İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Cihan Paçacı, yaptığı basın açıklaması ile İYİ Parti'nin 2020 yılı asgari ücret teklifini açıkladı.Paçacı, "TÜİK üzerinden enflasyonu düşük gösterip, zam oranını aşağı çekmek, bununla kalmayıp çalışanlarımızı Suriyeli geçici sığınmacıların mecburi ucuz işçiliği ile tehdit etmek ülkemizin huzuruna tuzak kurmaktır.
Türk devleti, vatandaşını “İşine gelirse” kabilinden bir tavırla tehdit etmez. Bunu ima etmek bile en ufak tabirle emek hırsızlığıdır, millet düşmanlığıdır.İYİ Parti olarak, asgari ücret tespitinde; asgari ücret ile çalışan vatandaşlarımızın geçim koşulları, güncel açlık sınırı, geçinme ve barınma gibi taviz veremeyeceğimiz insanca yaşama kriterlerinin dikkate alınması gerektiğine inanmaktayız." dedi.
Paçacı, "TÜİK tarafından hesaplanan genel enflasyon oranı değil, asgari ücretlinin bütçesindeki en önemli harcama kalemlerini oluşturan gıda, barınma, ısınma, ulaşım ve eğitim harcamaları baz alınarak hesaplanacak Özel Enflasyon Oranı (Endeksi) üzerinden asgari ücrete zam yapılmasını öngörmekteyiz.
Rakamsal olarak; 2020 yılı için geçerli asgari ücretin vergiden muaf tutulup 2019 TÜİK enflasyon artış oranı ilave edilerek 2865.40 TL Brüt, Net olarak ise 2650.50 TL olması,Sonraki yıllar için ise geliştirilecek Özel Enflasyon Oranı (Endeksi) kullanılması yöntemi ile asgari ücretin tespit edilmesi, Asgari ücret dışında diğer ücretlere bütçe dengesi dikkate alınarak kademeli bir vergi kolaylığı sağlanmalıdır." dedi.
Paçacı'nın açıklaması şu şekilde;Bilindiği üzere asgari ücret tespit komisyonu, 2020 yılında uygulanacak asgari ücretin tespiti için görüşmelere başlamıştır.Ülkemizde asgari ücret, resmi olarak çalışan 6,5 milyon vatandaşı doğrudan, diğer çalışanları ve işverenleri de çok yakından ilgilendirmektedir.Öncelikle asgari ücret tespit komisyonunun yapısının incelenmesi gerekmektedir. Asgari ücret tespit komisyonu; işçileri temsilen Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), işveren tarafını Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve kamu tarafını ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı temsilcilerinden oluşan üç taraflı bir yapıdır. Komisyondaki taraflar beşer üye ile temsil edilmektedir.Komisyonda alınan kararlara itiraz söz konusu değildir. Ücret tespitinde toplu pazarlık sürecinde olduğu gibi uyuşmazlık prosedürü de işlememektedir.Ülkemizde asgari ücret komisyonu oluşumu ve işlemesinde Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmamakta, Asgari ücretin tespitinde en az eş veya bir çocuğun esas alınması gerekirken çalışanın ailesi dikkate alınmamaktadır.Uygulamada komisyondaki son söz hükümete aittir. Hükümet kendi içinde önceden tespit ettiği asgari ücret miktarını göstermelik görüşmeler sonucunda açıklamakta ve bu karara itiraz edilememektedir. İşçi ve işveren temsilcilerinin karara karşı herhangi bir yaptırımı söz konusu değildir. Aslında işleyen prosedür; Sayın Cumhurbaşkanı asgari ücret rakamını bildirmekte, ilgili bakan da bunu deklare etmektedir. Komisyon görüşmeleri ise topluma karşı sergilenen bir tiyatro oyunu niteliğinden öteye geçmemektedir. Göstermelik olarak yapılan bu asgari ücret görüşmeleri devlet ciddiyetine ve sosyal devlet kavramına ters ve yakışıksız kalmaktadır.
