Bugünden itibaren 10 gün süreyle halkın görüşüne açılacak projeye uzmanların, meslek örgütlerinin, doğa ve yaşam savunucularının hangi gerekçelerle itiraz edileceğini yayınladı.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, Kanal İstanbul Projesi’nin ÇED raporu nihai halini almak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından görüşe açılması üzerine, yurttaşlarımızın projeye ilişkin görüş ve itirazlarını 2 Ocak 2020 tarihine kadar iletebilmeleri için bir dilekçe yönergesi hazırladı.
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu'nun konu hakkındaki mesajı ise şöyle;
Sevgili İstanbul halkı,
Kanal İstanbul Projesi’nin ÇED raporu nihai halini almak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından görüşe açılmıştır. Projeye ilişkin görüş ve itirazlarınızı 2 Ocak 2020 tarihine kadar İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne ya da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’ne dilekçe ile iletebilirsiniz.
TMMOB İSTANBUL İL KOORDİNASYON KURULU'NUN DİLEKÇE ÖRNEĞİ
İstanbul Gönüllüleri dilekçe örneği yayınladı
Dilekçe örneği için: https://t.co/v01zg4tr2v?amp=1
İtiraz sebeplerine ne yazılabilir?
TEMA Vakfı
- Projenin şehrin tüm karasal ve denizel yaşam alanlarını, yer altı suyu sistemini ve ulaşım sistemini tamamen değiştirmesi söz konusu.
- ÇED raporuna göre İstanbul’un temel su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı kullanım dışı kalıyor. Bu, iklim değişikliğinin kuraklık gibi etkilerini daha fazla hisseden İstanbul halkı için önemli bir su kaynağının kaybedilmesi anlamına geliyor.
- Böylesine yoğun nüfuslu ve deprem bölgesinde olan bir alanda yapılması planlanan kanalın olası bir depremde yanal ve düşey hareketlere karşı nasıl bir tepki vereceği öngörülmüyor.
- Proje alanının yüzde 52,16’sının tarım arazisi olduğu belirtiliyor. Ancak tarım arazisi kaybı sadece kanalın geçtiği güzergâhtaki tarım arazileri ile sınırlı kalmayarak kanal çevresinde oluşacak yapılaşmalar nedeniyle çok daha vahim boyutlara ulaşabilir.
Greenpeace
- Denizlerin kimyasının, tuzluluk oranlarının değişmesinden tutun İstanbul'a su sağlayan su havzalarının ortasından kanal geçirilerek bütün su rejiminin hidrolojisinin bozulmasına kadar, orada yaşayan Trakya'nın son ormanlarına ve sadece bu bölgede bulunan bitki örtülerinin ortadan kalkmasına yol açacak.
- Aynı zamanda Trakya'da son derece azalan verimli tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması anlamına da gelecek.
- Milyonlarca yıldır buraya uyum sağlamış balık popülasyonlarının çok ciddi şekilde etkilenmesi, bunun sonucuna balık popülasyonlarında ciddi düşüşler yaşanmasına neden olacak.
TMMOB
Çevre Mühendisleri Odası
- Terkos üzerinde 3. havaalanın yapacağı olumsuz etkiyi arttıracak. Küçükçekmece Gölü ile Sazlıdere Barajı yok olacak.
İnşaat Mühendisleri Odası
- Küçükçekmece Gölü, Sazlı Dere ve Terkos Barajı özelliğini yitirerek tuzlanacak.
- Deniz suyu ile tatlı su birbirine karışacaktır. Deniz ekosistemi ile kara ekosistemi iç içe geçecek.
- 45 kilometre uzunluğunda yapılacak olan bu kanal projesi tarım alanlarını parçalayacak, kanal üzerinde 7 ile 9 köprünün yapılması gerekecek. Kanal ile Boğaz arasındaki bölge bir ada haline dönüşeceği için tüm ulaşım sistemleri değişecek ve yeni sorunlar yaşanacak.
- Kanal kazısından çıkan toprakla Marmara Denizi’nde adalar yapılarak yerleşime açılacağı ifade edilmektedir. Marmara Denizi’nin içinden geçen fay hattının üreteceği 7 ve üzeri büyüklükteki bir deprem, bu adaların denizle buluşmasına ve batmasına neden olacak.
İstanbul Kent Savunması ve Kuzey Ormanları Savunması
- Karadeniz’in soğuk ve tatlı suyuyla Akdeniz’den Marmara’ya, oradan da Karadeniz’e varan sıcak ve tuzlu su birleşecek; denizlerin su/tuz ve yaşam dengeleri alt üst olacak.
- Karadeniz kuruyup yok olurken, Marmara ve Akdeniz’in yaşam koşulları onarılamaz biçimde bozulacak.
- Marmara Denizi’nin alt sularındaki oksijen tükenirken, alt tabakadaki hidrojen sülfür yoğunluğu uçacak; bütün İstanbul’u çürük yumurta kokacak.
- Yer altı su depoları, açık kanaldan gelen deniz suyu ile dolacak.
- Karadeniz’e kıyısı olan bütün ülkelerin doğasını bozulacak.
WWF
- Boğaz’da hali hazırda var olan iki yönlü akıntı sisteminin Kanal içerisinde geliştirilemeyecek ve Karadeniz’in kirli suları Marmara’ya dolacak.
