Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Bizzat kendisi FETÖ'nün bir numaralı siyasi ayağıdır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

"Biz hep birlikte huzur içinde, kavgasız bir ortamda ama düşüncelerimizi dile getirebileceğimiz bir dünyada yaşamak istiyoruz. Biz bunun çabasını gösterirken bütün vatandaşlarımızla birlikte olacağız." diyen Kılıçdaroğlu, "Sorun varsa o sorunu çözmek CHP’nin görevidir." ifadesini kullandı.

Adalet Ağaoğlu'nun vefatı üzerine konuşan Kılıçdaroğlu, "Anılarıyla, günceleriyle, tiyatro oyunlarıyla edebiyat dünyasının önemli bir figürüydü. Bizim kültürümüzün dünyaya tanıtılması edebiyatçıların eliyle oluyor." diyerek Ağaoğlu'nu andı.

"Şehitler arasındaki ayrımcılığın kalkması lazım"

Rize ve Artvin'de meydana gelen sel felaketine de değinin Kılıçdaroğlu hayatını kaybedenlere rahmet diledi ve devam etti;

"Irak’ın kuzeyinde bir askerimiz şehit oldu. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Buradan sürekli şehitler arasında ayrım yapmayın diyoruz.

Toprağa, sonsuzluğa uğurluyoruz ama şehitler arasındaki ayrımcılığın kalkması lazım. Sakarya’da bir patlama oldu. 11 yılda 5 defa patlamanın olduğu fabrikada vatandaşlarımız hayatlarını kaybetti. Sonra enkaz başka bir yere kaldırılıyor.

Orada da 3 askerimiz şehit oluyor. Asıl beni üzen nokta şudur. Bu ülkede cumhurbaşkanı koltuğunda oturan zat, ölen işçilerin ailelerini değil, fabrikanın sahibini telefonla aramasıdır.

Bu devletin temelinde acı ve gözyaşı vardır. Bu makama oturan her zat onların hakkını gözetmek zorundadır. Bu fabrikada iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak çalışan bir arkadaşımız var. Bu kardeşimiz, benim dediklerim olmuyor diye 5 gün önce işten ayrılıyor. Ama kendisi hapiste.

Biz hayatını kaybeden işçilerin hakkını ve hukukunu sonuna kadar koruyacağız. Varsın onlar lale devrinde yaşasınlar, saraylarda otursunlar. Bir emeğin değerini sarayda yaşayanlar biliyor mu? Onların yaptıklarının bedelini 83 milyon olarak biz ödüyoruz.

Sakaryalıların da vicdanına seslenmek istiyorum. Artık gerçekleri görmeniz lazım. Daha cenaze kalkmadan patronu arayıp geçmiş olsun diyorsun. MÜSİAD toplanıp hemen ziyafetler düzenliyor. Bunlarda ahlak ve vicdan yok. Adalet duygusunu terazide tartan vicdandır."

"Saray zevatının ezberi bozuldu"

CHP'li büyükşehir belediyesi ile toplantı gerçekleştirdiklerini aktaran Kemal Kılıçdaroğlu toplantıya ilişkin, "Bunlar 5 maske dağıtamazken bütün vatandaşlara maske dağıtmak için neler yaptıklarını dinledim. Onlar 24 saat durmadan çalıştılar. Saray’daki beyler aş evi için toplanan paraya bile el koyarken, onlar günün 24 saati çalıştılar. CHP gelirse yardım kesilir dediler. Ama baktılar ki daha fazla yardım yapılıyor. Herkese ön koşulsuz yardım yapılıyor. Saray zevatının ezberi bozuldu." ifadesini kullandı. 

"Yolsuzluğu yapanlar yolsuzluğu soruşturamaz"

AKP'den devralınan belediyelerde geçmişte yapılmış yolsukların ortaya çıktığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yolsuzluğu yapanlar yolsuzluğu soruşturamaz."dedi. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden örnek veren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu şöyle konuştu;

"Ankara Büyükşehir Belediyesi, daha önce 60 dolardan aldığı asfaltı şimdi aynı firmadan 25 dolardan alıyor. Şimdi Saray’ın sorması gerekmiyor mu burada malı kim götürdü diye. Onlar sormaz ama biz soracağız. 

Dedik ki yaptığınız her ihaleyi dijital ortamda yayınlayın. Biz diğerleri gibi olmayacağız. Biz dürüst insanlarız. Biz kul hakkı yemeğiz."

