CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ağrı’da; “Devletin dini adaletse, haksızlığı yapana oy verilir mi? Adaletsizliği yapana, ‘sen biraz daha adaletsizlik yap, seni biraz daha iktidarda tutayım’ denir mi? Denmemesi lazım. 20 yıldır memleketin hangi halde olduğunu ben de siz de biliyorsunuz. Siyasete giren kişinin, siyasette zenginleşme şansı yoktur. Ama birileri siyasete girip han, hamam sahibi oluyorsa; bırakın Türkiye’yi, Amerika’da mallar mülkler ediniyorsa bu sizin paranızdır, sizin alın terinizdir. Nereden çıkıyor bunlar, nasıl oluyor bunlar?” dedi.
Kılıçdaroğlu ayrıca, "Sizden bir şey istiyorum. Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullananın, başka bir şey istemiyorum. Öyle ‘gelin CHP’ye oy verin’ yok kardeşim. CHP’ye mi verirsin başka bir partiye mi bilmiyorum. Tek istediğim elinizi vicdanınıza koyup sandığa oyunuzu öyle atın" sözleriyle yurttaşlara seslendi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ağrı Doğubeyazıt’ta, iş dünyası temsilcileri ile yemekte bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu, burada yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
'Bölgenin ciddi sorunları var'
Bölgenin ciddi sorunları var. Aslında Türkiye’nin sorunları var ama buranın sorunları biraz daha fazla. Olağanüstü güzel bir coğrafyanız var, tarih deseniz tarih var, ovalar deseniz ovalar var; bereketli, çalışkan insanlar var. Bütün bunlara rağmen ciddi bir sorun var, işsizlik. Ağrı genç nüfusun en yoğun olduğu illerin başında geliyor. 24 yaşın altında genç işsiz sayısı yüzde 50’nin üstünde. Dolayısıyla çok sayıda genç işsiz. Sosyal devletin temel görevlerinden bir tanesi de istihdam yaratmak. Anayasa, ‘çalışmak herkesin hakkıdır’ diyor. Çalışmak benim hakkımsa, devletin bana istihdam alanı yaratması lazım. Sermayem yoksa ne yapacağım?
Atama bekleyen öğretmenler var, ziraat mühendisleri var, veterinerler var. KPSS’ye girip atama bekleyen pek çok kişi var. Bunların çözülmesi lazım. Bölgenin bu açıdan biraz rahatlaması lazım.
'Tarım ve hayvancılık konusunda bu bölge için özel bir planlama lazım'
Burada tarım ve hayvancılık konusunda Erzurum’dan başlayarak İran sınırına kadar bu bölge için özel bir planlama yapılması lazım. Sadece Türkiye için değil. İran ve Orta Doğu için de geçerli olan bir planlama yapmamız lazım. Bizim dışarıdan canlı hayvan, et ithal etmek yerine bunları ihraç edebilecek potansiyelimiz var. Canlı hayvanı da besler büyütürüz, eti alırız işleriz, et ürünleri konusunda sanayiyi geliştiririz. Tarım ürünleri konusunda sanayinin gelişmesi lazım.
Bölgeyle ilgili olarak özel bir çalışma yapılması lazım. Bunu yapmak çok zor değil. Açın devletin arşivlerini gerçi şimdi Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapattılar. Devlet Planlama Teşkilatı’nın arşivlerini alın bu bölgeyle ilgili dünya kadar proje görürsünüz. Ama çoğu uygulanmıyor. İşin Türkçesini söyleyeyim sahibi olmayan bir bölge. Var olan politikacıyı seçiyorsunuz, Ankara’ya gönderiyorsunuz, bir güne bir gün Meclis kürsüsüne çıkıp Ağrı’nın şu sorunu var diyeni görmedim.
