Kanal İstanbul’a karşı açılan davalara yenileri eklenmeye devam ediyor. Yeniköy sakinleri de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanan imar uygulamasının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne dün dava dilekçesini sundu.
Bölge sakinlerinden Nurşen Aksoy, “Garibanların mallarını elinden almayın. Yaptığınız çok yanlış” diye seslendi. Elif Anadol da 11 yıldır Yeniköy’de yaşadığını söyleyerek, “Evimiz, yüzde 40’ı alınıp bir kilometre öteye veriliyor. Neden verildiğine dair bir açıklama da yapılmıyor” dedi.
Mahkeme önünde yapılan açıklamaya CHP İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan da katıldı. Burada konuşan avukat İsa Öztürk, Kanal İstanbul’a karşı dava açmak için son günün bugün olduğuna vurgu yaptı.
Öztürk, şunları söyledi:
"Kanal İstanbul projesiyle ilgili imar planlarından sonra parselasyon planları da çıkmıştı. Binlerce kişi bu parselasyon planıyla mağdur oldu, itiraz ettiler. İtirazlarına cevap beklediler. Maalesef herhangi bir cevap gelmedi. Yarın (bugün) da dava açmak için son gün. İnsanlar artık mecbur kaldılar. Evlerini, bahçelerini koruyabilmek için dava açmaktan başka idare hiçbir yol bırakmadı. Yapılan uygulamanın çok hukuksuz olduğu çok açık. Onun için de son güne kadar bekledik, dava açmadık, bu yanlıştan dönüleceğini düşünerek. Çünkü çok teknik hata da var. Hatadan dönüleceğini bekliyorum ama maalesef binlerce kişinin itirazları yok sayıldı. Binlerce kişinin mağduriyeti yok sayıldı. İnsanlar hukuki yola başvurmak zorunda kaldı.
Bugün biz, 90 kişiyle ilgili davayı açmak için buraya geldik. Tüm davaları açıyoruz. Artık hukukla insanlar haklarını arayacaklar. Bu yapılan uygulamanın iptal edileceğini düşünüyoruz. Hukuka olan inancımızı kaybetmek istemiyoruz. Ben hukukçuyum. Hukuktan başka bir yolla bu planları iptal ettirme şansımız yok. Açık hukuksuzluk nedeniyle planların da iptal edileceğini düşünüyorum ama maalesef hukuka olan güven o kadar az. Binlerce kişi itiraz etti bu planlara fakat dava açan sayısı o kadar çok fazla değil. Bu da ülkenin içinde olduğu durumu, hukuka olan güvenin ne kadar sarsıldığını gösteriyor. İnsanların iktidara, idareye ve hukuka olan güveninin sarsıldığının açık bir göstergesi. Yapılan uygulamayla kendilerince bir şehir hayal etmişler ve burada yaşayan insanları yok saymışlar. Yapılan parselasyonlar 25 bin ve 30 bin metrekare. Oysa burada bir hayat var. İnsanların evi var, bahçeleri var. Kimisinin tarlası var.
Kafadan, sıfırdan bir plan yapmışlar. Yasa çok açık şekilde diyor ki ‘Fiili durumu dikkate alman lazım; buradaki, üzerindeki yapıları dikkate alarak planlama yapman lazım’. Biraz önce belirttiğim gibi, bütün bu hususlar dikkate alınmadan bir plan, bir parselasyon planı yapılmış ve binlerce vatandaş mağdur edilmiş. Yüzde 45 kesinti yapılmış. Yine listede kimsenin adı yok. Vatandaş kendi yerini bile bulamıyor. Yani kendisi nereye gönderilmiş, ne olmuş? Denize 20-30 metre mesafedeki parseller, Yeniköy’den, haraç yatırılmış, 25-30 kilometre uzağa atılmış. Vatandaşın müstakil parseli varken 5-6 parsele bölünmüş; 500 metre yer 50’şer metre, 50’şer metre parçalara bölünmüş, birkaç yere gönderilmiş. Yani tamamen hukuksuz bir uygulama. Bu hukuksuz uygulamayı da iptal ettirmek için bugün mahkemeye başvuruyoruz ve büyük bir ihtimalle de iptal edileceğini düşünüyoruz. Yargıya olan inancımızı kaybetmeyeceğiz. Dediğim gibi, tek çaremiz şu anda idarenin bu vatandaşın itirazını, sesini duymaması nedeniyle bize dava açmaktan başka seçenek bırakmadılar”