"50 bin dolarlık çantaya oy veriyorsun"

"Son 2 yılda tarımsal sulamada kullanılan elektiriğin bedeli yüzde 108 arttı. Mardin’de onlarca köyün elektiriği 14 mayıstan bu yana kesik. Aynı şekilde Şanlıurfa’da da çiftçiler perişan. Oturup Şanlıurfalıların düşünmesi lazım. İstanbul’da Ankara’da insanlar rahat ediyor.

Peki Şanlıurfalı ne yaptı? Bütün oyları AK Partiye verdi, elektrikleri kesiliyor. Onlar nasıl olsa sen bana oy vereceksin diyor. Bunu saray sosyetesi diyor. Urfalı kardeşim o hanımının elindeki çantanın değerini biliyor musun? 50 bin dolar. Sen alın terinin değerine değil, 50 bin dolarlık çantaya oy veriyorsun. Sonra da ağlaşıyorsun. Çözümü belli. Sandığa gidip oy vereceksin. Artık kanmayacaksın bu sefer sana oy vermiyorum diyeceksin. Göreceksin bu sefer onlar ayağına gelecek sen niye oy vermiyorsun diye.

İnsanı yoksullaştırarak kendilerine bağımlı hale getirmeye çalışıyorlar. Bizim karşı çıktığımız nokta bu. Ispartalı da Urfalı da bu hakkını savunacak. Her sene olduğu gibi yine fındık tartışması başladı. Çünkü o bölgede halkın tek geçim kaynağı bu. Dünyada fındık üretiminde 1 numarayız. Fındık ihraç ettiğimizde para olduğu gibi buraya geliyor. Ama fındık üreticisi bir yabancı firmanın eline bıraktılar. Toprak Mahsulleri Ofisi geçen yıl 14 liradan fındık aldı.

Sonra 24 liradan satışa çıkıtı, 400 bin ton fındık sattı. Şimdi yeni fındığın piyasa değerinin 18-20 lira arasında olduğu söyleniyor. Toprak Mahsulleri Ofisi bu fındığı 24 liradan satıyorsa üreticiden daha toprağa düşmeden en az 24 liradan almalı. Ordulu üreticilerin buna isyan etmesi lazım. Senin alın terini sömürüyorlar. Ordulu üreticilerin buna isyan etmesi lazım. Senin alın terini sömürüyorlar. O zaman bölge halkı itiraz etmeli ve taban fiyatı en az 25 lira olmalı."

Çoklu Baro

CHP'li vekillerin Çoklu Baro teklifine karşı yürekten çalıştıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, vekillere teşekkür etti. Kılıçdaroğlu, "İradesini Saray’a teslim edenler elini kaldırıp indirdi. Bu, çoklu hukuk projesiydi. Buna karşı çıkmak CHP’nin göreviydi." diyerek Genel Kurul'da yasaya kabul oyu kullananlara tepki gösterdi. 

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti;

"Beni şaşırtan Sayın Devlet Bahçeli oldu. Partinin sempatizan ve üyelerine bir şey demiyorum. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Bu yasa geçtiğinde PKK, FETÖ baro kurarlarmış, kursunlar arkadaş” dedi. Peki nasıl oluyor da MHP bu teklife evet oyu veriyor. Vatanı bölmek değil, birleştirmek esastır.

Çoklu baro ile ülkenin birliği ve bütünlüğüne dinamit kondu. Bunu biz söyleseydik muhalefet söyledi derlerdi. Ama söyleyen iktidar partisinin grup başkanvekili. Hangi gerekçe ile el kaldırdılar merak ediyorum. Milliyetçilerini, bayrağını sevenlerin vicdanına sesleniyorum. Nasıl olur da bu kanuna evet dersiniz? Tarihinizi reddediyorsunuz."

"Rapor 4 yıldır neden yayınlanmıyor?"

15 Temmuz darbe girişimine ilişkin kendisine yöneltilen suçlamalara da yanıt veren Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz darbe girişimi olduğu sırada İstanbul’da Bakırköy Belediyesi'ndeydim. Dış politika strateji belgesini açıklayacaktık ama olmadı. Darbe girişimi oldu her yer kapandı. Ben diğerleri nerede bilmiyorum. 16 temmuz’da mecliste konuşma yaptım. O gün Meclis’te ne dediysem AKP’liler alkışlıyordu, bugün yuhalıyorlar.

