Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin meclis grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Zor günler yaşıyoruz, hep beraber. Ama bunları hep beraber aşacağız. Aşmanın yolu, birlik olmaktır, beraber olmaktır, adalette buluşmaktır, sevgide buluşmaktır, kucaklaşmada buluşmaktır, kimseyi ötekileştirmemektir ve herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye'yi inşa etmektir. Bunu yapacağız inşallah
CHP olarak son 5-6 yılda, toplumun en yoksul kesimlerine ilgi gösterdik. Onlarla birlikte aynı sofraya oturduk. Onlarla beraber hem kendi hem Türkiye'nin sorunlarını görüşme imkanımız oldu. Her soruna çözüm üretme gayretindeyiz. Bu bağlamda taşeron işçiler bizim attığımız en önemli adımlardan birisiydi. Onları örgütledik, dernek kurmalarını sağladık. Kadro taleplerini dillendirdik ve iktidar kadro vermek zorunda kaldı.
Hastane bilgi yönetim sistemlerinde çalışan var, bunların sayıları 2200 kadar. Hastanelerin beynini oluşturuyorlar. Onların da kadrolu çalışması lazım.
Bu arkadaşlarıma sesleniyorum, az kaldı. Az kaldı, göreceksiniz, Millet ittifakı'nın iktidarında sizin kadrolarınız en kısa sürede verilecek, çalıştığınız hastanede çalışmaya devam edeceksiniz. Buradan söylüyoruz, yapıyorsanız yapın yoksa biz gelip yapacağız.
Aynı şekilde terörle mücadele eden, kurşunla yaralanıp vücudunda mermi taşıyan pek çok kişi gazi sayılmıyor. Bunlar da geldiler, 'Bize de söz verdiler' dediler. Her seferinde 'Haklısınız, dediler ama herkesi gazi saydılar bizi saymadılar' dediler. Ve rakamlar verdiler, Jandarmadan 11.500, Kara Kuvvetleri 6.000 Polis teşkilatından 2.500 kişi gazi sayılmıyor.
'15 Temmuz Darbe Girişimi'nde herkese gazilik ünvanı verdiler, biz -30,-35 derecede terörle mücadele ettik' dediler.
Buradan sesleniyorum, Ya gazileri kandırmayın ya da o kanun teklifi meclise gelsin. Hükümetin ortağısınız zaten. Söz vermişsiniz. Kanun teklifi vermişsiniz. Saray'dan gelen kanun tekliflerine el kaldırıyorsunuz. Sorunu çözelim.
Gazilere sesleniyorum, haklar verilirse verilir. Verilmezse az kaldı zaten, o hakkı biz size teslim edeceğiz
Güneydoğulu bir anneden mektup geldi. 'Oğlum şehit oldu, köy koruyucusuydu' diyor. '11 çocuğuna ben bakıyorum' diyor. 'Şehit annesiyim, verilen aylık 281 lira 03 kuruş' diyor. Beşli çeteye gelince milyonlarca dolar, avro veriyorsunuz. Yazıktır günahtır. Bu devlet bu kadar mı fakirleşti.
Öğretmenler Meslek yasası görüşülüyor. Bu yasaya tüm öğretmneler karşı, taraftar olan bir öğretmen bile yok. Tüm öğretmen kardeşlerime sesleniyorum:
Siz bir irfan ordususunuz. Bu ülkeyi ayağa kaldıraca, büyütecek olan sizlersiniz. Sizin önünüzdeki en büyük engel Cumhur İttifakı'dır. Bu ittifak sizi bir yere taşıyamaz. Ama sözüm söz gerçek öğretmen yasasını biz çıkartacağız
Daha önce bürokratalra seslenmiştim, 'Direnin' demiştim. Bazıları görevlerinden alındı bazıları 'Hayır biz bunu imzalamayız' dedi. Bütün bu baskıalra rağmen, bürokrasinin nabzı atıyor mu diye tekrar bir video yayınladım. İsim vermeden bir dosyayı daha gündeme getirdim. Erdoğan ve diğerleri 'Altında imzam yoktur' diye konuştu. Korktular, arkadaşımızın telefonla bağlanmasına izin vermediler
3 Nisan'da 3 milyarlık bir ihale yapılır ve bir firma kazanır. Sonra iptal edilir ve 2b devreye sokularak 5'li çeteden birine ikram edilir. Bunlar giderler 5'li çete adına para isterler. Kredi anlaşması yapılır. Kefili hazinedir. İhalenin adı var. Erdoğan diyor ki, 'Benim hiçbir imzam yoktur'. Sen ihale komisyonunda değil, talimat veren taraftasın. Sayıştay'ın da raporları var. Tarihin yanında 'Cumhurbaşkanlığı oluru' ibaresi var. Dosya kalın bir dosya. Onların hepsini açıklayacağız. Kazanan var. İhaleyi neden vermiyorsun.
