CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında son çıkarılan KHK'ları destekleyen MHP Lideri Bahçeli'ye sert tepki gösterdi.
9 MADDELİK KHK TEPKİSİ
Saraş, Bahçeli'yi kadroya almalıdır diyen Ağbaba, taşeron işçilerle ilgili düzenlemenin KHK ile yapılmasına itirazlarını 9 maddede şöyle sıraladı:
“Anayasal olarak OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar yalnızca ve yalnızca OHAL’le ilgili olmak zorundadır.
Ama son çıkarılan KHK ile bir başka hukuksuzluğa daha imza atılmıştır. Milyonların yıllardır umutla beklediği, taşeron işçilere kadro konusu bir KHK ile çıkarılmıştır.
Açıkça söylüyoruz, bu düzenleme eksiktir, gediktir ve Anayasa'ya aykırı bir şekilde düzenlenmiştir.
Niye KHK ile çıkarıldı diye soruyoruz. Baştan açık çek verdik. Getirin Meclise 1 saatte çıkarırız dedik. Ama anlaşıldı ki hükümetin utandığı şeyler var. Bu düzenlemenin neden işçiye hayır getirmeyeceğini 9 madde ile anlatmak istiyorum.
1- OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar, sadece OHAL süresi içinde geçerlidir. Ancak taşeron işçilerle ilgili konu süreklidir.
OHAL sona erdiğinde, eğer bu KHK’lar da diğer birçoğunda olduğu gibi Meclis’ten geçirilmezse, hukuksal bir soru işareti doğacaktır.
2- Bu düzenlemenin tüm uyarılarımıza rağmen KHK ile yapılması, işçilerin hak aramasının önüne geçmek içindir. Çünkü Anayasa Mahkemesi bir kararla, KHK’ları incelemeyeceğini ilan etmiştir. Eğer bu düzenleme Meclis’te yapılsaydı, kadro alamayan ya da haksızlığa uğrayan emekçiler mahkemeler yoluyla haklarını arayabileceklerdi. Ama AKP bir oldu bitti ile milyonların umudu ile oynamıştır.
3- Bu düzenleme yapılırken, ne işçiler, ne konfederasyonlar, ne sendikalar, ne de taşeron işçi dernekleri dinlenmiştir.
4- CHP olarak bizim ve sendikaların ortak talebi ayrımsız şartsız kadro verilmesiydi. Ama 26 özel bütçeli kuruluş ve 26 Kamu İktisadi Teşebbüsü dışarıda bırakılmıştır. Bu ayrımın mantıklı hiçbir izahı yoktur. KİT’lerde ve özel bütçeli kurumlarda çalışan on binlerce taşeron işçi kadro dışı bırakılmıştır. Bu resmen işçilere küfürdür.
5- İhale yöntemleri ve personel giderlerine göre bir ayrımcılık daha yapılmıştır. Birçok işçi bugün kadro alacağını düşünürken, yarın gerçeği öğrenecek ve büyük hayal kırıklığına uğrayacaktır.
6- Kadroya alınacak işçilere sınav ve güvenlik soruşturması yapılacaktır. AKP’nin geçmiş uygulamalarına bakıldığında bunun da büyük mağduriyet doğuracağı ortadadır.
Güvenlik soruşturması ve sınav kendine muhalif olanların kadroya alınmamasını sağlayacaktır. Buna yüksek sesle itiraz ediyoruz.
7- Kadroya geçmek için başvuran işçilerden, hak kazandığı alacaklardan feragat etmesi istenecektir. Örneğin geçmişe yönelik 10 yıllık alacağını mahkeme yoluyla kazanan bir işçiye ya vazgeçersin ya da sana kadro yok denecektir. Bunun adı emekçiye şantajdır.
8- Kadroya alınacak işçilere yönelik ayrımcılık sürecek. İşçiler alındıkları kurumdaki toplu sözleşmeden yararlanamayacaklar. Aynı işi yapanlar arasında ücret ve hak farkları olacak.
9- Yerel yönetimlerde çalışan yüz binlerce taşeron işçisi kadro kapsamı dışında bırakılmıştır. Bir buçuk yıllık OHAL rejimi ve çıkarılan KHK’lar, Türkiye Cumhuriyetine yönelik bir yıkım ve dikta inşasının aracı haline gelmiştir. Adeta askeri darbe dönemlerini aratmaktadır. 12 Eylül’de dahi bu uygulamaları yapmak Kenan Evren’in bile aklına gelmemiştir. Bu hukuk devletinin idamıdır.
"SARAY BAHÇELİ'YE KADRO VERMELİ"
Bu KHK’lar adeta Türkiye’de hukuku savunanları ayağa kaldırdı. Farklı siyasi görüşlerde olan insanlar bile bu konuda itirazlarını yüksek sesle dile getirdi. Demokratik hukuk devletini savunan herkes itiraz etti. Bu eleştirilere tepki, hükümet ve Saray sözcüsünden gelmedi. Mahir Ünal ve AKP Genel Başkan Yardımcıları, bu KHK’nin sadece 15-16 Temmuz gününü kapsadığını söyledi.
Ama biri var ki, bu KHK’yı eleştirenlere verdi veriştirdi. O kişi Devlet Bahçeli. Devlet Bahçeli Saray’ın taşeronudur. Saray ona kadro vermelidir. Bahçeli’yi Saray kadroya almalıdır. Hatta yazılı ve sözlü sınava tutulmadan doğrudan kadrolu olmalıdır.
Milliyetçiler de onu zaten çoktan kadro dışı bırakmıştır. Bahçeli’nin yeri artık Balgat değil, Beştepe’dir, Saray’dır."