'Eğitim düzeyi açısından da burası 81 il arasında 80’inci'
Eğitim düzeyi açısından da burası 81 il arasında 80’inci. Sağlık konusunda da yeteri kadar doktor yok. Hastalar büyük ölçüde Erzurum’a sevk ediliyor. Bunun da kabul edilmesi görülmesi, bir şekilde bu sorunların aşılması lazım.
Sorunları aşabilir miyiz onu bilemiyorum. Size bağlı sorunları aşmak, bana değil. Siz sorunları aşmak konusunda irade ortaya koyarsanız, bu sorunları çözme konusunda siyaseti halk için yapanları seçerseniz, siyasetçi olup cebini dolduranlar için değil, vatandaşın cebine para girsin diye çaba harcayanları seçerseniz bu sorunların tamamı çözülür.
'İnsanlar büyük kentlerin varoşlarına gidiyorlar'
2008’de Ağrı’da kişi başına milli gelir 3 bin 62 dolar. 2022’de 3 bin 34 dolar, düşmüş arkadaşlar. 12 yıl geçiyor bu bölgede kişi başına gelir dolar bazında düşüyor. Ne için düşüyor? Üretim yok, istihdam alanı yok. İnsanlar büyük kentlerin varoşlarına gidiyorlar, acaba asgari ücretle bir yerden iş bulabilir miyim, diye.
'Gaziantep’e, Kilis’e kadar uzanan bölgede sınır ticareti lazım'
Sınır ticareti önemli. Sadece bu bölge için değil. Gaziantep’e, Kilis’e kadar uzanan bölgede sınır ticaretinin olması lazım. Gerekli önlemlerinin alınarak sınır ticaretinin güvenli hale getirilmesi lazım. Sınır ticareti hem bize hem İranlılara kazandırır. Sınır ticaretinin kaybedeni yok. Mesela Bulgaristan’dan gelenler Türkiye’de her türlü alışverişini yapıyor, hayat Türkiye’de onlara göre çok ucuz. Şimdi vizeyi de kaldırdılar. İran burnumuzun dibinde Gürbulak Sınır Kapısı var, açın. Van yine aynı şekilde benzer sorunlarla karşı karşıya. Türkiye ve İran’ın diplomatik olarak bir araya gelmesi lazım. Oturulup konuşulması lazım, İran’ın da bizim de lehimize bu sorun bir şekilde aşılabilir.
'Çiftçilerin ve esnafın bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız'
Havza bazlı planlama yapılması gerekir. Yani Erzurum’dan başlayıp Kars’ı, Ardahan’ı, Iğdır’ı içine alan bu bölgenin tarım ve hayvancılığı konusunda temel bir bölgeye dönüştürülmesi lazım. Bu bölge için özel bir yasanın çıkması lazım, ucuz kredinin verilmesi lazım. Taaddüdümüzdür sizlerin takdiriyle iktidara geldiğimizde çiftçilerin ve esnafın bankalardan aldıkları kredilerin faizlerini sıfırlayacağız. Çiftçi almış krediyi ekmiş bir şeyler pandemi dolayısıyla ödeyememiş. Üstüne faizler binmiş her faiz binince ödeyemiyor, tekrar erteleniyor. Ne yapıyorsun kardeşim? Faizi silersin, anaparayı takside bağlarsın vatandaş makul taksitler içinde bunu öder.
Ne ekiyorsa, ne biçiyorsa; planlaması yapıldıktan sonra, dönüm maliyeti bellidir. Artı makul kar, eşittir taban fiyat. Formülün bu olması lazım. Böylece hiçbir çiftçi planlama çerçevesinde ektiği hiçbir üründen zarar etmeyecek. Onun altına düştüğünde, diyelim ki bin TL’ye mal ettin, 150 TL kâr, bin 150 TL etti. Sosyal devlet bin 150’nin üzerinde müşteri buluyorsan sat ama bin 150’nin altına düşersen, devlet olarak ben satın alacağım, diyecek. Kuralı budur. Cumhuriyet kurulurken de böyle yapmışlar. Toprak Mahsulleri Ofisi, FİSKOBİRLİK bunun için kurulmuş. Buna benzer uygulamalar dünyanın pek çok ülkesinde uygulanıyor.
