Krizden nasıl çıkılır? Faik Öztrak açıkladı

CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcısı, Hazine eski Müsteşarı Faik Öztrak, Türkiye’nin ekonomik krizden doğru politikalarla 6 ay içinde çıkabileceğini ama mevcut iktidarın 6 sene bile geçse krizin altından kalkamayacağını söyledi

CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcısı, Hazine eski Müsteşarı Faik Öztrak, Türkiye’nin ekonomik krizden doğru politikalarla 6 ay içinde çıkabileceğini ama mevcut iktidarın 6 sene bile geçse krizin altından kalkamayacağını söyledi. 2002 krizi sonrasında Hazine Müsteşarı olduğunu hatırlatan Öztrak, “Türkiye ekonomisi o dönemde 6 ayda kendini topladı. Ama bu yönetim ‘Kriz yok, manipülasyon var’ diyerek, uçan saraylar alarak, kendini Varlık Fonu Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı atayıp damadını da vekil yaparak, Türkiye’deki krizin farkında olmadığını göstermiştir. 6 sene bile geçse bunlar bu krizin altından kalkamaz” diye konuştu.

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, CHP Tekirdağ İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi.

BERBEROĞLU VE ERDEM SİYASİ TUTSAK

Toplantıya Gaziler Günü'nü kutlayarak başlayan Öztrak, bu önemli günde en büyük gazi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün daha iyi anlaşılması gerektiğini kaydetti. CHP PM üyesi Eren Erdem'in 19 Eylül'de görülecek davasının iptal edildiğini, 3 aydır tutuklu olan Erdem'in duruşmaya çıkarak savunma yapamadığını belirten Öztrak, “Hem Milletvekilimiz Enis Berberoğlu hem de PM üyemiz Eren Erdem siyasi tutsaktır” diye konuştu.

YEREL BASIN ZOR DURUMDA, İKTİDAR ÖNLEM ALMALI

Eğitim deyince akla hemen kağıt geliyor. TL'nin aşırı değer kaybetmesi sonucu, 98 yıllık Resmi Gazete'nin artık kağıda basılmayacağı açıklandı. Ama bunun çok daha ciddi sonuçlarının yerel basında olduğunu biliyorum. İşten çıkarmalar var, kağıt meselesi yerel basınımız açısından önemli bir problem. İktidarı bir an önce kağıt fiyatlarıyla ilgili önlem almaya çağırıyorum.

DÖVİZLE SÖZLEŞMEYİ YASAKLIYOR AMA VATANDAŞLIĞI DÖVİZLE SATIYOR

Erdoğan bugün “Türkiye'de artık dolarla sözleşme yapılmayacak” diyor. Fakat Hazine ve Maliye Bakanlığı, döviz kredisi kullanarak yatırım yapanların dövizle sözleşmelerinin devam edeceğini söylüyor. Şu yapılan AVM'lerin çoğu dövizli krediyle yapılmıştır. O halde, AVM'lerde dövizle kira kontratlarını TL'ye çevirmenin mümkün olmayacağı anlaşılıyor. Ama daha vahimi var. Bu sabah bir karar yayınladınız, şu anda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını dolara endeksli satıyorsunuz, sonra da “Türkiye'de kriz yok bu manipülasyon” diyorsunuz.

KİM EZİLİYORSA YANINDA OLACAĞIZ

İstanbul'daki yeni Havalimanı çalışanları bir eylem yaptı, bu eylemle ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığı bir açıklama yapmış. Bakanlık Gezi Olaylarından başlıyor, bazı marjinal gruplar diyor, HDP ve CHP'li vekillerin destek verdiği provokasyonlar diyor.

Bu iktidar partisi bizi sürekli HDP ile yan yana getirmeye çalışıyor. Bizim arkadaşlarımız oraya durumu gözlemlemek için gitti. Orada bir ıstırap var, tahtakurusu içinde yatan işçiler var, dayak yediklerini söyleyen işçiler var. “Basına yansımıyor ama işçiler iş kazalarında ölüyor” deniyor, tutuklanan 24 işçi var. Öyle anlaşılıyor ki çalışma izni olmadan çalışan işçiler var. CHP'li vekiller provokasyon yapmak için değil emekçinin hakkına sahip çıkmak için oraya gitti ve bundan sonra da bu ülkede kim eziliyorsa onların yanında durmaya devam edeceğiz.

ATANMIŞLAR, SEÇİLMİŞLERLE İLGİLİ YORUM YAPAMAZ

Bakanlık açıklamasında İGA'dan bahsediyor. Bu İGA inşaatı yapan şirket. Anlamı İstanbul Grand Airport. Bir de sabahtan akşama yerli ve millilik taslıyorlar. Şirkete işçilerin sorunlarını giderme talimatı verilmiş. İşçinin sorununu gidermek üzere oraya Çalışma Bakanlığı yetkililerinin gitmesi lazım, devlet budur.

