İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) İstanbul'un deprem raporunda; olası 7,5 büyüklüğündeki depremde, 48 bin binanın ağır ve çok ağır hasar alması, 150 bine yakın binanın orta hasar alması bekleniyor. Matematiksel olarak çıkarılan bu rakamların gerçekçiliğinin tespit edilmesi için İBB Deprem Risk Yönetimi Ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı İstanbul Şehircilik Atölyesi Müdürlüğü Deprem Risk Analiz ekibi, şehrin 39 ilçesindeki binalarda incelemeler yapıyor. Ekiplerin yılsonuna kadar, bütün ilçelerdeki binalarda inceleme yapması ve olası bir depremde binaların alacakları hasar derecelerini belirlemeleri bekleniyor.
Yapılan adrese dayalı bina bazındaki çalışmalar konusunda İstanbul Şehircilik Atölyesi Müdür Yardımcısı Hasan Hüseyin Aydoğdu, "Şu ana kadar açıklanan rakamlar konut stokunun içerisinde kırılganlık eğrileri, olasılık fonksiyonlarıyla hesaplanmış rakamlar. Adrese dayalı kesinlikle bu 48 bin bina belirli değil. Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü'müzün elindeki yapı envanterine göre İstanbul'da 1 milyon 160 bin bina bulunuyor. Bunun yine yaklaşık 790 bin, 800 bin civarındaki kısmı 2000 yılı öncesinde yapılmış durumda. Çoğunlukla bunların arasında olmak üzere bütün İstanbul içerisinde 48 bin bina en son yapılan kayıp tahmin çalışmamıza göre ağır veya çok ağır hasar alacak durumda" değerlendirmesinde bulundu.
Deprem Risk Analiz ekibi, 100 kişiden oluşuyor. Ekipler ilk olarak binaya giderek, rölevesini çıkarıyorlar. Bu doğrultuda, 5 tane kolon belirlenerek çalışmalar başlıyor. Kolonlardan birinden, üzerindeki boya ve sıva sıyırma işlemi yapılarak donatı tespiti ile binadaki korozyon seviyesi belirleniyor. Donatı sayısı yani demir sayısına bakılıyor. Seçilen 5 kolonda da beton yüzeyine ulaşılarak betonun basınç dayanımı belirleniyor. Bu işlemde beton test çekici olarak adlandırılan schmidt cihazı kullanılıyor. Ayrıca bina yapısındaki düzensizliklere bakılıyor.
'Tahmin çalışmalarını sahadan topladığımız verilerle daha gerçekçi bir şekilde geliştirmeye çalışıyoruz'
İstanbul Şehircilik Atölyesi Müdür Yardımcısı Hasan Hüseyin Aydoğdu, yapılan çalışmalarla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: "Özellikle 2000 yılı öncesinde yaklaşık 790 bin yapının içerisinde mekanik bilgiler toplayarak bina bazında risk sıralamasını yapmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda 22 tane ilçenin sonuçlarını almış durumdayız. Şu an itibariyle de 28. ilçede çalışmalarımız devam ediyor. Genel olarak 2018 yılında tamamlanan ve geçtiğimiz yıl güncellenen ilçe bazlı çalışmalarımızın ortaya koyduğu bir rakam vardı. Hasarlı ve ağır hasarlı yaklaşık 48 bin bina öngörülüyordu. Bunu yerinde adrese dayalı olarak tespit etmeye başladık ve bu tahmin çalışmalarını sahadan topladığımız verilerle daha gerçekçi bir şekilde geliştirmeye çalışıyoruz. Şu anda İstanbul'daki yapı stokunun büyük bir çoğunluğu 2000 yılı öncesinde yapılmış durumda. Literatürde sıkça işlenir, 2000 yılı öncesi yapılar biraz daha riskli görülmektedir. 2000 yılı sonrası bir anda sihirli değnek değmedi. Ama 1999 depremlerinin yarattığı bilinç, korku, 1997 yılında yürürlüğe giren yönetmeliğin daha da anlaşılması, yapı denetim kanunu gibi gelişmeler ve malzeme kalitesindeki ilerlemeler nedeniyle 2000 yılından sonra imal edilen binalar biraz daha iyi durumda."
'Kırılganlık eğrileri, olasılık fonksiyonlarıyla hesaplanmış rakamlar'
Aydoğdu, 1997 yılı öncesindeki yapı stokunun 1975 yılındaki deprem yönetmeliğine uymadığına dikkat çekerek, "Bu sebeple ağır ve çok ağır hasar alması öngörülen binaların adrese dayalı olarak bulunması gerekiyor. Şu ana kadar açıklanan rakamlar konut stokunun içerisinde kırılganlık eğrileri, olasılık fonksiyonlarıyla hesaplanmış rakamlar. Adres dayalı kesinlikle bu 48 bin bina belirli değil. Deprem ve zemin inceleme müdürlüğümüzün elindeki yapı envanterine göre İstanbul'da 1 milyon 160 bin bina bulunuyor. Bunun yine yaklaşık 790 bin, 800 bin civarındaki kısmı 2000 yılı öncesinde yapılmış durumda. Çoğunlukla bunların arasında olmak üzere bütün İstanbul içerisinde 48 bina en son yapılan kayıp tahmin çalışmamıza göre ağır veya çok ağır hasar alacak durumda. Ancak bizim şimdi 22 ilçede bina bazlı yaptığımız çalışmalarda bu rakamlar biraz daha değişmesi söz konusu. Yılsonuna kadar 39 ilçemizde inceleme yapmış ve raporlamamızı yapmış olmayı hedefliyoruz. Haliç'in batısında ve TEM otoyolunun güneyinde kalan bölgeler zemin olarak ve faya yakınlık bakımından biraz daha depremselliğin yüksek olduğu bölgeler. Bu ilçelerdeki yapı stokunun da kendi içerisindeki özelliklerini şu anda yaptığımız çalışmalarla az çok ortaya çıkarmış durumdayız. Daha önceki çalışmaların da ortaya koyduğu gibi burada yapı stokunun da eski olmasından kaynaklı sorunların acilen ortadan kaldırılması gerekiyor" şeklinde konuştu.