'Çiftçiye söz verdik ÖTV’siz ve KDV’siz kırmızı mazot vereceğiz'
Çiftçiye, söz verdik ÖTV’siz ve KDV’siz kırmızı mazot vereceğiz. Sadece çiftçi kırmızı mazot alabilecek. Dolayısıyla da maliyeti düşüreceğiz. Maliyetin düşmesi demek siz daha ucuza mal edeceksiniz, müşteriyi daha rahat bulabileceksiniz.
Nerede tarım ve hayvancılık varsa mutlaka köyde nasıl bir imam varsa, bir öğretmen varsa bir ziraat mühendisi veya veteriner kamu görevlisi olarak bulunacak. Hayvanların aşısını yapacak, bakımını üstlenecek. Tarım konusunda da toprak analizleri yapacak. Hangi ürünün dikilmesi gerektiği konusunda çaba harcayacak. Öğretmenin görevini toprak için ziraat mühendisi, hayvan işini de veteriner üstlenmiş olacak. Kamu, öğretmenin ücretini nasıl ödüyorsa bunu da ödeyecek.
'Kırsalda çalışan gençler ve kadınların sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek'
Sadece buralar için söylemiyorum, kırsalda nüfus azalıyor, her yerde. Kırsalda çalışan gençler ve kadınların, sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek, kırsalda çalıştığı sürece. Yeri zamanı gelince emekli olacaklar. Kırsalda çalışmak kaydıyla.
Tarım Kanunu’nun 21’inci maddesine göre devletin her yıl çiftçiye en az milli gelirin yüzde 1’i oranında destek vermesi lazım. Bu destek bugüne kadar yüzde 1 oranında hiç verilmedi. Çiftçilerin sosyal devletten alacağı 273 milyar TL. Verilseydi çiftçinin eline 273 milyar TL fazla para geçecekti. Verilmiyor da hala, kimse de sormuyor bizim hakkımızı niye vermiyorsunuz diye. Kanun ‘her yıl çiftçilere milli gelirin yüzde 1’i oranında destek verilir’ diyor. ‘Verilebilir’ değil, ‘verilir’ diyor.
Çiftçinin üretim araçlarının haczedilmemesi lazım. Traktörünü haczederseniz tarlayı nasıl sürecek? Bir iktidar ben faize karşıyım deyip tefecileri hepimizin ödediği vergileri götürüp faiz olarak ödüyorsa, oturup bunun sorgulanması lazım. Ben de sorgulayacağım, siz de sorgulayacaksınız. 134 milyar 600 milyon TL para ilk 6 ayda bütçeden tefecilere, faizcilere faiz olarak ödendi. Bunlar çalıştı mı, alın teri döktü mü? Hayır. Türkiye büyük bir ülke, bütün bu sorunları aşabilecek kapasitede olan bir ülke ve bütün bunların hepsini çözebiliriz.
'Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullananın'
Sizden bir şey istiyorum. Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullananın, başka bir şey istemiyorum. Öyle ‘gelin CHP’ye oy verin’ yok kardeşim. CHP’ye mi verirsin başka bir partiye mi bilmiyorum. Tek istediğim elinizi vicdanınıza koyup sandığa oyunuzu öyle atın. Kime oy vereyim, kim bu ülke için çalışıyor, kim fakirin fukaranın hakkını savunuyor, kim haksızlığa uğrayan kişinin hakkını arıyor; düşünün kim bu, oyunuzu ona verin.
