Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin Abant Kampı’nda konuştu.
Abant’ta gerçekleştirilen CHP Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grubu Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Kılıçdaroğlu, "Millet ittifakı olarak bizim Cumhurbaşkanlığı konusunda bir araya gelip konuşmuşluğuz yok, kim Cumhurbaşkanı adayı olacak o konuda alınan bir karar da yok" dedi.
İttifakın daha doğru
Güçlendirilmiş parlamenter sistemi arzu eden siyasi partilerin çalışma yaptığını ve rapor hazırladıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, “Biz güçlendirilmiş parlamenter sistemi istiyoruz da neyi öngörüyoruz, bunun kamuoyuna anlatılması lazım. Var olan sistem Türkiye’yi felakete götürdü. Biz demokrasiyi istiyoruz, parlamento güçlensin istiyoruz, millet iradesi üzerinde bir vesayet olmasın istiyoruz. Yürütme organının halka hesap vermesini, parlamentoya hesap vermesini istiyoruz” dedi.
“Parlamenter sistemde neyi öngörüyoruz anlatılması lazım”
Güçlendirilmiş parlamenter sistemi arzu eden siyasi partilerin çalışma yaptığını ve rapor hazırladıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, “Biz güçlendirilmiş parlamenter sistemi istiyoruz da neyi öngörüyoruz, bunun kamuoyuna anlatılması lazım. Var olan sistem Türkiye’yi felakete götürdü. Biz demokrasiyi istiyoruz, parlamento güçlensin istiyoruz, millet iradesi üzerinde bir vesayet olmasın istiyoruz. Yürütme organının halka hesap vermesini, parlamentoya hesap vermesini istiyoruz” dedi.
“Akşener’in başbakanlık görevini üstlenmesi son derece değerli olur”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Ben cumhurbaşkanı adayı değilim, başbakan adayıyım” ifadelerini değerlendiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Hepimizin saygı duyması gereken bir söylem. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi biz bir an önce kısa sürede hayata geçirmek istiyoruz. Dolayısıyla o sürecin sonucunda Sayın Akşener’in başbakanlık görevini üstlenmesi bizim açımızdan da son derece değerli olur ama bunlar oturulup ittifak içinde tartışılmış konular değil. Zaman zaman genel başkanların söylemleri oluyor. Her söylemi sizler nasıl dikkatle takip ediyorsanız gazeteci olarak biz de aynı şekilde dikkatle takip ediyoruz.”
Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile 11 Ekim’de görüşmeyi planladıklarını aktardı. Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi ile demokratik parlamenter sistem konusunda bir sorunlarının olmadığını belirtti.
“HDP’nin yaptığı açıklamayı değerli buluyoruz”
HDP ile dirsek teması olup olmadığına ilişkin Kılıçdaroğlu, “Biz bütün siyasi partilerle görüşen tek partiyiz. Bütün siyasi partilerle diyaloğumuz var. Bütün siyasi partilerle görüşüyoruz. Kendi görüşlerimizi ifade ediyoruz. Demokrasiyi, medya özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını aşağı yukarı bir demokraside olması gereken asgari normları savunuyoruz zaten. Dolayısıyla bu bağlamda biz HDP ile de zaman olursa ortam olursa yer olursa görüşürüz, görüşmeyiz diye bir kuralımız yok zaten” dedi.
HDP’nin Tutum Belgesi için Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“HDP ittifak içinde zaten yer almayacağını kamuoyuna deklare etti. Kendilerinin demokrasiden yana tavır takınmaları; özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda parlamentonun yetkili olması, yetkili olarak görülmesi değerli şeyler. Çatışmalardan uzak tutulmasıyla, durulmasıyla ilgili de bir görüş var, yanlış hatırlamıyorsam mesela HDP ‘Türkiye’deki bütün toplumsal kesimlerin sorunlarını ve kaygılarını dikkate alan yapıcı bir rol üstlenmeye hazırdır’. Bu cümle önemli mesela. ‘Bütün kesimlerin hem kaygılarını da dikkate alarak’ diyor ‘bir rol üstlenebiliriz’. Yani toplumda kendilerine yönelik var olan kaygıları gidermeye dönük de adım atmaya bir anlamda hazır olduklarını söylüyorlar. Yine ‘sorunları konuşarak, müzakere edilerek diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur’ diye bir açıklaması da var. Bu da çok önemli, değerli. Evet, demokrasilerde sorunlar oturulur, konuşulur, tartışılır ve öyle çözülür. Dolayısıyla biz HDP’nin yaptığı açıklamayı bu bağlamda değerli buluyoruz.”
