CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Londra'da soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu İş Bankası hisselerinin hazineye devrine ilişkin, " Eğer siz bir bankadaki hisselere el koyuyorsanız bir yasal düzenlemeyle bu şu anlama geliyor: O ülkeye, ister yerli olsun ister yabancı olsun, gelecek olan sermayenin veya orada yerleşik olan sermayenin hiçbir güvencesi yoktur" açıklamasında bulundu.
Kılıçdaroğlu BBC Türkçe servisinden Onur Erem ve Berza Şimşek’in sorularını yanıtladı. İşte röportajın ilgili bölümü:
Gündemdeki bir diğer konu da İş Bankası’ndaki CHP hisseleri. Sürekli açıklamalar geliyor, tartışılıyor. Partinizden de bu hisselere el konulursa direniriz diye bir açıklama geldi. Peki nasıl direnirsiniz?
İş Bankası’ndaki hisselerin temsilcisi CHP, Atatürk’ün mirası dolayısıyla, kendisinin el yazısıyla yazdığı bir vasiyetnameden kaynaklanıyor bu olay. Anayasal güvence altında. Ama Erdoğan Türkiye’de yaşanan ekonomik krizi toplumun gündeminden kaçırmak için böyle bir olay ortaya atmış durumda.
Gerçekleşeceğini tahmin etmiyorum. Böyle bir olayın Türkiye’nin gündemine getirilmesini doğru da bulmuyorum. Eğer siz bir bankadaki hisselere el koyuyorsanız bir yasal düzenlemeyle bu şu anlama geliyor: O ülkeye, ister yerli olsun ister yabancı olsun, gelecek olan sermayenin veya orada yerleşik olan sermayenin hiçbir güvencesi yoktur. Hükümet her an arzu ettiği sermayeye el koyabilir anlamına gelir. Bu yanlışlığı yapacağını sanmıyorum.
Bu eleştiriyi daha önce de söylemiştiniz. Türkiye’de hukukun üstünlüğü kalmadı, hükümet istediğine el koyabiliyor diye. Bu ortamda CHP’nin de hisselerine el koyamaz mı sizce?
Özel düzenleme yapması gerekiyor. Eğer öyle bir şey olursa tabii bunun yargı yolu var. Daha önce Kenan Evren 12 Eylül döneminde hisselere el koymuştu ama yargıda kazandık bu davayı. Ondan önceki tarihlerde de yine demokrat parti döneminde de CHP’nin sadece İş Bankası hisseleri değil bütün malvarlıklarına el konulmuştu. İsmet İnönü o dönem partinin genel başkanıydı. O dönemde de bir AYM kararıyla malvarlıkları yerine iade edilmiş. Yani hukuk zemininde bu zaten kazanılacak olan bir dava. Hukuk zemininde kazanılacak bir davanın Türkiye’nin gündemine getirilmiş olması ekonomik krizin Türkiye’de tartışılmasını engellemeye yönelik.