- Kanal kapatılsa bile bir daha geri dönüş olmayacak ve oksijensizlik kimyasal dengeleri alt üst ederek, alt tabakadaki hidrojen sülfür yoğunluğunu hızla arttıracak ve sonuç olarak İstanbul lodos estiğinde dayanılmaz bir şekilde çürük yumurta kokusuna maruz kalacak.
- Zamanla Karadeniz’in de ekolojik yapısı bozulacaktır. Tuna Nehri’nin Karadeniz’i kirlettiğinden şikâyetçi olan Türkiye kendi eliyle yaptığı ikinci bir boğaz ile bu kirliliği kendi evinin içerisine, yani Marmara’ya taşınmış olacak, bu durum Marmara’nın ölü bir denize dönüşmesi ile sonuçlanabilecek.
Politeknik
- Tahmin edilen toprak ve hafriyat miktarı 1,5 milyar metreküp. Malzemeyi taşımak ve alandan uzaklaştırmak için 15 metreküplük kamyonlar kullanıldığında yaklaşık 100 milyon hafriyat kamyonu seferi yapılacak. Devasa hafriyat çalışması bölgeyi toza boğarken hava kirliliği yaratacak.
- Karadeniz’de 71 milyon metrekare dolgu alan yapılacak. Sahil geri dönüşü olmayacak şekilde yok edilecek.
- Küçükçekmece ve Sazlıdere’ye iki adet yat limanı yapılacak. Bölgede emlak rantı olunca güzergah etrafında yaşayanlar sürgün edilecek.
- Marmara Denizi’ne 10 adadan oluşan yaklaşık 22,5 milyon metrekare büyüklüğünde üç grup ada inşa edilecek. Büyükçekmece, Avcılar, Beylikdüzü, Yeşilköy sahilleri yok edilecek.
- Proje güzergahında kalan 35 bin nüfuslu Şahintepe ve 14 bin nüfuslu Altınşehir mahallelerinde 23 kilometrekare kamulaştırma yapılacak. Yerleşim ve tarım alanları halkın elinden alınacak.
- Tahmini bedeli 60 milyar lira olan projenin yüklenicileri kanalın etrafında kalan yaklaşık üç kilometrekarelik alana verilen imarla büyük rant elde edecekler.
Yerbilimi ve deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür:
- "Yaklaşık 1-1,5 milyar m3 malzeme kazılacaktır. Bu malzemenin kazılması yıllarca sürecek, kazıda iş makinalar ve patlayıcı kullanılacak dolayısıyla vadi ve çevresindeki ekosistem, fauna ve flora büyük ölçüde tahrip olacaktır.
- "Bu boyuttaki bir malzemenin herhangi bir yere serilmesi mümkün değildir. Bir ihtimalle Marmara içerisinde adacıklar oluşturulacaktır. Marmara’nın içerisindeki aktif fay sistemi düşünülürse bu iş son derece riskli olacaktır.
- "Kanalın kazılması esnasında zemin özelliklerine göre fazla kayma, heyelan ve göçmeler olacaktır.
- "İstanbul deprem beklemektedir. Beklenen deprem gerçekleşirse Kanal’ın Marmara ağzı 9-10 şiddetinde etkilenebilecektir. Kanal gibi yatay ve düşey harekete sıfır toleranslı bir yapının bu depremden (veya sonrakilerden) ciddi hasarlar görmesi mümkündür.
Ekoloji Birliği
- Projeyle yaklaşık 20 bin futbol sahası büyüklüğünde doğal orman yok olacak,
- Proje kentte ve bölgede geri dönüşü imkansız ekolojik hasarlara sebebiyet verecek,
- Proje kentin üst ölçekli planına sonradan işlenmiştir ve plan ana kararlarıyla çelişmekte,
- Proje güzergahında üç aktif fay hattı bulunmakta, deprem ve tsunami riski de içermekte,
- Proje ile tüm nüfus ve istihdam dengesi altüst olacak,
- Kanal nedeniyle heyelan, toprak kaymaları ve sıvılaşma tehlikesi yüksektir,
- Geçimini tarımdan, hayvancılıktan sağlayan yöre halkı yaşam güvencesini kaybedecek,
- Kanalın yapım, işletim maliyeti ve geri ödeme süresindeki dengesizlikler nedeniyle kanal, telafisi imkansız sorunlar doğuracak.
Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cemal Saydam:
- “Marmara bir havuzdur. İstanbul Boğazı bu havuzu bir yandan boşaltırken bir yandan da dolduruyor yani bir musluk işlevi görüyor ve dengeyi kuruyor. Fakat Kanal İstanbul projesi gerçekleşirse Marmara için ikinci bir musluk olacak ve bu sefer musluk sadece boşaltacak.
- “Eğer Kanal İstanbul açılırsa ilk 10 senede üst suda organik patlamalar olacak ve buna bağlı olarak yem arttığı için balıklar da artacak. Ancak ikinci 10 senede alt tabakadaki oksijen bitecek ve dip suyun kimyası değişecek, organik patlamalar artacak ve ilerleyen dönemlerde dip su Gemlik ve İzmit körfezini de kaplayacak. Her lodos esintisi ile İstanbul kokacak. Karadeniz havuzu giderek boşalacak ve ekoloji kesinlikle değişecek.”