'Büyük bir rant projesidir'
CHP İstanbul İl Başkanlığı Kent ve Doğa Haklarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Güler Işıkcevahir de şöyle konuştu:
“Bilim insanlarının, meslek odalarının en çok da İstanbul halkının karşı durduğu 350 milyon metrekare alan ve 6 ilçeyi kapsıyor gibi gözüken Kanal İstanbul ile ilgili bu planların aslında tüm kenti, hatta Trakya’yı da kapsadığının farkındayız. Bu planlarda neler var? Doğa talanı var. Büyük bir rant projesidir. Tarihi alanlarımız yok ediliyor. Su havzalarımız yok ediliyor. Tarım alanlarımız yok ediliyor. En önemlisi de ekonominin de bu kadar dipte olduğu bugünlerde ekonomiye de çok büyük bir zarar verecektir. Bir deprem gerçeği de var biliyorsunuz. Bu yatırımın aslında İstanbul’da olası bir depremde yıkılmak üzere olan binalar üzerinde kurulmasını daha doğru bulurduk. Biz de İstanbul İl Başkanlığı olarak bu planın karşısındayız, halkın yararına olmayan bütün planların karşısında olduğumuz gibi. En başta bölge halkının ve İstanbul halkının yanında olduğumuzu belirtmek isterim”
'Haksız yere mağdur ediliyorlar'
İYİ Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Aysel Kırali de Yeniköy halkının yanında olacaklarını belirterek, “Ben ve arkadaşlarım, bugün Kanal İstanbul projesinde, buradaki vatandaşların mağduriyetinin yanında olduğumuzu göstermek üzere geldik. Kanal İstanbul projesi aslında bir proje bile değil. Birçok ayağında bir sürü problem var ama bugün burada bulunma nedenimiz, biraz önce avukatımızın da bahsettiği gibi buradaki vatandaşların haksız yere mağdur edilmeleridir. Ben ve arkadaşlarım, İYİ Parti olarak vatandaşlarımızın yanındayız ve destek vermeye devam edeceğiz” dedi.
Yeniköy sakinlerinden Burcu Koç ise mülkiyet hakkına dikkat çekti. Koç, şunları söyledi:
“Bizler, burada hem evlerimiz için hem İstanbul’umuz için hem de doğamız için mücadele veriyoruz. Eğer ki bizler dilekçelerimizi çok güzel hazırlarsak tabii ki hakimlerimiz bu davalara bakacak. Onların vicdanına sığınmak için geldik biz buraya. İnanıyorum ki bu davada iptal kararlarımızı alıp yerlerimizi koruyacağız. Ben, değerli hakimlerimizin vicdanına, bu ülkenin devletine bağlı vatandaşlar olarak sesleniyorum. Lütfen, bundan önce açmış olduğumuz planların iptal davalarına ve şu anda imar uygulamasına açmış olduğumuz davalarımıza adaletle bakın ve bizler için yürütmeyi durdurma kararları verin. Şayet bu kararları vermezseniz bu tapu sicil kadastro cetvelindeki bu haksız oranlar ve değişik parseller bizim kapılarımıza tescil edilirse inanın binlerce vatandaş mağdur olacak. Binlerce vatandaş ekonomik çöküntü yaşayacak.
Bizi ömrümüzle sınamayın
Bunun yanı sıra daha da vahimi, yerlerinden, evlerinden, emeklerinden, yıllarından, hatıralarından koparılacak insanlar. Bunun insanlarda açacağı çok büyük, derin, manevi sıkıntılar olacak. Bizler, bu kaygı düzeyini iki yıldır çok üst düzeyde yaşıyoruz. Ötesi, biz, Yeniköy sahile ömür verdik. Orayı canı gönülden seven insanlarız. Buyurun, yaz geldi. Hepiniz sahilimize gelin. Ne güzel bir sahili var İstanbul’un, ne kadar uzun, ne kadar geniş, görün. Beton yığını olmasına müsaade etmeyelim hep beraber. O sahilde bizim hayatımız geçti. Ben o dalgalarda yüzme öğrendim. Karadeniz’in beton olmasını istemiyorum. Lütfen, bizler oraya ömrümüzü verdik ve şu anda biz ömürlerimizle sınanıyoruz. Yüzlerce komşumla ömürlerimizle sınanıyor. Bizi ömrümüzle sınamayın. Yüce mahkeme, lütfen hiç kimsenin bu devletine bağlı vatandaşlarını ömürleriyle sınamasına izin vermeyiniz”