İran'ın Orta Doğu politikalarının arkasındaki isim olarak gösterilen General Kasım Süleymani'nin öldürülmesine misilleme olarak Irak'taki ABD üslerine füze saldırısı düzenlemesinden birkaç saat sonra Ukrayna Hava Yolları'nın PS752 sefer sayılı Tahran-Kiev uçuşunu gerçekleştiren Boeing 737-800 tipi yolcu uçağı kalkışın hemen ardından düşmüştü. Uçaktaki 176 kişiden kurtulan olmadı. İran, hava savunma sisteminden sorumlu bir askerin, uçağı füze zannettiğini ve vurarak düşürdüğünü açıklamıştı.
soL'daki köşesinde yazan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, olayı "İran’daki iktidar ile ne bir ideolojik yakınlığımız ne bir duygudaşlığımız var. 1979’da İran Devrim sürecini ele geçiren Mollaların İranlı komünistler, devrimciler için ne anlama geldiğini, geniş halk kitlelerinin içine düştüğü karanlığı, İslam Cumhuriyeti’nin sınıfsal temellerini herhalde biliyoruz. Lakin ABD emperyalizminin başını çektiği askeri, ekonomik, siyasal ve kültürel saldırganlığa doğrudan ya da dolaylı yardımcı olacak kadar ahmak değiliz." sözleriyle değerlendirdi.
İşte Kemal Okuyan'ın yazısının tamamı:
Ukrayna’ya ait yolcu uçağının İran’ın hava savunma sistemlerince ateşlenen bir füze tarafından vurulduğu ortaya çıktı. ABD ve müttefiklerinin bu olayı fırsat olarak değerlendirecekleri açıktı. Nitekim çok yönlü bir operasyon hemen başlatıldı. Trump İran ile masaya oturmak için bir yandan davet üstüne davet çıkarırken bir yandan yeni yaptırımlar için düğmeye basıyor, batılı medya kuruluşları İran’daki protestoları gerçek ötesi boyutlara taşıyor ve belli ki bu gösterileri manipüle etmek için istihbarat örgütleri her yolu deniyor. Bunlara ek olarak, uçağın düşürülmesinin İran yönetimini itibarsızlaştırmak için kullanıldığını söylemeye bile gerek yok.
İran’daki iktidar ile ne bir ideolojik yakınlığımız ne bir duygudaşlığımız var. 1979’da İran Devrim sürecini ele geçiren Mollaların İranlı komünistler, devrimciler için ne anlama geldiğini, geniş halk kitlelerinin içine düştüğü karanlığı, İslam Cumhuriyeti’nin sınıfsal temellerini herhalde biliyoruz. Lakin ABD emperyalizminin başını çektiği askeri, ekonomik, siyasal ve kültürel saldırganlığa doğrudan ya da dolaylı yardımcı olacak kadar ahmak değiliz.
Birkaç gündür Türkiye’de de peydahlandı İran’la mücadele gönüllüleri. Diyorlar ki, “sivil bir uçağın istemeyerek de olsa vurulması kabul edilemez”. Sonra “bu kadar beceriksiz bir ülkenin nükleer silah sahibi olmasının önüne geçilmesi gerekir” diye ekliyorlar. Öyle ya, yanlışlıkla nükleer füzeleri de ateşleyebilirler…
İşte psikolojik savaş denen alçaklık tam da bu. Kim itiraz edebilir bu söylenenlere? Sivil bir uçağın düşürülmesinin nesi savunulabilir? Nükleer silahların yarattığı büyük riski kim hafife alabilir?
Ancak…
Psikolojik savaş nedir? Psikolojik savaş insan topluluklarının aklını genel geçer değerleri, normları, doğruları, gerçekleri istismar ederek etkilemek hatta yönetmektir.
İşte sözüm İran’a karşı psikolojik savaşın parçası olanlaradır.
ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki varlığının yarattığı tehdidi birinci sıraya koymadan hangi sivil uçaktan söz edeceksiniz? “Biz ABD’ye de karşıyız” demek yetmez, İran’ın yolcu uçağını düşürmesiyle ilgili söz söylerken, emperyalist yağmacıların bölgeyi tamamen militarize ettiğini vurgulayacaksınız. Bunu yapmıyorsanız, lamı cimi yok, psikolojik savaş militanısınız.
Sonra daha önce sivil uçakların defalarca kez “kazara” düşürüldüğünü itiraf edeceksiniz. İran’ı aşağılayacak, beceriksizlikle itham edecekseniz, ABD ve İsrail’in de yolcu uçağı vurduğunu hatırlatacaksınız. Bu konulara çok meraklıysanız, emperyalistlerin içinde 269 kişi olan Kore Havayolları’na ait bir yolcu uçağını, Sovyetler Birliği’nin stratejik silahlarının olduğu bir bölgeye yollayıp, saatlerce bütün uyarılara rağmen ışıkları kapalı halde ve hiçbir telsiz mesajına yanıt vermeksizin uçurduğunu anlatacak ve uçağı düşürmek zorunda kalan Sovyetler Birliği’nin eşi benzeri olmayan bir kampanya ile karşı karşıya bırakıldığını da yazacaksınız.
Beceriksizlikmiş!
ABD’de, Kanada, Japonya, Belçika gibi “becerikli” ülkelerde kaç nükleer reaktör kazası yaşandığını biliyor musunuz? Yine ABD’nin kaç kez yanlış alarm yüzünden nükleer savaş çıkarmanın eşeğinden döndüğünü?
Türk savaş gemisi Muavenet bir tatbikatta ABD donanmasının açtığı ateşle vuruldu; “yanlışlık oldu” dediler. Okurların bunu da bilmeye hakkı var. Haykırın bakalım gür sesle “bu beceriksiz Amerikalıların elinden uçak gemilerini almak gerek” diye…
1974 Kıbrıs Harekatı sırasında donanmaya ait Kocatepe battı, Adatepe ve Mareşal Çakmak da ağır yara aldı. 52 denizci öldü. Saldırıyı Türk Hava Kuvvetleri düzenledi. Kuşkusuz yanlışlıkla, koordinasyon ve istihbarat hataları sonucu… Lakin hafife alınır tarafı var mı? Kendi uçaklarınla saatlerce kendi gemilerini bombalamak neyle açıklanacak?
Ya Roboski? Orada ne olmuştu? 34 kişinin ölümünde beceri var mıydı?
Yine ABD’ye dönelim. ABD’nin Afganistan ve Irak’ta kaç sivili “yanlışlıkla” öldürdüğünü biliyor musunuz?
Savaş bu… Uluslararası tekellerin kâr hırsı nedeniyle insanlığın uğradığı kırım ve yıkım! Bunun beceriklisi mi olur! Savaşların nedenini ortadan kaldırmak için mücadele etmek yerine güçlüden yana olmak, güçlünün psikolojik savaşıyla ortaklaşmak, utanç verici bir tutumdur.
ABD’nin Irak işgalinin toplam 500 binin üzerinde insanın ölümüne neden olduğu biliniyor. Buna Afganistan’ı ekleyin, buna Suriye’de emperyalistlerce tetiklenen iç savaşı ekleyin. Yolcu uçağın düşürülmesini küçümsemiyorum ama ABD emperyalizminin yarattığı kan denizinde kaç uçak dolusu sivilin hayatını kaybettiğini hesaplayın, sonra “beceriksiz İran”dan söz edecekseniz edin!