Bugünkü Ulaştırma Bakanı bir atanmıştır, siyaset yapmamalıdır. Ama açıklamada Gezi'den başlayıp CHP milletvekillerini suçlamaya kadar geliyorsa bunu anlamak da mümkün değildir. Bugün idarenin yaptığından veya yapmadığından bir tek kişi sorumludur. O da tek adam parti devletinin başı Erdoğan'dır. Milletvekilleriyle ilgili bir şey söylenecekse bunu siyasi sorumlu söylemelidir. Atanmışlar, seçilmişlerle ilgili yorum yapmaya başlarsa her şey birbirine girer kaos olur. Bugüne kadar “bürokrasinin milli irade üzerinde ipoteği var” dediler. “Vesayeti kaldıracağız” dediler, şimdi bürokrat bakanları başımıza vasi olarak getirme niyetindeler, bunu kabul etmek mümkün değil.

MİLLETİN HAL-İ PÜR MELALİ BU…

Dün TÜİK 2017 Yaşam Koşulları Araştırmasını yayınladı. Bu ülkede 54,6 milyon yurttaşımız konut masrafları altında eziliyorum diyor. 47,5 milyon vatandaş borçlar ve taksitleri ödemekte zorlanıyorum diyor. Buna konut taksitleri dahil değil. 26,8 milyon vatandaşımız soframa iki günde bir, bir kap et yemeği koyamıyorum diyor. 16,3 milyon vatandaşımız evimin ısınma masrafını karşılamakta zorlanıyorum diyor. 46,8 milyon yurttaşımız evimdeki eski mobilyaları değiştiremiyorum diyor. 25 milyon vatandaşımız beklenmedik harcama çıkarsa ben bunu karşılayamıyorum diyor. Milletimizin hal-i pür melali bu. Maaş ve ücretlerin toplam gelir içindeki payı düşmüş, ne artmış? Gayrı menkul rantları, hisse senetlerinden, Hazine kağıtlarından vesaire elde edilen gelirler artmış. Üretenlerin gelirlerinden alınmış, rantiye gelirlerine ilave olmuş.

TEK ADAM ARZUSU GÖZLERİNİ KÖR ETTİ

Enflasyon sene başından bu yana mevcut serinin rekorunu kırmış, TL sene başından bu yana yüzde 40 değer kaybetmiş, son 3 yılda TL'de değer kaybı yüzde 70. Alışveriş durmuş, vadeli satışlar durmuş. Şirketler sıkıntıda. Sonra “Bu kriz değil manipülasyon” diyorsunuz. Türkiye'yi borca batırdılar, üretime dayalı büyümek yerine sıcak parayla ekonomiyi şişirmeyi tercih ettiler. Tek adam arzusu gözlerini kör etti. Ne ekonomi ne demokrasi gördüler. Ekonomi bu hale geldi.

HİBEYSE BELGELERİ AÇIKLANSIN

Şimdi, “Bu kriz bizim krizimiz değil” diyorlar. Bu kriz sizin kriziniz değil. Siz o kadar bu işlerin farkında değilsiniz ki kalktınız kendinize uçan saray almak için araştırma yapmışsınız. Katar Emiri de “Ben uçağı satmam hediye ederim” demiş. Dünyanın en pahalı ve lüks uçağını. ABD'de Obama bu uçağı sipariş etti, Trump iş başına gelince bu kadar pahalı uçak alınır mı diye müdahale etti. Ülkede pazar yeri yangın yeri, aile bütçeleri perişan. Yumurta fiyatı bir ayda yüzde 20, elektrik fiyatı iki ayda yüzde 18 artmış. Daha da artacak. Hal böyleyken “Bu kriz bizim krizimiz değil, kendimize uçan saray alalım” diyorsunuz. Bir de boyatıyorsunuz, içini yeniliyorsunuz. Aldığımız bilgilere göre boyama yenileme işleri 100 milyon dolarmış. Soruyorum, bu Uçan Sarayın boyanması işinin yapılması kaç dolardır. İkinci soru, hibe diyorsunuz, bunun esas ve usulleri var. Hibe olması bizim onurumuza dokunuyor. Hibeyse bunun hibe mektubunun, anlaşmasının Hazine'de olması lazım, Hazine bunu internet sitesine koysun, milletimiz de bunun hibe olduğunu görsün.

BU KRİZ 6 AYDA AŞILIR AMA BUNLAR 6 YILDA AŞAMAZ

Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası, AKP döneminin en yüksek faiz artışını yaptı. Faiz 17,75'ten 24'e çıktı. Piyasada kredi faizinde yüzde 40'tan aşağısı konuşulmuyor. Bu faizle çiftçi, esnaf, vatandaş, iş adamı ayakta kalamaz. Yatırımcıyı götürüp bankaya teslim ettiniz.

