Fatih’in Kocamustafapaşa semtindeyiz. Cerrahpaşa, Haseki, Samatya ve Çapa hastanelerinin hemen yanı başında bulunan bu semtin tarihinde İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin rolü de var.
Her yıl Ağustos ve Eylül aylarında ‘Paşa’da’ ev bakan üniversite öğrencilerini görmek mümkün. Semtte yaşayan 20 bin kişinin çoğunu da öğrenci ve hastane çalışanları oluşturuyor. Fakat kiralar nedeniyle semtten göç başlamış diyebiliriz. Nüfus geçen yıla göre bin 500 kişi azalmış. Paşa artık öğrenciler için ‘bir numaralı’ alan değil. Çünkü kira fiyatları, devletten aldıkları KYK’nin dört katı.
Paşa’nın ara sokaklarına girdiğimizde neredeyse her sokakta bir emlakçı görüyoruz. Samatya’ya inen o yokuşlu caddelerin büyük kısmında kiralık ev var. Aradığımızı bulamayacağımızı biliyoruz fakat bir emlakçıya girip ‘Ev aradığımızı’ söylüyoruz.
İlk gittiğimiz evin kirası bin 250 lira. Evi görmek için heyecanlıyız fakat bu fiyatta olması tedirgin de ediyor. Ev denilen yere geldiğimiz zaman ise tedirginliğimizin ne kadar haklı olduğunu anlıyoruz.
Evin genişliği, iki kol mesafesinde. Banyoda aynı anda hem ellerinizi yıkayıp hem ihtiyacınızı giderip hem de duş alabilirsiniz. Mutfak için ayrılan alan yarım metrekare.
Emlakçıya, ‘Burası çok küçük değil mi?’ dediğimiz zaman ise ‘Binada oturanların çoğu hastanelerde çalışıyorlar. Daha uygun daire yok’ yanıtını alıyoruz. Yani devlet hastanesinde çalışanlar artık bu kadar konforsuz alanlarda yaşıyor.
Apartman beş yıl önce sırf böyle daireler için yapılmış
‘Daha uygun bir daire var mı?’ sorusunu sorduğuma pişmanım. Çünkü aynı apartmanın bodrum katındaki daireye gidiyoruz. Ev olarak kiralanan yerde cam yok. Orada yaşayacak kişinin apartmana bakan bir karışlık bir camdan nefes alması isteniyor. Rutubet kokusu tüm alanı sarmış durumda. Kirası ise bin 150 lira.
Emlakçıya bu dairelerin neden bu kadar küçük olduğunu soruyorum. Apartmanın beş yıllık olduğunu söylerken “Böyle daireler yapabilmek için yapılmış bir bina burası. Öğrenciler için başka ev yok. 10 daire var burada. 10’u da dolu” yanıtını alınca apartman sahibinin amacının anlamaya çalışıyorum.
Görüştüğüm emlakçı semtin eskilerinden. Yolda her geçene selam veriyor. Kiraların bu kadar artmasını ev sahiplerine ve yeni ev olmamasına bağlıyor. Ona göre eğer daha fazla bina yapılsaymış kiralar bu durumda olmazmış.
Çatısı koli bandıyla bantlanmış ev için bin 500 lira istiyorlar
Paşa’da görüştüğüm emlakçıların ardından rotamı Haseki tarafına çeviriyorum. Emlakçı beni görür görmez ‘Kardeşim o evi sen beğenmezsin’ diyor. Kiralardaki artıştan şikayetçi olduğunu söylüyor. Nedenine dair ise devlet kurumlarının bir kontrolü olmamasına bağlıyor.
Apartmandan harici bir demir merdivenle sözde bir artı bir olan eve çıkıyoruz. Evin mutfak tezgahı adeta savaş alanını andırıyor. Tuvaletin hali içler acısı. Bir odayı görmek istediğimde ise gözüm tavana çarpıyor. Tavan, su sızıntısı olmasın diye koli bandıyla bantlanmış. Emlakçı bu görüntüyü görünce ‘’Tavan akıyordu ama yapıldı. Eski kiracılar böyle bir çözüm bulmuş’’ diyor.
