CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
* Bu ülkeye baharı getirmek mümkün. Bu ülkenin huzur içinde yaşamasını sağlamak mümkün. Bu ülkeye adaletin getirilmesi için de mücadele vereceğiz. Adaleti önemsiyoruz. Devletin temeli adalettir diyoruz.
* Adalet toplumun kaynaşması demektir. Adalet hak arayan kişinin başvurduğu yer demektir. Adalet egemen güçlerin önünde eğilmemek demektir…
* Dünya adalet üzerine inşa edildi. Aramızda hukuk fakültesi öğrencilerimiz var özellikle onlara seslenmek istiyorum: Adaletten şaşmayacaksınız.
Gariban Harp okulu öğrencileri hapiste
* Adalet Bakanı, “2019 yargıya güven yılı olacak” dedi. Demek ki, önceki yıllar yargıya güven duyulmuyordu. 2019 yargıya güven duyulan bir yıl oldu mu? Hayır.
* Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en ağır yargı krizini yaşamaktadır. Yargının siyasallaştığını defalarca söyledik. Tarihten gelen adalet duygusu giderek zemin kaybetti. İranlı bilge ne diyordu: Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.
* 25 baronun ortak imzasıyla bir bildirge yayınlandı. Diyor ki: Son dönemde, kamuoyunun dikkatle takip ettiği davalarda yaşanan hukuksuzluklar ve yürütmenin yargıya doğrudan müdahalesi anlamına gelecek uygulamalar kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır.
Erdoğan yargıya göz dağı veriyor
* Egemen güçlerin siyasal yandaşların telkiniyle uyuşturucu kaçakçıları, FETÖ’nün en önemli adamları serbest bırakılırken gariban harp okulu öğrencileri hapiste, neden? Bunu sormak zorundayız.
* Osman Kavala için mahkeme beraat kararı veriyor. Cezaevi aracındayken Erdoğan konuşuyor, “Onu beraat ettirmeye kalkıştılar” diyor. Yargıya göz dağı veriyor. Kimsin sen? Kimsin?
* Cezaevi aracının içinden tekrar cezaevine götürüldü. Bu mudur adalet? Bu insani, ahlaki, vicdani bir meseledir. Bunu sadece siyasetin terazisine koyarsınız yanlış yaparsınız.
* Anayasa madde 138: Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
* Anayasa da askıda. Darbe dönemlerinden çok daha ağır bir faşizm dönemindeyiz. Kimsenin nefes almasını istemiyorlar.
* Hakimler Savcılar Kurulu mevcut yapısıyla tamamen siyasileşmiştir…
Bunlar hakim mi, Saray'ın köleleri mi?
* Damat İstanbul, kanal projesinin olduğu yerden 13 dönüm arazi kapatmış. Cumhuriyet gazetesinin haberine yayın yasağı getirdiler hemen. Akabinde yayın yasağını eleştiren haberlere de yayın yasağı getirildi! Soruyorum: Bunlar hakim mi, Saray’ın köleleri mi?
Feriştahınız gelse geri adım atmayacağım
* Yönettiği devlete vergi vermemek için dolarları Man Adası üzerinden dolandırdılar, beş kuruş vergi vermediler. MASAK, bankalar diyor ki, kayıtlar doğru. Bir belgesel yaptık bununla ilgili. Yayın yasağı getirildi. Feriştahınız gelse geri adım atmayacağım.
* Dış politika konusunda konuşurken boğazınızda dokuz düğüm olmalı. İyi düşünüp konuşmalı. Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. İktidar muhalefet olmaz dış politikada.
Tek bir Mehmetçiğimizin tırnağı tüm Suriye'den daha değerlidir
* Suriye'deki kavganın niye parçası oldun? “İdlib’de, Libya'da ne işin var?” diye sorduk. Herkesle kavga ettiler. Bugün Filistin bile bizi desteklemiyor, Filistin bile! Kahramanlık edebiyatı yapıyor. Ya sen kim kahraman kim? Süleyman Şah türbesini kaçıran kahraman olabilir mi ya?
* Türkiye Cumhuriyeti'nin ordusu Saray’ın ordusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletini egemen güçlerin maşası haline getirmek kadar bu ülkeye yapılabilecek daha büyük bir hıyanet yoktur. Tek bir Mehmetçiğimizin tırnağı bütün bir Suriye’den daha değerlidir.
* Eski Dışişleri Bakanımız İhsan Sabri Çağlayangil’in sözüdür: Orta Doğu’da bir toplantıya çağrıldığınızda adınız masada yoksa, bir de mönüye bakın.
Şehitleri eşya gibi görmek insanlık ayıbıdır
* Şehitlerimizden söz ederken çok dikkatli bir dil kullanmaya özen gösteririz. Şehitleri bir eşya gibi görmek, ‘tane’ şeklinde ifade etmek, bir insanlık ayıbıdır. Daha önce Erdoğan, yine şehitler için “kelle” ifadesini kullanmıştı.
* Beyefendi diyor ki şehitler tepesi boş kalmayacak. Aynen söylüyorum ben de: Çocukların var, seni kefenle karşılayanlar var. Gönder onları oraya, fakirin fukaranın çocuğundan ne farkı var onların?
* İktidar medyası ya Saray’dan gelen talimatla bu ‘tane’ sözcüklerini oradan çıkarmış. Erdoğan’a sansürü, Erdoğan medyası uyguluyor. Dün akşam AKP’nin internet sitesine girdim. Orada gerçekten konuşma metnin tamamı var mı diye… Orada da çıkarılmış. Çünkü şehitler için ‘tane’ sözcüğünün kullanılmaması gerektiğini AKP’liler de biliyor.