Kamboçya'dan Türkiye'ye siber dolandırıcılık ve insan ticareti

Kamboçya'da yatırım dolandırıcılığı yapan Çinli yoğunlunluk şebekenin kollarından biri Türkiye'ye de uzanıyor. Kamboçya'nın milli gelirinden fazla kazanç sağlayan şebeke çalışmalarını Türklerin de içinde bulunduğu esir ve askerlerle yürütüyor.

Herkesin telefonuna tanımadığı bir numaradan yatırım içerikli bir mesaj gelmiştir. Bu mesajların bazıları bariz şekilde kötü bir çeviri ve sahte hesap ile yapılırken bazıları çok profesyonel olabiliyor.

Maalesef bu konuda binlerce ‘asker’ çalıştıran onlarca esir çevirmenleri bulunan şirketler var ve bu kişilerin kurduğu uluslararası yapıdan gerçek finans şirketlerini ayırmak zor.

Çinli çeteler Kamboçya’da bu sistemi kurdu ve dünyaca bilinen bu şebekenin önüne geçilemiyor. Çetenin hedefinde Türkiye vatandaşları da var. Hatta iddialara göre çetenin bazı liderleri de Türkiye vatandaşlığına sahip. Şebeke sahte Whatsapp grupları ile fake sohbetler içine kandırmak istedikleri Türkleri alıyor, burada sanki para kazanılmış gibi yazışmalar gerçekleştiriyorlar. Öyle ki bazı özel günlerde Whatsapp durumlarında yerel bölgelerden kutlama video ve fotoğraflarını paylaşarak kendilerinin gerçek kişiler olduğunu gittikçe inandırıyorlar. Her çete üyesinin kullandığı onlarca telefon var. Şebeke milyonlarca dolar dolandırıcılık yapıp paralarını önce kriptoya sonra da Kapalıçarşı'da aklayarak hesaplarına geçiriyorlar.

Çinli şebeke tıpkı yasadışı sanal bahiste kullanıldığı gibi kiralık IBAN’lar kullanıyorlar. Bu IBAN’ların sahiplerinin üzerine farklı şirketler ve hemen hemen her bankada hesap açılmış. Elbette hesaplarını kiraya verenler de komisyon alıyor.

Şebeke, 2023'te tahmini 12,8 milyar dolar kazandı. Ülkenin gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yarısı kadar dolandırıcılık yapan şebekeyi ülkede haber yapmak bile imkansız. Kamboçyalı gazeteci Mech Dara, polisin kendisini bir dolandırıcılık merkezini araştırırken gözaltına aldı. Dara’nın yazdığı gazeteler kapatıldı ve Dara iki yıl cezaevinde kaldı. Gazetecinin serbest bırakılması ancak ‘özür videosu’ yayınlaması ile mümkün oldu.

Bu detayları nasıl öğrendik? Kamboçya’da bir finans şirketinde Türkçe-İngilizce çevirmenlik işine girdiğini düşünerek çetenin eline düşen Türk esir çevirmenlerden. (Can güvenlikleri nedeniyle kişilerin isimleri paylaşılmayacaktır.)

LinkedIn ve Facebook üzerinden iş ilanına başvurarak çevirmenlik yapmak üzere Kamboçya’ya giden kişiler, bir villa sitesi içerisinde kampüs cezaevi sisteminde bir çalışma ortamı ile karşı karşıya kaldılar.

İş ilanlardan biri

Tüm haftalarını bu kampüsün içerisinde geçiren ve izin günleri olmadan çalışan bu kişilerin “çalışma işlemlerini başlatma” bahanesiyle pasaportunu da çetelere kaptırdılar. Bir süre sonra yapılan çevirilerle Çinli şebekenin Türk vatandaşları bazı büyük banka isimlerini kullanarak fon-borsa işlemi yaptıklarını anladılar ancak onlar için çok geç oldu.

Sitenin dışarıdan görüntüsü

Bu düzmeceye de birçok Türk vatandaşı kazananların olduğunu düşünerek inanıyor ve yüklü miktarda paralar yatırıyordu. Bu suça ortak olmak istemeyen Türk vatandaşları da işten ayrılmak istediler. Ancak şirket buna izin vermedi. Çünkü ilk iş görüşmesini yaptığını sandığı ve irtibat kurduğu kişiler aslında insan ticareti yapan başka bir şebekenin üyeleri. İş arayan kişiler ile sözde iş görüşmeleri yapıp ardından işçi arayan çetelere bu insanları satmaktadırlar. Türk esirler, Çinli şebekeye satıldıklarını çıkmak istedikleri zaman öğrendiler.

Önce kampüs içerisinde hapis hayatı yaşayan bu Türk çevirmenler, Türkiye’nin Kamboçya Büyükelçiliği ile iletişime geçtiler. Ancak Büyükelçilik süreci onlar ile çözmeleri gerektiğini ve söyledi. Ardından kampüsten çıkmayı başarsalar da Kamboçya’dan çıkmak aynı şekilde kolay olmadı.

Kamboçya’dan çıkabilmek için Büyükelçilikten geçici acil çıkış belgesi alınsa da yabancıların çıkış vizesi denilen belgeyi polisten almaları gerekiyor. Polise gitmek ise korkunç bir süreci başlatabiliyor. Talihsiz Türk çevirmenlerden biri de bunu yaşadı. Büyükelçiliğin haber vermesi ile Kamboçya polisinin çetenin elinden aldığı Türk vatandaşı belgesini almak isterken işlem yapılmadan 21 gün nezarethanede kaldı. Bu süreçte de Büyükelçilik diplomatik süreçleri işletti ancak sonuç alamadı.

U.K'nın kaldığı nezarethane. Dışarı çıkmaya izin yok. Yemek ve su dahil hiçbir şey verilmiyor. Telefonlarla sipariş verilebiliyor. Sipariş başına da dışarıda oturan polisler 2,5 dolar haraç alıyor.

Şebekenin elinden kurtulan U.K’nın aktardığına göre büyükelçiliğin kendilerine “Sen ne ilk ne de son olacaksın. Prosedür böyle, bizim yapacak bir şeyimiz yok. Siz yine şanslısınız çünkü yaşıyorsunuz. Bazılarının can güvenliğinden endişe ediyoruz” dedi.

“Ben 3. haftada ‘Artık medyaya konuşacağım’ dediğim günün ertesinde Büyükelçi aradı. Ondan önce asla iletişim kurmadı. ‘Medyaya konuşursan elinden telefonu alır’ dediler. Bana söylenen defalarca nota verilmiş ve emniyet genel müdür yardımcısıyla ve en üst düzey yetkililerle defalarca görüşülmüş ve bana defalarca çıkacaksınız diye söz verildiği halde 21 gün suçlu muamelesi gördüm. Ne pasaportum kayıptı ne vizemde sorun vardı.”

Çinli çetenin gücü tüm ülkeyi sarmış durumda. Şebekenin elinde 17 yaşında bir kız çocuğu dahil olmak üzere çok sayıda Türk ve binlerce yabancı esir bulunmaya devam ediyor.

Türkiye Haberleri