Kılıçdaroğlu'ndan Bahçeli'ye: Diz çökmeyiz, kimsiniz siz?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. MHP lideri Bahçeli'ye yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Bu arada birisi de beni hapse göndermekle tehdit etmiş. Sizin feriştahınız gelse diz çöktüremez bize. Kimsiniz siz?" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.

MHP lideri Bahçeli'nin grup toplantısında kendisine ilişkin 'hapis' tehdidine yanıt veren Kılıçdaroğlu, "Bu arada birisi de beni hapse göndermekle tehdit etmiş. Sizin feriştahınız gelse diz çöktüremez bize. Kimsiniz siz? Eğer biz hapislerden korksaydık bu kadar cesur olmazdık, sizin gibi olurduk.

Yabancı asker istemiyoruz ülkemizde. Vay efendim bunu nasıl söylersin diyorlar. Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz kardeşim. Ben Bahçeli değilim. Gitti tezkereye evet verdi, terörle mücadelede yabancı askerler Türkiye'ye davet edilebilir diye oy verdi. Ben öyle değilim, ben gerçek Milliyetçiyim, ülkücüyüm, gerçekten ülkemi seviyorum." dedi.

Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:

Hiçbir gücün karşısında hiçbir arkadaşımız diz çökmedik ve çökmeyecek. Baskı, şiddet kimden gelirse gelsin asla boyun eğmeyeceğiz. Biz ülkemizi seven insanlarız. Çünkü biz bizim gibi düşünmeyen insanların da özgürlüğüne kapı aralayan insanlarız. Çünkü biz herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı duran insanlarız. Biz bölen değil, beraber olmayı düşleyen insanlarız. Bölmek, ayrıştırmak, kutuplaştırmak, kavga istiyorlar inadına barış diyeceğiz. Demokrasiye inanmayanları sandık yoluyla göndereceğiz. Demokrasinin bize sağladığı bütün imkanları kullanacağız. Baskı mı kuruyorlar göğsümüzü açacağız, yasak mı getiriyorlar yasağa karşı yürüyeceğiz. Sanattan kültürden mi korkuyorlar sanatı ve kültürü yücelteceğiz.

Devlet yönetimi sorumluluk gerektirir. Devleti adalet üzerine inşa etmişseniz, adaleti savunuyorsanız, adaletten yana tavır alıyorsanız o ülkede yaşayan herkes huzur içinde yaşar. Devlet yönetiminde güç bir kişiye teslim edilemez. Bir kişiye teslim ederseniz sonu felakettir. Tarihte hangi devlet olursa olsun güç bir kişiye teslim edilmişse o devletin sonunda hüsran vardır. O nedenle devlette güçler ayrılığı ilkesi diyoruz. Devletin özünü oluşturan liyakati ve adaleti büyütmek, sağlamak zorundasınız.

Devleti yönetenler şeffaf, erdemli, ahlaklı olmak zorundadırlar. Devleti yönetenler baskı kurmaz, vatandaşın özgürlük alanını genişletir. Eğer devleti yönetenler şeffaf değilse, açıklık politikasını izlemiyorsa o devlette yolsuzluk var, siyasetçiler zengin oluyor demektir. Aileleri ile beraber köşeyi dönüyorlar demektir. Devleti yönetirken katılımcı bir anlayışı egemen kılmanız lazım. Yeri geldiğinde referandum, seçim yapacaksınız. Devlet yönetiminde asıl olan halkın çıkarlarıdır. Vatandaşın cebi para görecek, huzur ve refah içinde yaşayacak. Devleti yönetenler kaynakları en verimli şekilde kullanmak zorundalar. Devleti yönetmek ciddi ve ahlaklı bir iştir.

