İşte CHP'nin AKP'ye sunduğu 11 maddelik seçim güvenliği raporu
ANKARA (ANKA)- CHP'nin seçim güvenliği heyetinin AKP’ye sunduğu raporda, “Yüzde 10’luk ülke barajı tamamen kaldırılmalı. Başta barolar olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının gözlemci statüsüyle seçim günü sandıklarda ve oy kullanma alanlarında çalışabilmesi olanaklı kılınmalı. YSK kararlarının yargı incelemesine derhal açılması sağlanmalı” önerileri yer aldı.
CHP heyeti, 8 siyasi partiyle gerçekleştirdiği görüşmenin ardından hazırladığı raporu, bugün yapılan ziyarette AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'a sundu. Sonuç raporunda ittifak teklifine ilişkin 11 madde ile diğer mevzuata ilişkin 7 maddelik talepler yer aldı.
Raporda yer alan 11 maddelik ortak talep özetle şöyle:
“Teklifin, hane bütünlüğünü bozmayacak şekilde aynı binada oturan seçmenlerin aynı seçim bölgesinde kalmaları şartıyla farklı sandık bölgelerinde oy kullanabilmelerini öngören 1. maddesi, teklif metninden çıkarılmalıdır.
Teklifin 2. maddesiyle vali veya il seçim kurulu başkanının talebi doğrultusunda sandıkların taşınmasına olanak tanıyan 298 sayılı kanunun 14’uncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 16 numaralı bent madde metninden çıkarılmalıdır. Sandıkların taşınmasına olanak tanıyan bu düzenleme, seçmen iradesinin baskı altına alınması sonucunu da doğurabilecektir.
Teklifin 2. maddesiyle yatağa bağımlı hasta ve engellilere getirilen seyyar sandık uygulamasını getiren 298 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen 17 numaralı bent, seyyar sandık listelerinin nasıl oluşacağı, seçim günü seyyar sandıklarda güvenliğin nasıl sağlanacağına ilişkin soru işaretleri barındırmaktadır.
Teklifin 3’üncü ve 4’üncü maddeleri sandık kurulu başkanı ve üyeliklerinin belirlenmesi noktasında siyasi partilerin müdahil olabildiği mevcut düzenlemeyi kaldırarak, siyasi iktidarın ağırlığını artıracak biçimde, kamu görevlileri arasından seçim yapılmasını getirmektedir. Bu durum, seçimlerin asli unsuru olan siyasi partilerin denetim mekanizmalarını azaltacağından, düzenlemenin eski haline döndürülmesi uygun olacaktır.
-“OY PUSULALARININ FARKLI ZARFLARA KONULMASI UYGULAMASI GETİRİLMELİ”-
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde oy pusulalarının farklı zarflara konulması uygulaması getirilmelidir.
Filigranlı pusula ve zarf, sandık kurulu mührü ile uygulanırsa, seçim güvenliği açısından daha tatmin edici bir düzenleme olacaktır.
Teklifin 7’nci maddesiyle getirilen sandık çevresi tanımlaması, propaganda yasağı ve kolluk kuvvetinin görev ve yetki alanı bakımından muğlaklık içermekte, mevcut düzenlemede yer alan metrik belirlemeler, yasak sınırlarını net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Teklifin 8’inci maddesiyle, mevcut düzenlemede sandık kurulu başkanı ve üyelerine tanınan kolluk çağırma yetkisi, tüm seçmenlere tanınan bir yetki olarak genişletilmektedir. Getirilen madde, seçmenin yapacağı haklı itirazların dahi, “ihbar” sopası gösterilerek engellenme riskini taşımakla beraber, seçmeni, müşahiti ve gözlemcileri itiraz etme noktasında otokontrol uygulamasına itebilecektir.
Teklifin 9’uncu maddesi, sandık mührü bulunmayan zarfların, 11’inci maddesi ise sandık mührü bulunmayan pusulaların geçerli sayılabilmesini düzenlemektedir. Bu hüküm, 16 Nisan gayrimeşru referandumunda YSK tarafından kanunsuz bir karar alındığının itirafı olması açısından önemli olmakla beraber, sandık mührünün teminatının ortadan kaldırılması bakımından kabul edilemez.
Teklifin 13’üncü maddesi, ittifak yapan partilerden herhangi birine verilmeyen ancak ittifaka verilen ve “ortak oy” olarak tanımlanan oyların ittifakı destekleyen partiler arasında orantısal olarak dağılımını öngörse de seçmen tercihine dair bilinmeyen verilen üzerinden yapılan hesaplamaların, seçim sonuçlarının kesinliğine ve seçmen iradesinin netliğine kesinliğine gölge düşürebileceği açıktır.
Teklifin ittifaka ilişkin düzenlemelerini içeren maddeleri arasında, oy pusulasında ittifak yapan partilere avantaj sağlamasının yanı sıra, ittifak yapan partilerin yüzde 10’luk ülke barajı sorununu, diğer siyasi partilere avantaj sağlayacak biçimde çözmesi de, eşitlik ilkesine aykırıdır.”
- “OHAL REJİMİNE VAKİT KAYBETMEKSİZİN SON VERİLMELİ”-
Raporda, “Diğer Mevzuat Değişiklikleri” başlığında da şu önerilerde bulunuldu:
“15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz günü ilan edilen ve 19.5 aydır süren OHAL rejimine vakit kaybetmeksizin son verilmeli, Türkiye yeniden olağan hale geçmelidir.
-“YÜZDE 10’LUK ÜLKE BARAJI TAMAMEN KALDIRILMALI”-
Yüzde 10’luk ülke barajı tamamen kaldırılmalı. Seçmen iradesinin parlamentoya tam yansıması sağlanmalıdır.
Başta barolar olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının gözlemci statüsüyle seçim günü sandıklarda ve oy kullanma alanlarında çalışabilmesi olanaklı kılınmalıdır.
16 Nisan gayrimeşru referandumunda mühürsüz oyların geçerli sayılmasına ilişkin YSK kararı da göz önüne alınarak, YSK kararlarının yargı incelemesine derhal açılması sağlanmalıdır.
Kanun teklifine yatağa bağımlı engelliler için getirilen düzenlemeye paralel olarak, görme engelli yurttaşlar için Braille alfabesi ile basılmış pusula sağlanması başta olmak üzere engelli bireylerin iradelerini özgürce yansıtabilecekleri önlemler alınmalı ve mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır.
9 Şubat 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan KHK ile yürürlüğe giren ve propaganda eşitsizliği noktasında özel televizyonlara ilişkin YSK’nın denetimini kaldıran mevzuat değişikliği geri çekilmelidir.
-“EN AZ YÜZDE 1 OY ALAN SİYASİ PARTİLERİN HAZİNEDEN YARDIM ALABİLMELERİ MÜMKÜN KILINMALIDIR”-
Partilerin hazine yardımı alabilmelerine ilişkin hüküm gözden geçirilerek, seçimlerde en az yüzde 1 oy alan siyasi partilerin hazineden yardım alabilmeleri mümkün kılınmalıdır.”