Leyla Kılıç
Türkiye’nin gündemi her gün değişirken, kadına yönelik şiddet, baskı ve katliamlar değişmiyor. Kadın cinayetlerini gündemine almayan iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesinin ardından her ay en az 20 kadının öldüğü gözlemleniyor. Koruyucu önlemlerin alınmaması kadınların ölümüne neden oluyor.
Ağustos'ta 32 kadın öldürüldü
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) ağustos ayında 32 kadının öldürüldüğünü belirterek, Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı raporunu paylaştı. 32 kadının 18’i evli, 9’u bekar, 3’ünün medeni durumu belirsiz, 2’si dini nikahlı. 32 kadının 21’i ateşli silahla, 6’sı kesici aletle, 2’si yüksekten atılarak, 1’i kimyasal maddeyle, 1’i asılarak, 1’i sert cisimle vurularak öldürüldü. Kadınların 8’i evli olduğu, 4’ü boşanmak istediği, 4’ü babası olan, 3’ü birlikte yaşadığı, 3’ü boşanma aşamasında olduğu, 2’si birlikte olduğu, 2’si akraba olduğu, 1’i oğlu olan, 1’i reddettiği, 1’i tanımadığı erkek tarafından öldürüldü. 3 kadının failleri ise şüpheli.
67 çağrı İstanbul’dan
TKDF’nin Ev İçi Acil Yardım Hattı’nın ağustos ayı verilerinin yer aldığı raporda ise 1 ila 31 ağustos tarihlerinde toplam 444 çağrı ile kadınlar yardım istedi. Bu çağrıların 67’sinin İstanbul’dan geldiği kaydedilen raporda İstanbul’u; Bursa 19, Ankara ve Antalya 17 çağrıyla izledi. En çok çağrının geldiği İstanbul’da çağrıların ilçelere göre dağılımı ise şu şekilde oldu: “Beşiktaş (2), Beylikdüzü (1), Beyoğlu (3), Esenyurt (12), Gaziosmanpaşa (4), Çekmeköy (4), Kartal (2), Maltepe (1), Pendik (5), Sancaktepe (4), Küçükçekmece (2), Sarıyer (1), Sultangazi (2), Zeytinburnu (7), Sultanbeyli (2), Ümraniye (2), Arnavutköy (1), Bağcılar (3), Başakşehir (2).”
25 çağrıda sığınak istendi
Raporda, “Çağrıların şehir ve ilçeler arasındaki dağılımı gösteriyor ki, şehirlerin gelişmişlik seviyeleri, sosyoekonomik durumları fark etmeksizin farklı şehir ve ilçelerden şiddet ihbarı çağrıları geldi” denildi. Toplam 128 vakanın 108’inin ev içi şiddet ihbarı olduğu belirtilen raporda, “66’sı eş şiddeti ihbarlarıydı. 25 çağrıda sığınak talebinde bulunuldu. Acil müdahale gerektiren 9 vaka ihbarı oldu. 102 çağrıya hukuki bilgilendirme yapılırken, 58 çağrı karakola, 22 çağrı ise barolara yönlendirildi” ifadeleri kullanıldı. Ev İçi Acil Yardım Hattı’na ulaşanların yaşları 1-77 arasında değişirken, mağdurların yüzde 89,9’u kadın, yüzde 3,7’si çocuk. Çocukların yüzde 2,8’i kız, yüzde 0,9’u ise erkek.
En yakınındaki erkekler şiddet uyguluyor
Vakaların yüzde 45,8’i psikolojik, yüzde 41,6’sı fiziksel şiddete maruz kaldı. Bu şiddet türlerinin dışında gelen çağrıların yüzde 5’i sosyal, yüzde 3,33’ü cinsel ve yüzde 4,17’si ekonomik şiddet. Öte yandan kadınlar, en yakınlarındaki erkekler tarafından şiddete uğruyor. Kadınlara saldıran grubun yüzde 50,6’sının eşleri olduğu görülüyor. Eşleri, yüzde 9,4 ile diğer aile üyeleri takip ederken, raporda, şu ifadeler kullanıldı: “Evlilik bağı olmayan duygusal ilişkilerde kadınlar erkeklerin şiddetine maruz kalmaktadırlar. Ağustos ayında erkek arkadaşların saldırganlar arasındaki yüzdesi 7,1 olmuştur. Erkekler duygusal ilişkileri bittikten sonra da kadınlara şiddet uygulamaktadır. Saldırganların yüzde 1,2’si eski eş, yüzde 2,4’ü eski erkek arkadaştır.”
‘Kadınlar her gün ölüyor’
TKDF Başkanı Canan Güllü, ağustos ayında 32 kadının hayattan koparılmasını ve kadına yönelik şiddetin önlenememesinin nedeni olarak iktidarın kadın politikasızlığını işaret etti. halktv.com.tr’ye konuşan Güllü, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasının kadın cinayetlerini artırdığını anlatarak, “Türkiye’de 21 Mart 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile yürürlükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’nden bu yana ayın her günü en az bir kadın ölüyor. Eskiden günlere, haftalara yayılan kadın katliamları son dönemlerde mekanizmaların iyi işlememesi, şiddet karşısında önlem alınmaması ile arttı. Bu anlamda iktidarın kadın politikasızlığının bir yansıması olarak kadın cinayetleri ve cinayet şekilleri artarak hayatımızın içinde çok geniş bir yer kaplıyor” dedi.