Bu devlet Milli Kurtuluş Savaşı'nı verdikten sonra en fakir olduğu dönemde bir taraftan Osmanlı'nın bütün borçlarını son kuruşuna kadar öderken öbür taraftan fabrikalar yaptı. Fabrikalar, barajlar yaptı. Dışarıya muhtaç olan, el avuç açan devletten onuruyla, birikimiyle, kültürüyle ayakta duran ve saygınlık kazanan devlet haline geldi o genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Şeker Fabrikaları kurduk. İlk yaptıkları iş geçmişte yapılanların tamamını satmak oldu. AK Parti hükümetleri hangi fabrikaları kurdu? Satmanın dışında ne yaptılar? Biz her fabrika bir kaledir diyoruz. Her fabrika bir istihdamdır diyoruz. Şeker fabrikalarını sattılar ve 24 yıl sonra yurt dışından şeker ithalat etmek zorunda kaldı. Her vatandaşımın kendi vicdanına sormasını istiyorum ne oldu da koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti dışardan şeker ithal etmek zorunda kaldı? Buna devletin sağlıklı yönetimi diyebilir misiniz?

2015 yılında Konya'daki mitingte 'Hiçbir şeker fabrikasını kapatmayacağız. Kendi şekerimizi kendimiz üreteceğiz. Kendi çiftçimizin gücüne güveneceğiz' diyoruz. Onlar fabrikaları nasıl satarız arayışı içindeler. 2018'de 'Kamyoncusu, besicisi, çiftçisi kazanıyor. Bu üretimin kaybedeni yok. Herkesin kazandığı ortama siz dinamit koyuyorsunuz' diyoruz. 2018 Çorum mitinginde 'Kime satacaksın' diyorum. Fabrikaları kapattık, elimizi avucumuzu açtık tonlarca şekeri getirdik kim kazandı?

Sadece Nisan ayında bir aylık faiz 19 milyar lira. 10 şeker fabrikasını 11 milyar liraya satıyorsun ama bir ayda 19 milyar lira faiz ödüyorsun. Bu mu devlet yönetimi, ahlak, erdem? Düzelteceğiz. Hiç kimse endişe etmesin. Halkın iktidarında çiftçinin, esnafın, sanayicinin yüzü gülecek. Evde kadınların yüzü gülecek. Gençler gülerek özgürlüğü teneffüs edecekler. Türkiye'yi ayağa kaldıracağız, göreceksiniz.

Van'da Belediye Başkanları Çalıştay'ı

27-28'inde Van'daydık. Van'ın benim hayatımda özel bir yeri var. İlkokula Erciş'te başladım. Belediye Başkanlarımız bütün ilçeleri gezdiler. Bir tek belediye başkanımız bile yok ama olsun Vanlıların canı sağ olsun. Oradan yeterli oy alamadıysak kabahat bizde.

Söyledim Vanlılara 'Van'da huzur içinde yaşamak istiyorsanız bize katılın' dedim. Biz Van'la da Vanlıyla da kucaklaşmak zorundayız. Kayyumdan şikayet ediyorlardı. Seçimle gelen seçimle gitsin diyorsanız bize katılacaksınız bize. Çözeceğiz bunların tamamını.

Selahattin beyin çok sevildiğini gördüm. Haksız, adaletsiz uygulamalardan şikayet ediliyor. Ben de bu kürsüden defalarca şikayet ettim. Bir kişi adaletsizlikle karşı karşıyaysa ona sahip çıkmak insani görevimizdir, politik değil. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Mahkeme kararlarını uygulamıyorlar, AİHM kararlarını uygulamıyorlar. Osman Kavala'dan da Selahattin Demirtaş'tan da Harp okulu öğrencilerinin de hakkını, hukukunu savunmak istiyorsanız bize katılacaksınız.

Bütün Mardinli kardeşlerime sözümdür. İktidarımızda Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak, Siirt ve Batman'da çiftçiye elektriği ücretsiz vereceğiz. Yatırım yapacağız. Onların aklı dalavereye çalıştığı için iyi işleri bilmezler, biz iyi işleri biliriz.

İktidarımızda uyuşturucu baronlarıyla yaptığınız mücadele hiçbir güç sizi engellemeyecektir. Bu defteri kapatacağız.

Ekonomiyi çözecek onlarca kişi var. 6'lı masayı niye kurduk? 6 genel başkan sorunları çözmek için neden bir araya geldi. Bu ülkede huzur olsun, işsizlik olmasın, herkesin karnı doysun diye. Çözeceğiz bunların tamamını.

Nusaybin Sınır Kapısı'nı açacağız. Projeler, bilgiler, birikimler her şey var göreceksiniz. Türkiye'yi onların hayal edemediği güzelliklere kavuşturacağız.

6'lı masa

6 liderin toplantısı vardı. Sayın Davutoğlu'nun ev sahipliğinde buluştuk. Temel ilkeler ve hedefler açıklamasını yaptık. "Birbirinden farklı siyasi geleneklere sahip partiler olarak bizler, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım atarken ülkemizin daha huzurlu, daha mutlu, daha müreffeh, daha özgür ve daha demokratik olmasını sağlamak üzere iş birliği ve güç birliği yaptık. Bu birlikteliğimizi, milletimizin desteği ile hedeflerimizi gerçekleştirinceye kadar sürdüreceğiz." dedik. Bu ülkeye huzuru ya getireceğiz ya getireceğiz ortası yok.

Seçim öncesi, seçim dönemi, seçim günü ve seçim sonrası olmak üzere dört aşamada neleri, nasıl yapacağımız konusunda ayrıntılar belirlendi. Bu çalışma 6 Haziran Pazar günü kamuoyu ile paylaşılacak.

Kurumsal Reformlar Komisyonu, Stratejik Planlama Teşkilatı’nın kurulması, TCMB’nin kurumsal yapısının güçlendirilmesi ve bağımsızlığının teminat altına alınması ve Ekonomik ve Sosyal Konsey’in yeniden yapılandırılarak işlevsel hale getirilmesine yönelik kararlar alındı. Bu da 13 Temmuz Pazar günü kamuoyu ile paylaşılacak.

"Göç Politikası” geliştirilmesi için partilerimiz arasındaki istişarelerin derinleştirilmesi amacıyla bir komisyon kurulmasına karar verdik. 6 siyasi parti ortak görüş oluşturmak zorundayız. Bununla ilgili de bir komisyon kurulmasına karar verildi.

"Çok zor şartlar altında hayat mücadelesi veren milletimize ortak mesajımız şudur: Her gün derinleşen sorunlara son verme hedef ve iradesiyle bir araya gelen liderler olarak, iktidarın gündem mühendisliklerini boşa çıkararak ülkemizi bu darboğazdan kurtaracak, milletimizi hak ettiği demokratik ve müreffeh Türkiye hedefine ulaştıracağız." dedik. İnşallah bunu yapacağız.

Kaftancıoğlu'na destek

İstanbul İl Başkanımız adaletsiz, hukuksuz kararlarla mahkum edildi. Bugün savcılığa gitti. Silivri'de şu anda. Morali gayet iyi. Bir suç işlediği için değil onurlu ve dik durduğu için cezalandırılıyor. Biz onların hiçbir siyasi hükmünü tanımıyoruz. Duruşumuz, onurumuz, insanlığımız, hedefimiz bellidir. Hapse atarlar, tutuklarlar, gözaltına alırlar. Ne yaparlarsa yapsınlar asla ve asla onurumuzdan ödün vermeyeceğiz. Vermeyenlerden birisi de CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu.

İmamoğlu'na siyasi yasak isteniyor

İBB Başkanımız içinde yarın duruşma var. İstanbullulara hizmet ediyor, hala İstanbul'u kaybettiklerine inanamıyorlar. Hala 'Acaba Ekrem Başkanı oradan nasıl alırız' arayışı içindeler. 'İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder' demişti. Zaten kaybedecekler. Bıçak kemiğe dayandı... Beyler Türkiye-ABD arası paraları transfer ediyorlar. Hiç kimse unutmasın, hiçbir CHP'li yönetici sahipsiz değildir. Arkasında milyonlar vardır. Arkadaşlarımızın arkasındayız. Dik ve onurlu duruşları bizi mutlu eden en önemli tavırdır.