“Bir partinin mutfağında anayasa mı hazırlanır”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin demokrasi, ekonomi, eğitim, dış politika ve toplumsal barış olmak üzere beş temel sorunu olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa çağrısı için Kemal Kılıçdaroğlu, “Otoriter yönetimlerle anayasa değişikliği için masaya oturulmaz. Ancak demokrasi kültürü olan, demokrasiyi savunan insanlarla masaya oturursunuz” dedi. Çağrıyı samimi bulup bulmadığı sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Anayasa eğer yapacaksanız bunun özgürlük ortamında yapılması lazım. İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri bir iklimin olması lazım. Sen konuşmayacaktın, twit attın attın hapse atacağım, seni susturacağım, sana Basın İlan reklamı vermeyeceğim, RTÜK olarak sana ceza vereceğim onsan sonra ‘gelin beyler anayasa yapalım.’ Yani var olan anayasa zaten şu anda askıda.
Şu anda Türkiye’de yürürlükte olan bir anayasa yok. Kağıt üstünde bir anayasamız var. Anayasada yazıyor, ‘AYM kararları herkesi bağlar.’ Hakim ben buna uymuyorum, yapmıyorum diyor. Yapmıyorum diyen hakimi otorite yani devleti yöneten siyasi iktidar terfi ettiriyor.
O zaman HSK’nın iradesinin ipotek altında olduğunu görüyoruz. Anayasa değişikliği ya da anayasa çağrısı yapıyorlar. Hangi mantık hangi özgürlük ortamında bu çağrıyı yapıyorlar? Onu tamamen gündem değiştirme amacıyla, biz de ona takılalım kimse ekonomiyi, vatandaşın durumunu konuşmasın, oturalım anayasa şöyle yapılır, böyle yapılır, yok anayasada şu olmalı diye yapay bir gündemle halkın gündemini çalmak istiyorlar. İşin özünde yatan bu.
MHP kendi mutfağında bir anayasa hazırladı, öbürleri kendi mutfaklarında bir anayasa hazırladılar. Bir partinin mutfağında anayasa mı hazırlanır? Dünyada var mı böyle bir örnek?”
“Roller çok değişti”
Kılıçdaroğlu, CHP’nin Doğu Masası çalışmaları hakkında şöyle konuştu:
“Bir dönem Erdoğan diyordu ki, ‘CHP Sivas’ın ötesine geçemiyor.’ Şimdi biz her tarafa gidiyoruz, Erdoğan korumasız gidemiyor. Roller çok değişti. Doğu Masası’nda görevli olan arkadaşlar, Doğu ve Güneydoğu’daki bütün illere, ilçelere hatta büyük köylere kadar gidiyorlar, konuşuyorlar, var olan sorunları dinliyorlar, neyi nasıl çözeceğimizi de anlatıyorlar. Aramızda ciddi bir güven ilişkisi doğmaya başladı, bunu büyütmemiz lazım. Ekonomi masamız da çalışıyor.
Esnaf masamız var, esnaflarla sıcak samimi diyaloglar kuruyoruz. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapmanın çok mantıklı, tutarlı olduğunu düşünerek bu çerçevede hareket ediyoruz. Emekliler, işsizler, esnaf, sanayiciler, turizmciler, sanatçılar, apartman görevlileri, muhtarlar bunların her birisi birer sosyal kimlik. Şöyle bir çalışma yaptık, her bir sosyal kimliği aktörlerini dinledikten sonra onların sorunlarını dinledikten sonra o sosyal kimliğe sahip olanların sorunlarını çözmek konusunda neler yapabiliriz.
Bunları ortaya koymaya başladık. Doğrudan doğruya apartman görevlisinin şu sorununu çözeceğiz diyoruz ve şöyle çözeceğiz diyoruz. Biz muhtarlarla, apartman görevlileriyle ilgili görüş beyan edince bütün muhtarlar dinliyorlar. Sorunu anlattıktan sonra yanına mutlaka çözümü koymak zorundasınız ki, karşılıklı güven ilişkisi oluşabilsin.”
“Anket çalışması yapmıyoruz ama geri dönüşleri biliyoruz”
Partinin anket yaptırıp yaptırmamasıyla ilgili Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Anket pahalı bir şey tabii, anket çalışması yapmıyoruz ama geri dönüşleri biliyoruz. Geri dönüşler sokaktaki vatandaştan, oradaki esnaftan manavdan bir dönüş oluyorsa bunun çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Yerel medyanın nabzı tuttuğunu tahmin ediyoruz. Onlardan soruyoruz nedir ne değildir diye.
