FATİH ERTÜRK - BİZİM MECLİS / Parlamentonun geçmişte ara dönemleri vardı. Örneğin 12 Eylül sonrası parlamento kapatıldı ve yerine 5 cuntacı faşist generalin oluşturduğu Milli Güvenlik Konseyi'nin emir komutasında bir "Danışma Meclisi" oluşturulmuştu. Bu danışma meclisine seçilen isimlerden biri de rahmetli Kamer Genç'ti. Örneğin Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı'nın öncülüğünde yazılan yeni anayasanın bazı maddeleri danışma meclisinde görüşülürdü. Her şeye rağmen bu cunta parlamentonun tamamen kapatılmasını göze alamamış yerine oluşturulan danışma meclisiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin boşluğunu doldurmaya çalışmıştı.
16 Nisan referandumunun ardından "Türk Tipi Başkanlık" adı verilen ve parlamentonun tamamen ıskataya alınmasını öngören yeni sistem başladıktan hemen sonra sistem ilk olarak Meclis'i vurmaya başladı. Örneğin bütçe görüşmeleri yine parlamentoda yapılıyordu ancak bütçe üzerinde ne kimsenin bir söz söylemeye hakkı vardı ne de bütçeyle ilgili herhangi bir değişiklik önergesi vermeye. Başkanın getiridği bütçe her neyse milletvekilleri de Plan ve Bütçe komisyonunda onu görüştüler ve bütçe ne sayıştay ne de danıştay denetiminden geçmeden kabul edilip gitti. Zaten kabul edilmezse ne olacaktı ki; yeni cendere anayasasına göre Başkan mecliste bütçenin beğenilmemesi durumunda eski bütçeye yüzde 10 ekleme yapıp yeni bütçe olarak ilan edip yürürlüğe sokacaktı.
Bu kadar sıkıntılı dönemleri bir türlü atlatamayan Parlamento; milletvekili sayısı 600'e çıkarılmasına rağmen Ekim ayından bu yana sadece 2 ay düzenli çalışabildi. Toplam çıkarılan yasa sayısı 35'i bulmadı. Verilen 3 bin 400'ü aşkın yazılı soru önergenin sadece 451'ine yanıt verildi. Zaten gerek de yoktu.
Meclise son darbe yerel seçimlerden sonra geldi. İstanbul'da yaşanan sandık krizi artık parlamentonun tamamen bir kenara atılmasına neden oldu. Meclis 24 Şubat'tan bu yana kapalı. Sadece anayasal zorunluluktan yeni meclis başkanını seçmek için bir ara toplandı ancak sadece bir gün sürdü. Yasa, masa görüşülmeden genel kurul yeniden kapandı.
Şimdi söylenen şu; İstanbul seçimleri belil olmadan parlamento açılmayacak. Ve hatta eğer İstanbul seçimleri yenilenme kararı alınırsa bu seçimler tamamlanıncaya kadar Meclis yine açılmayacak.
Şimdi herkesin elinde kağıt-kalem hesap yapıyor....
Meclis normalde Temmuz sonunda kapanır. Eğer İstanbul seçimleri yeniden yapılırsa bu sene Parlamento bir daha açılamayacak mı. Sayıları 600'e çıkan milletvekilleri ne iş yapacak. Eğer parlamento böyle çalışmamaya devam ederse sadece milletvekili ve danışmanlarına bu yoksul milletin kesesinden ayda 23 milyon lira ödeyen
Parlamamento "Zaten gereksizdi" denilip kapatılacak mı...
Şimdi Okullu olduk...Meclisi de doldurduk...
Meclis'te özellikle AKP ve CHP grubunun bir tek yöneticisi yok. Hepsi İstanbul'da. MHP'nin, İyi Parti'nin, HDP'Nin de bazı yöneticileri İstanbul'da ama ağırlık iki partide. Genel kurul normalde hafta için toplanması gerekir. Çünkü belirli bir süre mazeretsiz toplanmaması durumunda meclis fesh olunmuş sayılır. Onun için "nezaketen" parlamento sadece aç-kapa yapmak için genel kurulu topluyor ama ama ne gelen var ne de giden...
Hatta meclisin gelen misafirler için verdiği "Misafir İnternet" hizmeti bile sağlıklı çalışmıyor. Yani kapatılmış. Çünkü gelen-giden yok...
Tabii gelen-giden yok dedik ama aslında bir gelen-giden meselesi var. Meclis Ekimden beri açıldıktan hemen sonra en devamlı üyeleri ilk ve orta öğretim okul öğrencileri. Pazartesi-Cuma günlerinde yoğunlaşan ziyaret mesaileri çerçevesinde parlamentoya 500'e yakın okul ziyarete gelmiş. Aslında parlamento çocuk sesleriyel cıvıl cıvıl ancak aha çok bir "Müze" havasında. Öğretmenleri genel kurul locasına öğrencileri götürüyor ve aynen şöyle diyor;
"Bakın burası Meclis genel kurulu. Televizyonlarda gördüğünüz salon burası. Burada bir süre önce milletvekilleri toplanır ve yasa kabul edermiş. şimdi kapalı...!"
Bu şaka ya da espri değil. Gerçek...!"
Sizlere buralardan dolu dolu "Meclis Kulisi" yazmak isterdim. Ama inanın bana şu an Meclis yok...
Daha doğrusu yok hükmünde...!