Hazmedemedikleri için nasıl Ekrem Başkan'ı alırız da birisini tayin ederiz, atarız... Bu arayışa girmek vatana ihanettir. Bu arayışa girmek demokrasiye, millete ihanettir. Halkın iradesine saygı göstereceksiniz.

Bahçeli'nin tehdidine yanıt

Bu arada birisi de beni hapse göndermekle tehdit etmiş. Sizin feriştahınız gelse diz çöktüremez bize. Kimsiniz siz? Eğer biz hapislerden korksaydık bu kadar cesur olmazdık, sizin gibi olurduk.

Yabancı asker istemiyoruz ülkemizde. Vay efendim bunu nasıl söylersin diyorlar. Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz kardeşim. Ben Bahçeli değilim. Gitti tezkereye evet verdi, terörle mücadelede yabancı askerler Türkiye'ye davet edilebilir diye oy verdi. Ben öyle değilim, ben gerçek Milliyetçiyim, ülkücüyüm, gerçekten ülkemi seviyorum.

'Onların eleştirileri benim başımın üstüne'

'Kılıçdaroğlu şöyle böyle' diye bize ders vermeye kalkıyorlar. Ya sen daha düne kadar zorba hakkında tek cümle yazmadın bize ayar vermeye kalkıyor, gazeteci olduklarını söylüyorlar. Dün ne olduklarını biliyorduk, bugünde biliyoruz. Kalemini satmadığı için işinden olan gazeteciler var. Onların eleştirileri benim başımın üstüne. Eğer varsa görüş ayrılığımız saygıyla karşılarım.

ABD'ye para transferleri

Çocuklarına vakıf kurdurmuş malum. Alıyor parayı buradan oraya, orada efendim öğrencilere yurt yapacak. Nerede? Manhattan'da. ABD'nin en pahalı yeri. Öğrenci yurdu... Bizim de buna inanacağımızı sanıyor. Sen aklını peynir ekmekle mi yedin kardeşim?

Çiftlik aldın. Ne yapacaksın çiftlikte? Çiftliği niye aldın yok tık yok, gökdeleni Manhattan'a neden kurdun tık yok. Kılıçdaroğlu'nu mahkemeye vereceksin, yapacağın başka bir şey yok ki. Hakim tayin edeceksin, Kılıçdaroğlu'nu mahkum edecek. Önemli olan milletin vicdanında aklanmaktır.

Sen aldığın paraları alıyorsun, 'Bunları tekrar TÜRGEV'e, Ensar'a vereceğim' diyor. Tekrar ABD'ye gönderecekler kim bilir ne yapacaklar... Gökdelen yaptırıyorsun, çiftlikler alıyorsun. Gönderdiğin parayı ABD'lilere bildiriyorsun ama biz bilmiyoruz. Biz ABD'lilerin resmi kuruluşları var onların internet sitesinden öğreniyoruz.

Ben herhangi bir kuruluşa yardım yaptığımda bunu açıklarım, gurur duyarım. Bunlara yardım yapanların kimliği gizli, başka bir şey var. Şimdi dava açmış, çok teşekkür ederim. Ben bu TÜRGEV'in, Ensar'ın mal varlıklarını, bağışlarını, kimlerden aldıklarını mahkemeye isteyeceğim ve Türkiye bunları öğrenecek.

'Ok atmakta becerikli oğlunu gönder'

Bir siyasetçinin hesabını veremeyeceği bir şeyi olmamalı. Bir siyasetçinin evlatları para pul işine girmemeli. Sınır ötesi operasyon yapacağım diyor şimdi senin oğlun var, dünya kadar milyonları var. Ok atmakla da çok becerikli e gönder. Şehitler geliyor biliyoruz senin çocukların ise milyon dolarla oynuyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak benim boynumun borcu.

Türkiye Haberleri