'Faillerin elini güçlendirdi'
İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasının ardından kadınların korkuyla şiddet gördüğü alandan çıkamadığını kaydeden Canan Güllü, "2021'de İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasının ardından Nisan ve Mayıs ayında kadın cinayetlerinde azalma görülüyor. Bunun nedeni, kadınların sözleşme ve yaptırımların ortadan kalkmasıyla yaşadığı korkuydu. Daha sonra sayının artışı bize gösteriyor ki şiddetin boyutu korkuyu bir yana bırakarak evden kaçan, boşanma talebinde bulunanlar ve korunmayan kadınların sayısını ve faillerin elini güçlendirdi" diye konuştu.
‘Din tacirleri katliamları artırıyor’
Türkiye’nin kadınlara yaşam hakkının tanınmadığı bir ülke sıfatı kazandığını belirten Güllü, “Geçmişe doğru baktığımızda artan şiddet olaylarının farkındalığıyla sivil toplum, kamu iş birliği ile bazı kanunlar, uluslararası sözleşmeler ve uygulama yöntemleri ile mekanizmalar hayata geçiyordu. O mekanizmalardan geri adım atıldı. Örneğin İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçildi. Kadınlara bakış açısını toplumsal olarak daha aşağıya çekip, birey olmaktan öte itaatkar kıvama getirmeye çalışan sahte din tacirlerinin söylemlerine cezai müeyyide yapılmaması da bu katliamları artırıyor” diye konuştu.
Öldürülen | Şüpheli ölüm | Toplam | |
2020 | 300 | 171 | 471 |
2021 | 280 | 217 | 497 |
2022 | 220 | 157 | 377 |
21 Mart 2021'de feshedilen İstanbul Sözleşmesi'nin ardından koruyucu mekanizmaların yaptırım uygulamaması kadın cinayetlerinde artışa neden oldu.
- 2020'de 300 kadın cinayete kurban gitti. 171 kadın ise şüpheli ölüm sonucu yaşamını yitirdi.
- 2021'de 280 kadın cinayete kurban giderken 217 kadın şüpheli ölümle yaşamını yitirdi.
- 2022'nin Eylül ayına kadar 220 kadın öldürüldü. 157 kadının ölümü şüpheli.
Kadınlar yalnız bırakılıyor
Kadın cinayetlerinde katliam şekillerinin değişiklik gösterdiğine dikkat çeken Canan Güllü, ağustos ayında öldürülen kadınların boşanmakta olan, boşanmış, resmi nikahlı, dini nikahlı, nişanlı, erkek arkadaşı veya hiç tanımadığı erkekler tarafından öldürüldüğünü ve katliamların tarım ilacıyla zehirleme, asmaya zorlama, ateşli silahla öldürme, kesici aletle yaralama gibi çeşitlenme gösterdiğini söyledi. “Erkeklerde acı çektirerek öldürme isteğini görüyoruz” diyen Güllü, “Zaten var olan bir şiddet döngüsünden rahatsız olduğu ve buna maruz kalan kadınlar, önlem almak adına o kişiden uzaklaşmaya çalıştığında yanında devletini ve koruyucu mekanizmaları göremiyor” ifadelerini kullandı.
İktidar önleyici maddeleri kaldırdı
- İktidarın, erken yaşta evliliği önleyici maddeleri ortadan kaldırdığını belirten Güllü, şunları sıraladı:
- "Sürdürülebilir eğitim, 4+4 kanunu ile kesintiye uğradı.
- Anayasa’nın ‘resmi nikah olmadan dini nikah kıyılamaz’ maddesinin kaldırıldığına tanıklık ettik.
- Erken yaşta evlilik yapmış ve kamu tarafından dava açılarak tutuklanmış kişilere de af getirme sürecini yaşadık. O dönemin de Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ, sivil toplum örgütlerince ‘tecavüz önergesi’ dediğimiz önergeyi vererek bu insanlara af getirmenin önünü açtı.”
‘İktidarın kadın politikasızlığı’
Tarikat şeyhlerin söylemleriyle biat et-rahat et felsefesi güdüldüğünü kaydeden Güllü, iktidarın kadın politikasızlığının sonuçlarının topluma en ağır şekliyle yansıdığını belirtti. Her geçen gün artan kadın cinayetlerinin durdurulması için iktidarın bir an önce sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak acil eylem planı oluşturması ve hayata geçirmesi gerektiğini söyledi. Mağdur olan kadınlara Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’na başvurmaları için çağrıda bulunan Canan Güllü, “2007 yılından beri acil yardım hattımız devrede. Sorunların çözüme ulaştırıldığı bir merkez. Bize ulaşan mağdurlar maruz kaldıkları şiddetin türünü bilmiyorsa da öğreniyor. Yaşadığı sorunun çözümü için kendisine bir yol çiziliyor. Güvenle arayıp yardım talep edebilirler” diye konuştu.
BM uzmanlarından Danıştay’a İstanbul Sözleşmesi çağrısı
'2022'nin ilk 7 ayında en az 1315 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi'