Kuzey Anadolu fay hattının çok yakınında bulunan İstanbul’daki doğal afetler tarihçiler tarafından incelendikten ve bu bilgiler tarih araştırmalarına yansıdıktan sonra İstanbul’un 1453 yılında fethedilmesinden sonra otuzun üzerinde depremin yaşandığını öğreniyoruz.
1509 Depremi 'Küçük kıyamet'
Kaynaklarda bu depremle ilgili yeterince bilgi bulunmamaktadır. Ancak İstanbul’un tarihi süreçte geçirdiği en etkili depremi olarak bilinir. Bu sebeple Osmanlı Tarihçileri bu dönemi 'Küçük Kıyamet' olarak adlandırır. Tarihçiler depremin Osmanlı Devleti’nin önemli merkezlerinden olan Edirne ve Bursa’da da hissedildiğini, depremin 45 güne yakın artçılarıyla devam ettiğini kaynaklarda yazıyorlar. Ancak 1509 yılındaki depremle ilgili yeterince kayıt bulunmadığından ölü sayısı ile ilgili her kaynak farklı bilgiler vermektedir. Ancak yapılanmanın bugünkünden farklı olduğu düşünüldüğünde depremin 'küçük kıyamet' olarak adlandırılması zahiyatın büyüklüğünü de ortaya koyuyor. Rivayete göre İstanbul veya Pera’da depremin etki etmediği tek bir ev bile kalmamıştı ve şehir nüfusunda büyük kayıplar verilmişti.
1719 Depremi
1719 yılı depremi ile ilgili genel olarak bilgiler yıkık binalar şeklinde olduğu yönünde. Can kayıplarının çok fazla olmadığını dile getiren tarihçiler daha çok yapıların büyük zarar gördüğünü dile getirmektedirler. Bu döneme ait bilgiler depremin şiddetli olduğu ancak merkezin İzmit olabileceği yönünde. İstanbul’un da bu depremden etkilendiği daha sonraki yıllardaki kaynaklardaki belirtilmiş.
1766 Depremi 'Sabaha karşı gelen deprem'
1766 yılı depremi ile ilgili yazılan kitaplar ve kayıtlarda şiddetinin fazla olduğu ve insanların aylarca, kötü şartlarda yaşamak zorunda kaldıkları yönünde. Bu depremin 1509 depremine çok benzediği ve aynı yıkıcılıkta olduğunu kaynaklardan görmemiz mümkündür. Yani 1509 depreminden yaklaşık 250 yıl sonra aynı yıkıcılık ve etkiye sahip bir depremle İstanbul’un sarsıldığını görüyoruz. 1766 depremi için yerli ve yabancı kaynakların üzerinde durduğu deprem saati ise “sabaha karşı” olduğu yönünde. Hatta bu nedenle kayıpların az olduğu çünkü yapıların genelde tek katlı ve ahşap olduğu konusunda bilgi veriliyor.
1894 Depremi 'Kapalı Çarşı’da büyük yıkım'
Büyük 1766 depreminden yaklaşık 128 yıl sonra meydana gelen 1894 depreminde İstanbul’da en çok zarar gören yapıların eski yapılar olduğunu yabancı tarihtiler yazmış. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Kapalı Çarşı ile ilgili rapor hazırlayan Oscar Bey Rendelmann Kapalı Çarşı’da büyük hasar olduğunu dile getirmektedir. Tarihçi raporunda şu ifadeleri kullanıyor "Çarşının inşaat sistemi hatalı, yüksek katlarda haddinden fazla ağırlık birikmiş ve çoğu yeterince sağlam değil.” 1894 depreminde çarşıyı örten bir çok kubbenin çöktüğü, burada can kaybının da fazla olduğu kaynaklarda yer almaktadır.
Depremler daha çok ne zaman oluyor?
1894 Depreminin ardından Osmanlı Devleti’nde o döneme kadar meydana gelen depremlerle ilgili araştırma yapan Jeoloji Mühendisi Halil Edhem Bey; depremlerin iklime göre şöyle bir istatistiğini yapmış:
'51’i kış, 39 İlkbahar, 44 yaz, 92 tanesi ise sonbahar'
1894 depremi ile ilgili Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde depremden en çok etkilenen yerleşmeler bugünkü yerleşme adlarıyla Adalar, Yalova, Adapazarı, İzmit, Gebze, Büyük ve Küçük Çekmece, Çatalca, Karamürsel olarak ifade edilmiştir. 10 Temmuz 1894 yılı depremi ile 17 Ağustos 1999 depremi arasında bu açıdan da bir benzerlik görmek mümkün. İki depremin de 'İstanbul Depremi' olarak adlandırılsalar da 'Marmara Denizi' depremi olduğu ortadadır.
1912 Depremi 'Yine aynı saatlerde…'
Osmanlı Devleti’nin Balkan Savaşları döneminde yine savaşın yaşandığı coğrafyaya yakın bir yerde meydana gelen 1912 Mürefte depremi yıkıcı depremler arasında yer alır. 9 Ağustos 1912'de Tekirdağ ilinin Şarköy ilçesinde meydana gelen bu depremin büyüklüğü 7,3 olarak belirlenmiş. Tıpkı 1999 depremi gibi gece 3 sularında meydana gelen ve tarih benzerliği de olan bu depremde 216 kişi yaşamını yitirmiştir.