Ülkemizde asgari ücretin belirlenmesi yöntemi demokratik değildir ve çalışanların ekmeğine müdahaledir.Bugün asgari ücret üzerinde asgari ücretin yarısı kadar vergi ve kesinti yükü bulunmaktadır. Bu yük kayıt dışı işçi çalıştırılmasının yolunu açmakta diğer bir deyimle kayıt dışı istihdamın kamu eli ile artırılması sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca SGK Prim tahsilatı, Gelir ve Damga Vergisi tahsilatları da süresi içinde yapılamamaktadır.Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde en düşük asgari ücrete sahip 4. ülkedir. Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip ülkeler Sırbistan, Bulgaristan ve Arnavutluk’tur.2009’da Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücretli 13 ülke varken, 10 yıl sonra 2019’da sadece üç ülke kalmıştır.Türkiye’de asgari ücretin hesaplama yöntemi, ekonomik krizlerin faturasının çalışanlarımıza dayatıldığı bir yapı yerine, çalışanımızı koruyan tüm tarafların uzlaştığı ve maddi yükün paylaşıldığı bir sistem olmalıdır.Ancak bugün uygulanan sistem gelir dağılımı adaletsizliğini çalışanlar aleyhine artırmaktadır.Asgari ücretin tespitinde esas alınan, özellikle enflasyon kriterinin irdelenmesinde de fayda vardır.Enflasyon rakamlarını Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıklamaktadır. Ancak bilindiği üzere yaşadığımız ekonomik krizin tam da ortasında Ekim 2018’de TÜİK’in yönetimine yapılan bir hükümet operasyonu ile yönetim değişmiş ve değişimden sonra TÜİK verileri, maalesef hükümetin talimatları doğrultusunda oluşturulmaya başlanmıştır. Enflasyon oranının hesaplanmasında TÜİK farklı alanlarda hesaplamaya katılan mal gruplarının ağırlıklarında değişikliğe neden olacak yönetsel tercihlerde bulunmakta ve ülke genelinde bu durum istatistiki verilere olan güveni azaltmaktadır.Ancak her gün eve mutfak için para veya bütçe ayıran çalışanımız ve evinde akşama sofraya yemek koymaya çalışan kadınlarımız gerçek enflasyonun TÜİK’in açıklamakta olduğu oranlar olmadığını çok iyi bilmektedir.Bugün Türkiye’de ikili bir enflasyon oranı oluşmuştur. Biri halkımızın karşı karşıya kaldığı gerçek enflasyon oranı, diğeri ise TÜİK’in açıkladığı talimatlı enflasyon oranıdır.Çalışanlarımızın emeğini ezen son bir etken de, en az 5 milyon Suriyeli sığınmacıya asgari ücretlimizin alın terinden kesilen vergilerle 2012 yılından itibaren ciddi harcama yapan ve onların kaçak iş gücü ile asgari ücretlinin işini elinden almasına göz yuman hükümetin iş gücü ücretlerini aşağı yönde baskılamasıdır.TÜİK üzerinden enflasyonu düşük gösterip, zam oranını aşağı çekmek, bununla kalmayıp çalışanlarımızı Suriyeli geçici sığınmacıların mecburi ucuz işçiliği ile tehdit etmek ülkemizin huzuruna tuzak kurmaktır. Türk devleti, vatandaşını “İşine gelirse” kabilinden bir tavırla tehdit etmez. Bunu ima etmek bile en ufak tabirle emek hırsızlığıdır, millet düşmanlığıdır.İYİ Parti olarak,Asgari ücret tespitinde; asgari ücret ile çalışan vatandaşlarımızın geçim koşulları, güncel açlık sınırı, geçinme ve barınma gibi taviz veremeyeceğimiz insanca yaşama kriterlerinin dikkate alınması gerektiğine inanmaktayız.Asgari ücret tespiti yapılırken kayıt dışı işçi çalıştırılmasının önüne geçilmesi için işveren tarafının yükünün fazla artırılmaması, asgari ücretlinin insan onuruna uygun yaşam standartlarını yükseltecek bir ücret tespiti yapılması devletimizin sosyal devlet olma özelliğinin bir gereğidir.Asgari ücret mutlak surette vergiden muaf tutulmalıdır.Ayrıca asgari ücret tespitinde kullanılan enflasyon kriteri hesaplama yöntemi değiştirilmelidir. TÜİK tarafından hesaplanan genel enflasyon oranı değil, asgari ücretlinin bütçesindeki en önemli harcama kalemlerini oluşturan gıda, barınma, ısınma, ulaşım ve eğitim harcamaları baz alınarak hesaplanacak Özel Enflasyon Oranı (Endeksi) üzerinden asgari ücrete zam yapılmasını öngörmekteyiz.Rakamsal olarak;2020 yılı için geçerli asgari ücretin vergiden muaf tutulup 2019 TÜİK enflasyon artış oranı ilave edilerek 2865.40 TL Brüt, Net olarak ise 2650.50 TL olması,Sonraki yıllar için ise geliştirilecek Özel Enflasyon Oranı (Endeksi) kullanılması yöntemi ile asgari ücretin tespit edilmesi,Asgari ücret dışında diğer ücretlere bütçe dengesi dikkate alınarak kademeli bir vergi kolaylığı sağlanmalıdır.