İşte Selvi'nin bugünkü yazısı;
Yeni parti kurma çalışmalarını yürüten Abdullah Gül-Ali Babacan ekibinin, 2023 seçimlerinde Abdullah Gül’ün ortak Cumhurbaşkanı adayı olması konusunda kendilerine söz verdiğini söylediklerini ifade etmiştim. “CHP ile anlaştık, 2023’te Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayı” dediklerini belirtmiştim. Ardından da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Abdullah Gül’e Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda söz verdiniz mi, Gül’le aranızda böyle bir anlaşma var mı” diye sormuştum. 24 Haziran 2018 seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına muhalefetin ortak adayı olarak çıkarmak için bir çabası olmuştu. O nedenle 2023’e giderken, Gül ile Kılıçdaroğlu arasında bir anlaşma olup olmadığı önemliydi.
Bu yazım üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aradı. Kendisiyle yararlı bir görüşme yaptım. CHP Lideri, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda bundan sonraki tartışmalara da ışık tutacak açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu’na Cumhurbaşkanı adaylığı için Abdullah Gül’e bir söz verip vermediğini sordum. “Bu iddialar elbette doğru değil. Ki böyle bir şey mümkün de değil” karşılığını verdi. Cumhurbaşkanı adaylığı için ne Abdullah Gül’e ne de başka bir isme söz vermediğini, kimseyle bir anlaşmasının söz konusu olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu bunları söylerken oldukça netti. Bir şeyler gizliyor havasında değildi. Açık ve samimi olarak konuştu.
“Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığı için Sayın Abdullah Gül’e söz verdiğiniz söyleniyor” dedim. Kılıçdaroğlu hiç duraksamadan konuştu.
“Bu iddialar elbette doğru değil. Ki böyle bir şey mümkün de değil. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde dahi değiliz. Yani ortada ne seçim süreci var ne de bu konuyla ilgili bir çalışma. Ama zaman zaman insanlar gazetelerde, televizyonlarda aday olacaklarını açıklıyorlar. Siz nasıl izliyorsanız biz de öyle izliyoruz. Öte yandan bu konuda karar vermek tek başına benim yetkimde de değil. Malum, bizim kurumsal kimliğimiz oldukça güçlü. Tek adam partisi değiliz. Dolayısıyla oturur konuşuruz, tartışırız” dedi.
CUMHURBAŞKANI ADAYI TARİFİ
CHP Lideri, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağının zamanı gelince CHP’nin yetkili kurullarında kararlaştırılacağının altını çizdi. Bu tavır önemliydi. Kılıçdaroğlu, 2023’teki Cumhurbaşkanı adaylığı için bir de ölçü ortaya koydu.
“Ayrıca bizim Cumhurbaşkanı adaylarımızda aradığımız nitelikler vardır. Örneğin Cumhuriyet’e bağlılık, Atatürk devrimlerine bağlılık gibi, insan haklarına saygı gibi, devlet yönetiminde şeffaflığı ve liyakati savunmak gibi, her alanda hak, hukuk ve adaleti hedeflemek gibi, darbe hukukundan arınmış demokratik parlamenter sistem gibi...” Bu tarifin Abdullah Gül’ü ne derece karşıladığından emin değilim. Daha çok CHP içinden birileri tarif ediliyor gibi geldi. Ama 2007’de Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayı olduğunda Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın “Cumhuriyet’in temel değerlerine sözde değil özde bağlı olan bir kişinin Cumhurbaşkanı seçilecek olmasını umut ediyoruz” sözleriyle de karıştırmamak lazım. Çünkü o 27 Nisan e-muhtırasını veren Genelkurmay Başkanı, Kılıçdaroğlu ise CHP gibi köklü bir partinin genel başkanı. Elbette ki her parti Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda birtakım ilkeler belirleyecek.
TARTIŞMALARDAN MEMNUN DEĞİL
Cumhurbaşkanlığı seçimine daha 4 yıl olmasına rağmen tartışmalar sürüyor. Muharrem İnce şimdiden Cumhurbaşkanı adayı olduğunu ilan etti. Çiçeği burnunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ismi ise İstanbul’dan ziyade Cumhurbaşkanlığı için konuşuluyor. Peki Kılıçdaroğlu bunu nasıl karşılıyor? Kılıçdaroğlu’nun sesi tam bu noktada biraz yükseldi. Rahatsız olduğu belliydi. “Asla doğru bulmuyorum. Bugünden Cumhurbaşkanlığını tartışmak doğru değil” dedi. Neden doğru bulmadığını sordum.
“Ekonomide ve dış politikada sıkışan AK Parti iktidarı ‘Cumhurbaşkanlığı tartışması’ yoluyla gündemi değiştirmek için bu ve benzeri konuları ortaya atıyor ve toplumu oyalamaya çalışıyor. Bizim gündemimizde ise tümüyle ekonomi var, mutfakta yangın var, işsizlik var, yoksulluk var, perişanlık var, intiharlar var, uyuşturucu var, devlette çöküş var. Hemen hemen devletin her kurumunda, Türk Silahlı Kuvvetleri dahil olmak üzere devletin her kurumunda ciddi çürümeler var, çöküşler var. Liyakat tümüyle devre dışı bırakılmış, saraya sadakat var. Bir saray devleti var, bir Türkiye Cumhuriyeti var. Aralarında ciddi sorunlar, gerilimler var. Sonuçta yönetilemeyen, savrulan bir Türkiye var. Gündemimiz bu çerçevedeyken ve seçimlerin ne zaman yapılacağı bile doğru dürüst belli değilken kalkıp da bugünden saray merkezli Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının parçası olmak doğru değil, bu kapsamdaki iddialar da doğru değil” diye karşılık verdi.
KESİN VE NET KONUŞTU
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı tartışmalarının erken başladığı görüşünde. CHP’nin bu tartışmaların içinde yer almasını doğru bulmuyor. Dört yıl sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimi yerine etkin bir muhalefet yapmayı daha doğru buluyor. Görüşmemizin sonunda ilk baştaki soruyu tekrar sorma ihtiyacı hissettim.
“Sözlerinizden sizin Cumhurbaşkanlığı adayı konusunda ne Sayın Gül’e ne İmamoğlu’na ne de herhangi bir kimseye bir sözünüz olmadığını sonucunu çıkarabilir miyiz?” diye sordum. Kılıçdaroğlu gayet net konuştu. “Tabii. Yok öyle bir şey” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak bundan sonraki sürece damga vuracak açıklamaları bunlar. Kılıçdaroğlu, şimdiden 4 yıl sonraki seçimlerin tartışılmasını doğru bulmuyor ama ben tartışmaların burada kesileceği kanaatinde değilim. Çünkü söz konusu Cumhurbaşkanlığı olunca bu ülkede akan sular durur.