'Siyasete giren kişinin, siyasette zenginleşme şansı yoktur'
Devletin dini adaletse haksızlığa yapana oy verilir mi? Adaletsizliği yapana, ‘sen biraz daha adaletsizlik yap, seni biraz daha iktidarda tutayım’ denir mi? Denmemesi lazım. 20 yıldır memleketin hangi halde olduğunu ben de siz de biliyorsunuz. Siyasete giren adam, siyasette zenginleşemez. Siyasete giren kişinin, siyasette zenginleşme şansı yoktur. Ama birileri siyaseti girip han, hamam sahibi oluyorsa; bırakın Türkiye’yi, Amerika’da mallar mülkler ediniyorsa bu sizin paranızdır, sizin alın terinizdir. Nereden çıkıyor bunlar, nasıl oluyor bunlar? Bunların hepsinin bir şekilde çözülmesi lazım.
'Artık kavgadan bıkmadık mı?'
Düşünmemiz lazım, memleket hepimizin memleketidir. Kucaklaşmamız, helalleşmemiş lazım. Artık kavgadan bıkmadık mı? Kavga olmasın, kucaklaşalım kimsenin kimliğini sorgulamayalım. Allah’ın yarattığı en değerli varlık insan. Biz soruyoruz senin kimliğin ne? Sana ne kardeşim. Benim kimliğimi tercih etme hakkım zaten yok. Kim anne, babasını seçme hakkına sahiptir. Kimlik, inanç, yaşam tarzı siyaset konusu olmaz.
'Oradan kurtarmışız yani. Erdoğan’ın aklına düşürmeyelim'
Bu ovalar ekilmiyorsa, niye ekilmiyor? İşte o siyaset konusudur. Bu kadar işsizlik varsa, niye? O siyaset konusudur? Çünkü her birimiz doğduğumuz andan itibaren vergi öderiz. Sütten, ayrandan, sudan; bir tek teneffüs ettiğimiz hava dolayısıyla vergi ödemiyoruz. Belki ileride onun da vergisi çıkar. Ama şimdi vergisi yok onun. Oradan kurtarmışız yani. Erdoğan’ın aklına düşürmeyelim…
Bu güzel ülkede hepimiz huzur içinde yaşamak istiyoruz, kucaklaşmak istiyoruz. Bereketli topraklarımız, çalışkan insanımız var. Şarkılarımız, türkülerimiz; o kadar zengin bir kültürümüz var ki… Dünyanın en zengin kültürüne sahibiz. Bu zengin kültürü, hepimiz içselleştirmemiz gerekirken, kavgasını veriyoruz. Artık 21. yüzyıldayız. Huzur içinde yaşamak istiyoruz.
Köylülerin terörle mücadele için yapılan duvarların topraklarını böldüğüne yönelik şikayetleri üzerine Kılıçdaroğlu, “Biz bunu bir araştıralım. Yetkililerden sorarız” dedi. Köylünün Valiye, Kaymakama da ilettiklerini söylemesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Şimdi onları da aşan bir sorun anladığım kadarıyla… Valiyi, Kaymakamı aşan bir sorun. Ankara’dan çözülmesi gereken bir sorun” dedi. Bir başka vatandaş ise “Ben de Gürbulaklıyım. Duvarın arkasında kalan bütün yerler, davalık olan yerlerin hepsine mera diye geçtiler” dedi. Kılıçdaroğlu, “Dışişleri Bakanlığı ile de konuşuruz. Bilgiyi aktarırız” diye konuştu.
'70-75 yaşında tuvalete gidemiyor, hapiste tutuyorsunuz'
Bir başka yurttaşın KHK mağdurlarını anımsatması üzerine Kılıçdaroğlu, “KHK mağdurlarını meraklanmayın, hepsini çözeceğiz. Kim haksızlığa uğradıysa… 70-75 yaşında tuvalete gidemiyor, hapiste tutuyorsunuz. Öbür tarafta uyuşturucu baronu buluyor bir tane avukat iki tane de hakim ayarlıyorlar, adamı serbest bırakıyorlar. Bu düzeni değiştireceğiz. İktidarı değiştireceğiz ve düzelteceğiz” dedi.