Bir Saray’ın bir de halkın 15 temmuzu var. Halkın 15 Temmuz’unda şehitlerimiz, gazilerimiz,sokağa çıkan yüz binler bedel ödeyenler, demokrasi sevdalıları var. O gün bedel ödeyenler için para toplandı. Eğer biz takip etmeseydik o paralar yok olacaktı. 250 bin şehit derneklerine verecekti Erdoğan. Kaddafi’den aldı Erdoğan…

Nerede bu paralar, niye vermiyorsunuz. TBMM’de araştırma komisyonu kuruldu. Grubu olan partilerin milletvekilleri kuruldu ve darbe girişimi araştırıldı. Bu araştırma komisyonuna 2 kişinin gelmesini Erdoğan yasakladı. Birisi MİT Müsteşarı, diğeri Genelkurmay Başkanı. Bu isimlerin bilgi vermesini Erdoğan neden yasakladı? Failleri ortaya koyup bilgi alacağız. Milletin önüne atamayla gelmiş 2 kişiyi çıkartmadılar. 15 Temmuz’un perde arkası ortaya çıkmasın diye. Rapor çıktı, 4 yıldır neden yayınlanmıyor?

Hapiste olan gazeteci Müyesser Yıldız aslında 15 Temmuz’un perde arkasını araştırıyordu. Yakaladılar, hapse attılar. Araştırmasın diye… Daha önce siyasi ayağı bulunamadı demişti sayın Bahçeli. Çıkarmıyorsanız size destek vermiyorsunuz desene? Söyleyemez. Bunu ancak CHP söyler." ifadesini kullandı.

"FETÖ'nün bir numaralı siyasi ayağıdır"

Erdoğan'ın kendisine yönelik suçlayıcı söylemlerine yanıt veren Kılıçdaroğlu, Erdoğan için " Kendisi 15 Temmuz'un 1 numaralı siyasi ayağıdır." dedi. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu;

"Erdoğan, 15 Temmuzla ilgili şüphe bulutları kaldırılmalı demiş. Kılıçdaroğlu, kiminle konuştuğunu anlatsın demiş. HTS kayıtları elinde. O gece kim, kiminle neyi konuştu hepsi devletin arşivinde. Açıkla kardeşim. Lafa gelice dil bir karış, olmuyor, bu maya tutmuyor. Asıl kendisi FETÖ’nün 1 numaralı siyasi ayağıdır.

Marmaris’te neden saklandın? Çünkü sen darbe girişiminin olacağını biliyordun. Yaveri FETÖ’cü çıktı. 15 Temmuz’un Saray bölümü neydi? 15 Temmuz’un Allah’ın lütfu olarak görülmesiydi. "

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının devamı ise şöyle;

"Asker içeride, fakir fukara içeride. Parası olan, dayısı olan dışlarda. Hele Cumhurbaşkanı’nın avukatını tutmuşsanız savcı iddianame bile düzenlemiyor.

15 Temmuzu darbe girişimi ve 20 Temmuz sivil darbesi Saray’ı başka bir yere taşıdı. Saray ve beslemeleri var. Onlar için lale devri başladı. Devleti tamamen arka bahçelerine çevirdiler. Liyakat denen bir şey kalmadı. Onun liyakatinin ölçüsü sadakattir. Büyük rüşvetler almışsa değme keyfine. Hemen büyükelçi ya da genel müdür.

Rejimi değiştirdiler. Tek adam parti devletine geçtik. Bir kişinin söylediği bütün devlet aygıtında kabul ediliyor. Parlamentodaki AKP- MHP koalisyonu bir kişi için ellerini kaldırıp indirdiler. Saray’dan gelen talimata göre hareket ederler. Bir de havuz beslemeleri var. En çok kim saraya yağ çekiyorsa en çok parayı o alıyor.

Bir de birden fazla maaş alanlar var. Güreşçi, Halk Bankası Yönetim Kurulu’nda maaşı yetmiyorsa hemen zam yapıyorlar. Ama dışarıda daha kimler var? Evine ekmek götüremeyenler var.

AKP’ye oy verenlere sesleniyorum. Eğer burada söylediklerimde bir harf yanlış varsa çıkıp özür dilerim. Eğer sen emeğini, ruhunu Saray’a teslim ediyorsan, ben senin insanlığını sorgularım arkadaş.

Yazlık sarayda oturur, kışlık sarayda oturur, yetmiyor arkadaş. Yoksulun, esnafın, çiftçinin derdini bilmezler.

Halkın gündemiyle sarayın gündemi arasında siyahla beyaz kadar fark var. Cebinde 5 kuruş parası olmayan bir kişinin arkadaşıyla selamlaşmaktan nasıl kaçtığını bilirler mi?"