'Kılıçdaroğlu yalan söylüyor' diyor. Görmediğim belgeyi konuşmam. Sevgili Erdoğan daha dur bakalım. Sana daha çok sürprizlerim olacak. Ben yolsuzluk belgelerini açıklamayacağım, arkadaşlara söyledim hepsi tek tek açıklayacak. Senin imzan olan belgeleri de açıklayacağız, hiç meraklanma.
Yolsuzluk diyince zaten senina dın baş sırada yer alıyor, bunu bilmeyen mi var? Bütün dünya biliyor. Bunu bildikleri için, 'Kızdırma bizi yoksa mal varlığını inceleriz ha' dediler. Gıkı çıkmadı.
Gerçekten de mutfaklarda, sanayide, üretim zincirinde yangın var. Doğalgaz kesintileri başladı, hiç karşılaşmamıştık. Bu kadar büyük ve yaygın bir olayla hiç karşılaşmamıştık. Ağustos ayından beri iktidarı uyarıyorum. 12 Ekim'de bir konuşma yaptım, 'Devleti yönetenler kara kışın maaliyetini iyi hesaplamak zorundadır' dedim.
Gerçekten yönetemiyorlar gerçekten yönetmekten acizler. Bırakın 3 adım sonrasını yarını bilmiyorlar. Ekim'de uyardım, Ağustos'tan beri uyarıyorum. Yönetemiyorlar. Yönetme akılları yok, akılları yok.
Akıl verdim yine onlara. 4 Ocak'ta bir grup toplantısında, '4 kişilik bir ailenin kullandığı elektrik 230 kwtır, önlemi ona göre alın. Zam yapacaksanız da ona göre yapın' dedim Dinlemediler. Dün kalkmış açıklama yapıyorlar. Benim dediğime geldiler.
Demek ki biz biliyoruz. Saray'da oturan fatura mı ödüyor?
Hep derlerdi ki, 'Dolar yükseldiği için yapıyoruz zamları'. E doalr çıktı 18'e zamlar çıktı şaha, dolar düştü 13'e hiçbir şeyin fiyatı düşmedi. Demek ki milleti kandırıyorlar. Sizi kandırıyorlarsa, sandıkta bunlara ders vermek de sizin göreviniz kardeşim.
Asgari ücreti baskılarımız sonucu yükselttiler, 4 bin 253 lira yaptılar. Belediyelerimizde bu rakam 4 bin 500 liradır. Açlık sınırı 4 bin 249 liraya yükseldi. İnsanların para ellerine geçmeden açlık sınırının altında kaldı. Zamların getirdiği nokta budur.
İran'dan doğalgaz 1 gün kesildi Sorunu oraya atmaya çalıştılar. İran açıklama yaptı. Yav dış politikada yalan olur mu ya, Allah aşkına. İran seni yalanladı. Azerbaycan ile görüşülmeye gidilmeli doğrudan çıkış verilmesi ve bunun artırılması lazım. Garanti verilmesi lazım.
Yönetemiyorlar diyorum. Niye yönetemiyorlar diyorum, çünkü istikrar yok. Erdoğan yönetemediğini görüyor faturayı bakanlara çıkarıyor. Talimatı sen verdin onlar uyguladı
Merkez Bankası'nın tek işlevi kaldı o da matbaada TL basmak. Yöneticileri iyi para alıyorlar. İstenenleri yapıyorlar. Akıllarını çalıştırırlarsa da görevden alınıyorlar
Biz gittiğimizde içeri almamıştı. TÜİK Başkanı sonradan 'Kul hakkı yemem' dedi, 'Vay sen misin kul hakkı yemeyen' dedi ve görevden aldı. Kul hakkı yiyen, yemeyene tahammül edemez. Haram yemiyor, rüşvet almıyor diye görevden alındı, beraber kirleneceğiz dedi, tahammül edemedi aldı görevden
Saray ve etrafındakiler köşeyi dönenler. 'Biz sistemi değiştirelim' dediler. Nasıl olsa muhalefet bir araya gelemez istediğimiz gibi vurgun yaparız dediler'. Fakat, muhalefet partileri olarak biraraya geldik ve birinci ezberleri bozduk. Sonra, yerel seçimleri kazandık. İkinci ezberleri bozduk.
Panik içindeler. Hazmedemiyorlar o yüzden baskıyı artırıyorlar. Şimdi üçüncü ezbere başladılar, 'Onlar kazanır ama ülkeyi yönetemez' diyorlar. Vallahi ve billahi memleketi sizin takımınızdan çok daha adaletli, çok daha namuslu, çok daha güzel yöneteceğiz. O nedenle söylüyorum; Geliyor gelmekte olan!"
'Saray sosyetesinin keyfi yerinde'
Kılıçdaroğlu ayrıca konuşmasının sonunda 'Ne elektrik kesintisi, ne fatura derdi... Saray sosyetesinin keyfi yerinde' yazılı bir tabela göstererek "Son olarak bütün il ve ilçe başkanlarına söylüyorum. Bu pankartı afiş haline getirip bütün il ve ilçe başkanlıklarına asacaklar" dedi.