Bize yönelik tepkiler, iktidar kanadından tepkiler çok sertse anlıyoruz ki biz amaca ulaşmışız, iyi şeyler yapmışız. Oyumuzun düşük olduğu yerlerde toplantılara ağırlık veriyoruz ve o bölgeyi de belediye başkanlarıysa belediye başkanları, il başkanlarıysa il başkanları, milletvekilleriyse milletvekillerinin gezmesi lazım.
Vatandaşla görüşmesi lazım. Grup (CHP TBMM Grubu) bu konuda iyi bir çalışma sergiliyor. Grup ile Genel Merkez arasında hangi illere kaç milletvekili gidecek, önceden oraya bir grup milletvekili arkadaş gidiyor nerelerin gezilmesi görülmesi gerektiği konusunda bir ön çalışma da yapılıyor. Sonuçları verimli, olumlu buluyoruz. Bu durum oyumuza yansıyor ona da inanıyoruz"
“Milletin değil Erdoğan’ın vekilleri”
Seçim sistemi ile parlamenter sistem revizyonlara bakış açısının sorulması ile Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Sıcak bakmıyoruz biz sistemin tamamen değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Yapacakları değişiklik, ‘Cumhurbaşkanlığı tarafsız olacak’ yemin maddesindeki tarafsızı kaldıracaklar. Böylece anayasada çok köklü değişiklik yapmıyor ve buna da biz inanacağız. Çocuk mu kandırıyorlar.
Kafalarındaki düşünce var olan sistemi, aldıkları yetki öyle anlaşılıyor az geldi. Yetkiyi biraz daha artırmak istiyorlar. Zaten yetkiyi artırmak için özel bir düzenleme yapmaya gerek yok. Erdoğan’ın her dediği her yerde kabul ediliyor. Vesayet altında parlamento AK Parti ve MHP milletvekilleri açıkça söylüyorum vesayet altındalar.
Bunlardan hiç kimse Erdoğan’ın ‘şu madde geçecek’ dediği andan itibaren AK Parti ve MHP milletvekilleri ‘hayır, ben buna itiraz ediyorum’ deme şansları yok. O nedenle bunlar milletin vekili değil zaten, Erdoğan’ın vekilleri.
Adı üstünde usulen milletvekili deniyor. Hem MHP’nin hem AK Parti’nin milletvekilleri ikisi de Erdoğan’ın, Saray’ın vekilleri bunlar. Saray’ın vekilleriyle milletvekillerini karıştırmamak lazım. İki tarafın fonksiyonları ayrı.
Biri milletin sorunlarını ve o sorunların nasıl çözüleceğini anlatır. Saray’ın vekilleri ise Saray’dan gelen talimat dolayısıyla Genel Kurul’da el kaldırıp indirme hareketlerini yapan vekiller.”
“Nasıl uyduruyorlar hayret ediyorum. Davet gelse ‘geldi’ deriz”
Erbil ziyareti gibi yakın süreçte Suriye ve İran’a ziyaret söz konusu olup olmayacağına ilişkin Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Şu anda öyle bir çalışma görünmüyor. Suriye ile zaten İdlib sorunu varken bir görüşme asla düşünmüyoruz. Gazetelerde televizyonlarda yer aldı, ‘Efendim davet gelmiş.’ Yok öyle bir şey.
Nasıl uyduruyorlar ben de hayret ediyorum. Davet gelse davet geldi deriz. Ayıp bir şey değil ki. İdlib şu anda hem Türkiye için hem Suriye için Amerika için Rusya için Çin için AB için çok kritik bir bölge. Çünkü burada çok sayıda terör örgütünün konuşlandığını biliyoruz. Terörden bölgenin arındırılması gerektiğini de biliyoruz ama bugüne kadar arındırılmadı.
Ne yapılır bundan sonra bilmiyorum Suriye ve Rusya İdlib’deki terör örgütlerini dağıtmak için havadan ve karadan saldırıya geçerlerse bunun Türkiye’ye yönelik herhalde yine bir buçuk 2 milyonluk bir mülteci akının yolunu açacak. Bu çok ciddi bir risk. Bu sorunun çözülmesi lazım. Erdoğan’ın bu sorunu çözme kapasitesi yok. Bu sorunu ancak biz çözeriz.”