Bu krizin üstesinden aslında 6 ayda gelinir. 2002'de Türkiye bir kriz yaşadı, ben Hazine Müsteşarı oldum, Türkiye ekonomisi 6 ayda kendini topladı. Ama bu yönetim “Kriz yok, manipülasyon var” diyerek, uçan saraylar alarak, kendini memleketin elde kalan son gümüşlerinin devredildiği Varlık Fonu Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı atayıp damadını da vekil yaparak, Türkiye'deki krizin farkında olmadığını göstermiştir. 6 sene bile geçse bunlar bu krizin altından kalkamaz.

İKİ HAREKET YAPTINIZ, BERBAT ETTİNİZ

Bir krizi yönetmek güven işidir. Adil olduğunuzu göstereceksiniz. Vatandaşa yapma dediğinizi siz yaparsanız olmaz. Kendinizi Varlık Fonu Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı yapar, uçan saray alırsanız vatandaşa “tasarruf et, biraz sıkıntı çekeceksin ama düze çıkacağız” dediğin zaman vatandaş buna inanmaz. Türkiye'de 16 yıldır yapılmış en yüksek faiz artışını yaptınız ama bunları yaparak güveni bitirdiniz. Aslında faiz artışı nefes imkanı sağlıyordu, bunun arkasına güçlü bir programı koysaydınız bu iş yavaş yavaş düzelirdi. Ama siz 6,25'lik faiz artışının etkisini ve hatta OVP'nin beklenen etkisini yaptığınız iki hareketle bitirdiniz. Şimdi piyasada pompalanıyor, yarın şöyle böyle olacakmış. Etkisi olmayacak.

VATANDAŞLIKTA DAMPİNG

Bugün Tekirdağ'da bir esnafla konuşuyordum, “Bak Faik Bey bu enflasyon değil devalüasyon; 8,4 şiddetinde deprem, etkilerini yavaş yavaş görüyoruz. Yarın öbür gün şuraya bir demet döviz konduğunda, karşısına onun 3 katından yüksek tapular koymak zorunda kalacaksın” dedi. Durum bu. Türkiye'de artık dolara endeksli vatandaşlık satılıyor bir de damping yapmışlar. Eskiden 2 milyon dolarlık yatırım yapana veriliyordu, şimdi 500 bine veririz diyorlar. İşler vahim, daha vahimi bunun farkında olmayan bir iktidar tarafından yönetiliyor olmamız. 24 Haziran'dan bu yana tek adam parti devleti rejiminde her iş kötüye gidiyor. “Bu tek adam parti devleti rejiminden hayır gelmez” dedik. Vatandaşın cebi boşaldı.

BİZ DARBECİYE DARBECİ DERİZ

Toplantının soru cevap bölümünde ise Öztrak, İş Bankası'ndaki CHP hisseleri tartışmasıyla ilgili soru üzerine Türkiye'de krizi saklamak için bu tartışmaların ortaya atıldığını belirtti. CHP'nin sadece yüzde 28'lik Atatürk hisselerini temsil ettiğini, partinin buradan bir gelir elde etmediğini, gelirin Türk Dil ve Tarih Kurumu'na devredildiğini, bankacılık işlemlerine karışmadıklarını belirten Öztrak, “Atatürk'ün hisselerini Atatürk'ün vasiyeti gereği temsil ediyoruz. Bu çok mühim. Vasiyet özel bir sözleşmedir, sözleşme özgürlüğüne tabidir. Özel bir sözleşmeyi devlet kararıyla değiştirmeye kalkarsanız, bu mülkiyet hakkına müdahaledir. Mülkiyet hakkına müdahale ederseniz krizi kendiniz yaratmış olursunuz. Yatırımcı gelmez. Nasıl bu kadar rahat konuşabiliyorlar? 12 Eylül generallerinin beceremediğini bunlar becermeye çalışıyor. Biz sivil darbe deyince de kabul etmiyorlar. Bizim partimizde darbeciye darbeci denir” değerlendirmesinde bulundu.

BU İKTİDARI FRENLEMENİN VE DENGELEMENİN YOLU YEREL SEÇİMDE CHP'YE DESTEK VERMEK

Bir başka soru üzerine Öztrak, belediye seçimleriyle ilgili aday takviminin Ekim ayında başlayacağını, CHP gündeminde artık kavga olmadığını söyledi. CHP'nin neyle karşı karşıya olduğunu bildiğini belirten Öztrak, devlet yeniden yapılandırıldığını, tecrübeli kriz döneminde çalışmış uzmanların personel havuzlarına devredildiğini, yerel seçimlerin bir de genel yanının olduğunu kaydetti. Öztrak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu gidişin önüne bir fren ve denge mekanizması koymanın yeri bu seçimlerde CHP'ye gerekli desteği vermektir. Ancak bu şekilde bu iktidarı frenlemek ve dengelemek mümkündür.”

Öztrak, başka bir soru üzerine de CHP'nin yerel seçimlerde ittifak gündeminin olmadığını, diğer partilere oy veren seçmenlerin tümünün oyuna talip olduklarını, bu konuda bir görüşme içinde olmadıklarını belirtti.

Türkiye Haberleri