Fiyatların artışında yabancılardan çok ev sahipleri etken
Emlakçı, evi gezdiğimiz sırada bölgede bulunan yabancı vatandaşların artmasının kiraları yükselmesinde etken olduğunu söylerken “Kalabalık halde kalabiliyorlar. Bu da ev sahibi için kira ücretinde artış demek. Yerli vatandaş da yaşayabilecek bir alan bulamıyor” diyor.
Ev sahiplerinin ev kiralarını belirlerken ‘Bu fiyat olmaz, çok yüksek’ diye tepki gösterdiğini söyleyen emlakçı genelde “Yan taraftaki bu fiyata vermiş, ben de bu fiyata vereceğim” yanıtıyla karşılaştığını belirtiyor.
“Baktığımız evde eşyalar rutubetten çürümüştü, emlakçı rutubet olmadığı konusunda bizi ikna etmeye çalışıyordu”
Hasan Teoman Bingöl ve arkadaşı üniversite öğrencisi. Temmuz ayının ortasından beri ev arıyordu. Geçtiğimiz hafta ‘uçuk’ bir fiyata ev tuttu. Ev arama sürecinde nelerle karşılaştığını dinlemek için kendisine ulaştığımda süreci “30-40 emlakçıyla kontak kurduk. İlk etapta 2 bin 500 liralık evlere bakıyorduk. Sonrasın da 3 bin 500 liraya kadar çıktık” diye özetliyor.
Fiyatların öğrencilerin karşılayabileceği miktarda olmadığını söyleyen Bingöl, Temmuz ayında baktıkları evlerin Ağustos ayında 300-400 lira zamlandığının altını çiziyor. Sarıyer Hisarüstü’nde görmek için gittikleri bir evde yaşadıklarını anlatan Bingöl, “Eli yüzü düzgün bir eve girdik, eşyaların rutubetten çürüdüğünü gördük, emlakçı ise rutubet olmadığı konusunda bizi ikna etmeye çalışıyordu” diyor.
Kendi bütçeleri İstanbul’da yaşayan çoğu insanın gelirinden yüksek. Fakat buna rağmen okullarına, ulaşıma ve sosyal hayata yakın bir evi uzun bir süre bulamamışlar. Gittikleri 6-7 evden tek yaşanabilecek olanı tuttuklarını söyleyen Bingöl ve arkadaşının kirası 3 bin lira. Gezdikleri evlerde bazı odaların camının olmadığını, dükkandan bozularak ev yapılanlar olduğunu söylüyor.
Nispetiye’de girişin üç kat altında, ‘kot 3’ diye geçen, mutfağında doğalgazı olmayan ve sıcak suyun termosifonla sağlandığı bir ev tutan Bingöl “Ev sahibi, evi boyamadı, bakımsız bir şekilde teslim etti” diye konuştu.
“Bir öğrencinin KYK bursuyla, bir evde kalması imkansız”
Bingöl, öğrencilere devlet tarafından sağlanan ödemelerin ev tutmak konusunda yetersiz olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bir öğrencinin KYK bursuyla, bir evde kalması imkansız. Sadece bu da değil, karnını doyurması bile imkansız. Çalışmadan ya da ailesinden destek almadan çok fazla seçeneği olmaz. Eve çıkıp, masraflarını ödeme olanağı olamaz”
Kira ücretleri yıl başından bu yana metrekarede üç lira arttı
Özel bir gayrimenkul şirketinin verileri ise İstanbul'da kira gerçeğini sayılarla bize açıklıyor. İstanbul'da son bir yıl içerisinde kira fiyatları yüzde üç, 2021'nin başından bu yana metrekare fiyatları üç lira arttı. ,
Yine aynı özel şirketin verilerine göre ise İstanbul'da en ucuz 100 metrekare evin kira fiyatı bin 800 lira. Aynı evin ortalama fiyatı ise 2 bin 417 lira.