Türk askerinin Irak ve Suriye’deki görev süresini iki yıl uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesinin ardından Lübnan tezkeresinin görüşülmesine geçildi.
Tezkere üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz alan Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin, Lübnan'da durumun giderek daha vahim bir hal aldığını, onlarca kişinin hayatını kaybettiği silahlı çatışmaların yaşandığını, ekonomik krizin Lübnan'ı ve bölgeyi derinden etkileyen boyutlara ulaştığını belirtti.
Krizin, bir insani krize dönüşme sürecinde olduğunun altını çizen Sezgin, "UNIFIL kapsamında görev yapan uluslararası misyon, krizlerle sarsılmaya devam eden bir bölgede mütevazı barış gayretlerine katkıda bulunmak gibi bir vazife üstlenmiştir. Ülkemizin Lübnan'daki mevcudiyeti, sembolik de olsa bölgedeki istikrar ve barış ortamını tesis etmeye katkı sağlamak açısından önemlidir. Tezkereyi İYİ Parti olarak destekliyoruz." dedi.
Türkiye'nin, dış politikada cumhuriyet dönemine nazaran aciz bir görüntü verdiğini ileri süren Sezgin, uluslararası ilişkiler noktasında hastalıklı bir yaklaşımın esiri olunduğunu iddia etti.
Türkiye'nin bir dış politikasının kalmadığını öne süren Sezgin, "Büyükelçiler krizinde yaşananlar, bu hastalıklı yaklaşımın bir yansımasıdır. 10 büyükelçinin bildirisi, yöntem açısından yanlış ve talihsizdir, ancak Sayın Cumhurbaşkanının mukabelesi de yine hesapsız olmuştur. Büyükelçiler adına ABD Ankara Büyükelçiliği tarafından sosyal medyadan yapılan bir cümlelik açıklama iktidar yandaşlarının öne sürdüğü gibi bir geri adım değil, aksine, söylediklerimizin arkasındayız vurgusudur." diye konuştu.
"Silahlı kuvvetlerimizin bölgede bulunması gerekir"
MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir de Ortadoğu'nun en kırılgan ülkelerinin başında Lübnan'ın geldiğini, ülkenin 4 Ağustos 2020 tarihinde Beyrut'taki limanda gerçekleşen patlama sonrasında siyasi ve ekonomik krize sürüklendiğini söyledi.
Patlamanın, iç savaş tecrübesi yaşamış, istikrarsız iktidarlarla uzun yıllar ayakta kalma mücadelesi vermiş Lübnan'da, toplumsal fay hatlarını daha da aktif hale getirdiğini ifade eden Özdemir, "Nitekim, Beyrut Limanı'ndaki patlamayı takip eden günlerde hükümet istifa kararı almış, toplumsal gösteriler Kovid-19 salgınına rağmen devam etmiştir. Ülkede süregelen hayat pahalılığı giderek artarken, devletin özel teşebbüslere ödeme imkanı da ortadan kaybolmaya başlamıştır. Lübnan'da yeni hükümet, henüz göreve başlamışken sorunlara çözüm getirme uğraşıyla birlikte yeni krizleri de kucağında bulmuştur. Başta Suriye, Irak ve Afganistan'da yaşanan olayların birbirinden çok ayrı ve bağımsız olduğunu düşünmek bizi yanılgıya sevk eder. Bu bölgeye huzurun gelmesi için Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletinin bağrından çıkan silahlı kuvvetlerimizin bölgede bulunması gerekmektedir." diye konuştu.
HDP Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy da büyükelçiler meselesinin basite alınacak bir konu olmadığını, Türkiye'nin uluslararası hukuka uygun hareket etmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin bu tutumunu değiştirmemesi durumunda Avrupa Konseyi'nden atılması sürecinin söz konusu olabileceğini savunun Özsoy, "Sorumsuz dış politikanın faturasını bu ülkenin fakir halkı çekiyor." dedi.
"Mısır ile ilişkilerin mutlaka düzeltilmesi çağrısında bulunuyorum"
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de 2006 yılından bu yana 14 kez uzatılan Lübnan tezkeresine CHP olarak destek vereceklerini söyledi.
Ortadoğu'da barışa katkı için Türkiye'nin BM kapsamında 15 yıldır askerini Lübnan'da bulundurduğunu, hükümetin ideolojik tercihleri nedeniyle, bu zamana kadar birlikte hareket edilen ülkeler ile şu an karşı karşıya olunduğunu ileri süren Çakırözer, "Şimdi bir tane dahi komşumuz ya da bölge ülkesi yok ki aramızda sıkıntı yaşanmasın. Bugün Mısır, Yunanistan ve Rum kesimiyle yan yana anlaşma imzalayıp askeri tatbikat yapma noktasına geldi. Kendi izlediğimiz yanlış politikalar sonucu bölge barışı için mükemmel bir ara bulucu olma imkanını kendi kendimize tükettik. Türkiye'nin Mısır'la olan ilişkilerinin mutlaka düzeltilmesi çağrısında bulunuyorum." diye konuştu.
"Bölgemizde istikrara her zamankinden çok ihtiyacımız var"
AKP Niğde Milletvekili Yavuz Ergun ise Türk milletinin, tarihinin hiçbir döneminde kendisinden yardım isteyen eli geri çevirmediğini söyledi.
Bugün dış politikada yaşanan olay ve oynanan oyunların, sorumluluğun sadece sınırlarla sınırlı olmadığını ortaya koyduğunu ifade eden Ergun, "Suriye'de PKK terör örgütü için oluşturulmaya çalışılan koridorun engellenmesi için mavi vatanın ne kadar önemli olduğunu kavramak gerekir. Bu coğrafyanın kaderi budur. Bir gün dahi etrafımızda olan olaylara ve dönen dolaplara kayıtsız kalma lüksümüz yoktur. Yakın coğrafyamızdan başlayarak tüm dünyada barış ve istikrarın tesisi öncelikli dış politika hedeflerimizden birisidir. Bu politikamızı 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyen bir liderin vizyonuyla oluşturuyoruz." dedi.
Ergun, başta Suriye, Irak ve Afganistan'da yaşanan olayların birbirinden bağımsız olduğunu düşünmenin kendilerini yanılgıya sevk edeceğini, bölgeye huzurun gelmesi için TSK'nin bölgede bulunması gerektiğini aktardı.
Silahlı kuvvetlerin olmadığı yerlerde kan ve gözyaşının bölgeye hakim olduğunun altını çizen Ergun, şöyle devam etti:
"Bölgemizde istikrara her zamankinden daha çok ihtiyacımız vardır. Bu istikrarın tesis edilmesinde kilit öneme haiz olan Lübnan'da barış ve istikrarın muhafazası, bölgemizin içinden geçmekte olduğu bu hassas süreçte hiç şüphesiz daha da önem kazanmıştır. Suriye'deki mezhepçi yaklaşımlar tüm bölgeyi ve özellikle de Lübnan'ı olumsuz etkilemektedir.
Bölgesel siyasi gelişmeler ile Suriye'de ve Irak'taki iç savaşların sonucunda yaşanan kontrolsüz güç, İsrail'in müdahaleci tutumu, Lübnan'ı demokratik anlamda her an ciddi sıkıntıların yaşanabileceği bir ülke haline getirmiştir. Lübnan, hassas bir ülkedir ve bu hassas dengelerin korunmaması halinde bölgede yeni göç dalgalarının yaşanması işten bile değildir. Dolayısıyla bu tezkere büyük önem taşımaktadır."
Konuşmaların ardından tezkere oylanarak kabul edildi.