
- Dini kurum ve cemaatlerin çözüm arayışında bir etken olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kamunun gerekli sorumluluğu almadığı durumlarda boşluğu başka kurum veya oluşumların dolduracağını öngörmek çok zor değil. Ailelerin bir kısmı bağımlı yakınlarını tedavi ettirmek için farklı şehirlerdeki dini kurum ve cemaatlerin dergâhlarına veya bağımlılıkla mücadele merkezlerine başvurmuş. Bir yandan bu oluşumların bağımlılık gibi sert bir alana nasıl dokunduğunu anlamaya çalışmak, ailelerin “utanç” duygusu içinde güven, yakınlık ve tanıdıklık kurduğu yapılarla ilişkilenebildiğini görmek, diğer yandan küçülen sosyal devletin bıraktığı bu büyük boşluğun bir an evvel fark edilerek kurumsal, kapsayıcı, erişilebilir sosyal hizmet yapılarını oluşturmak gerekiyor.
- Çözüm önerileriniz neler?
Her şeyden önce bağımlılıkla mücadeleyi gençlik politikalarından bağımsız düşünmemek gerekiyor. Gençlerin eğitim, istihdam ve sosyal olanaklardan yoksunluk, gelecek kaygısı, kimlik ve aidiyet oluşturamama, kurumlara güvensizlik gibi temel sorunları bağımlılığı tetikleyebilir. Bunların sosyal politikalarla ele alınması oldukça önemli. Bağımlılığı tetikleyen aile, okul ve mahalle dinamiklerini anlamak ve buralarda oluşan riskleri bertaraf etmek için politika geliştirmek gerektiği gibi bu ekosistem gençlere ulaşmanın ve bağımlılıkla mücadelenin iyi bir aracı olarak da kullanılabilir. En temelde yapılması gereken şey; bağımlılığı çoklu işbirlikleri gerektiren bir kamu sorumluluğu olarak masaya koymak ve bu sorunu bütüncül bir gençlik politikasının parçası olarak içerisinde düşünmek. Asıl ortaya konulması gereken çözüm çocukların, gençlerin uyuşturucu ile karşılaşmalarının acil olarak önlenmesi.
İlçe belediyelerinden servis
Raporun “Bir sosyal hizmet alanı olarak dini kurum ve cemaatler” bölümünde bağımlılıkla mücadele eden ailelerin bir sosyal rehabilitasyon misyonu yükledikleri dini kurum ve cemaatler aracılığıyla da çözüm aradıkları anlatıldı. Raporun bu bölümünde özetle şu ifadelere yer verildi:
“Bazı ilçe belediyelerinin bağımlılar için bu merkezlere servis hizmeti de sağladığına dikkat çeken aileler, bağımlıların mekân değişikliği, bir cemaat içerisinde aidiyet duygusu hissetmek, iyi planlanmış ve kolektif işlerle rutinleri oluşturulmuş gündelik hayatın akışı içerisinde yaratılan ‘meşguliyet’ ile bağımlılıktan bir süre de olsa uzaklaşabildiğini ifade etmiştir. Ancak, söz konusu bağımlıların geri döndüklerinde yeniden madde kullanmaya başladığı ifade edilmiştir. Bağımlılık sorunu karşısında dini aidiyet ve cemaatler de tıpkı akrabalık, komşuluk, hemşerilik, usta-çırak ilişkisi gibi toplumsal bir işlev yüklenmiştir.”