"Bunlar halkı değil, Saray'ı örnek alırlar"

"Üniversiteyi bitirip Türkiye’de iş bulamadığı için yurt dışına gidenlerin dramını bunlar bilir mi? Bunlar millete haya kurmayı bile unutturdular. 2 yılda 2,5 milyon kişiye istihdam getireceğiz dediler, 3 milyon yeni işsizimiz oldu.

İstanbul Aksaray’da bir üst geçitte kendini asan bir vatandaş, beni korona virüs değil, çaresizlik ve sahipsizlik öldürdü dedi. Saray’ın böyle bir derdi yok. Bursa’da yaşayan 53 yaşında bir vatandaş elektriği kesildiği için solunum cihazı çalışmıyor ve hayatını kaybediyor.

Bütün bunlara rağmen vatandaşa IBAN numarası verdiler, bize para verin dediler. Geçen sosyal medyada AKP Şanlıurfa Gençlik Kolları Başkanı jakuzi keyfi yapıyor. Ulan fakirler beni rahatsız etmeyin diyor. Bunlar halkı değil, Saray’ı örnek alırlar."

"O koltuk için feda edemeyeceği hiçbir şey yoktur"

"Ayasofya’nın ibadete açılması ilk kez 2005 yılında gündeme açılmış. Danıştay talebi reddetmiş. 2008’de bir dava daha açılıyor, o da reddediliyor. Anaya Mahkemesi ayrıca kişi bakımından yetkisizlik kararı veriyor. 2016’daki davada Cumhurbaşkanı’nın avukatı da dahil oluyor.

Bu dava daha önce defalarca görülmüş, reddedilmiş. Buranın ibadete açılması tamamen Erdoğan’ın ve idarenin kararıdır diyor ve davanın reddedilmesini istemişti. Şimdi Danıştay, Bakanlar Kurulu’nun kararını iptal etti. Erdoğan da çıkıp Ayasofya’nın camiye dönüşmesi bu kararlılığımızın sonucudur diyor. Hangi kahramanlık? Bunun adı sahtekarlıktır.

Biz daha önce Bakanlar Kurulu’ndan karar çıkartın bu iş bitsin dedik. Samimi olun kardeşim. Etrafını dolanıp iki yüzlülük ediyorsun. Erdoğan bu konuların hiç birinde samimi değil. Erdoğan’ın tek düşündüğü koltuğudur. O koltuk için feda edemeyeceği hiçbir şey yoktur."

"Erdoğan, padişahın İstanbul'u nasıl teslim ettiğini bilmez"

"İstanbul’n en güzel silüetini hançerlediler. Sonra kendileri itiraf etti İstanbul’a ihanet ettik diye. Devletin bütün imkanları senin elinde. Ver Valiye talimatı 2 günde normal seviyeye indirsinler kuleleri. Asla samimi değiller. Yetkin var kardeşim. Çıkarırsın bir kararname olur biter.

Şimdi milleti kandırıyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’e, o dönemin yöneticilerine hakaret ediyor. Erdoğan kendi tarihini bilmez, İstanbul’un nasıl işgal edildiğini, padişahın İstanbul’u nasıl teslim ettiğini bilmez. Ama bir adam var, Haydarpaşa’dan iner, bir gemiye binerken düşman gemilerini görür, geldikleri gibi gidecekler der. Erdoğan Gaziantep’i, Sütçü İmam’ı, Dumlupınar'ı bilmez. Erdoğan’ın tek bildiği yeşil dolarlardır.

Erdoğan, Ayasofya ile ilgili yaptığı konuşmada Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi kararını eleştiriyor. Bunu yapanlar en büyük günahı işlemiş olur dedi.

Mazbut vakıflar diye bir vakıf grubumuz var. Bu vakıfların da mal varlıkları var ve hala faal. Bu vakıfların mallarıyla Vakıflar Bankası kuruldu ve yüzde 58 hissesi bu vakıflara ait. Peki bu bankasının hissesi nereye gitti? Hazine’ye ve Varlık Fonu’na gitti. O zaman soruyorum. Madem bu vakıfların mallarına el koyuyorsun, Allah’ın, peygamberlerin ve bütün yöneticilerin laneti bunların üzerinde olsun. Bence bir sorun yok.

Ali Şeriati'nin sözleri ile konuşmamı sonlandırayım. "Bir yerde yangın varken biri seni ibadet etmeye çağırıyorsa bil ki bu bir hainin davetidir."

İlgili Haberler

Bildirici: Kılıçdaroğlu'nun 'FETÖ'nün siyasi ayağı' konuşmasını titizlikle ayıklamışlar

Türkiye Haberleri