İBB iştiraki KİPTAŞ, “İstanbul Yenileniyor” kapsamında riskli yapıların dönüşümüne devam ediyor.
KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, gerçekleştirdiği temel atma etkinliğinde İstanbul genelindeki riskli yapılara ilişkin de şunları söyledi:
“İstanbul Büyükşehir Belediyemizin yaptığı hızlı tarama testleri sonucunda 35 bin binayı tarayabildiler. Burada da bin 556 tane binanın dokunsanız yıkılacak kalitede yapı stoğuna sahip olduğu tespit edildi. Bundan çok daha fazla E sınıfı dediğimiz, yani her an yıkılabilecek riskte olan yapının olduğunu tahmin ediyoruz.
200 BİN YAPI HER AN YIKILABİLİR
Bununla ilgili de Büyükşehir Belediyemizin yaptığı bir çalışmaya göre yaklaşık 200 bin yapı olduğu öngörülüyor. Bunun netleştirilmesi için ilçe belediyelerimizle büyükşehir belediyemiz bir işbirliği protokolü süreçlerine girecek. Bu işbirliği sayesinde tüm yapı stoğunun hepsinin envanteri çıkartılması hedefleniyor. Bu da bize gerçek tabloyu ortaya koyacak ama şu anki çalışmalara göre yaklaşık 200 bin yapının her an yıkılma riski olduğudur.”
"HEDEFİMİZİN DAR GELİRLİ AİLELER OLMASI LAZIM"
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kentsel dönüşüm için başlattığı Yarısı Bizden kampanyasını da Ali Kurt, şöyle değerlendirdi:
“İstanbul Yenileniyor süreciyle biz, inşaat maliyetine riskli yapıları yenilemeyi taahhüt etmiştik. Online bir başvuru sistemi üzerinden bunları yürüttük ve tamamen vatandaş takip ediyordu. Genel seçimden önce bakanlık, buna tabiri caizse rekabet oluşturmak açısından, ki ben bunu çok yanlış görüyorum. Kentsel dönüşümün rekabeti olmaz, işbirliği olur. Yarısı Bizden diye bir kampanya başlattı. Bu da vatandaşta biraz kafa karışıklığına sebep oldu. Orada niyetler iyi olsa da teknik anlamda sürdürülebilir bir sistem değildi. Büyükşehir Belediyesi, temmuz ayında bir destek paketi çıkarttı, mali destek paketi. Bizim destek paketimizle bakanlığın yaptığı kampanya arasından en büyük fark, biz gelir seviyesine göre ve inşaat maliyetleri üzerinden bir dağılım yapıyoruz. Diyoruz ki biz, hane halkı geliri 3 asgari ücretin altında olan, yani dar gelirli dediğimiz vatandaşlar, emeklilerse ekstradan destek oluyoruz. Vatandaşlarımıza inşaat maliyetleri üzerinde yüzde 65 ile 40 arasında bir mali destekte bulunuyoruz.
Şimdi bakanlık ne yapıyor? Kim olursa olsun, bunun ekonomik olarak borçlanmayı kaldırabilecek bir kişi dahi olsa 700 bin lira hibe, 700 bin lira da çok avantajlı şartlarda kredi desteği veriyor. Bu güzel gibi geliyor ama bizim hedefimiz burada, dönüşüm süreçlerinde en çok tıkandığımız yer olan dar gelirli aileler olmalı.
"VATANDAŞ O BORCU KALDIRAMAZ"
Bu kaynakların dar gelirli ailelere kullandırılması gerekiyor. Gelir seviyesi yüksek olan vatandaş, dar geliri olmayan vatandaş zaten bu borçlanma yükünü kaldırabiliyor ama dar gelirliye biz çözüm üretemediğimiz zaman uzlaşı sağlayamıyoruz. Bakanlığın şöyle bir teknik hatası var. 700 bin lira hibe veriyor, 700 bin lira da uzun vadeli bir borçlanma veriyor. 1 milyon 400 bin lira bir destek sunduğunu öngörüyor ama bir inşaat 3 milyona mal oluyor. 2 milyon 100 bin lira ekstra borçlanma var. Bunu nasıl karşılayacak vatandaş? Biz ise inşaat maliyetleri üzerinden bir orandan mali destekte bulunuyoruz. Arasında çok ciddi farklar var. Bizim önerdiğimiz metodolojinin daha gerçekçi ve sürdürülebilir olduğunu düşünüyoruz ama bir süre sonra bizim de kaynaklarımız tükenecek. O yüzden merkezi yönetimle ve özellikle kamu bankalarıyla ortak hareket etmemiz gerektiğini ve bu süreçleri birlikte yürütmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ayrıyeten bakanlığa bir eleştirim daha. Yarısı Bizden diye bir kampanya başlatıyorlar. Tabiri caizse dönüşecek riskli yapıdaki müşteri arıyorlar. Biz de diyoruz ki, bizim elimizde salt çoğunluğu alınmış, yıkım süreçleri başlamış 27 bin 500’ün üzerinde riskli bağımsız birim var. Yani 100 bin insan. Gelin, bu konutları hep beraber yapalım. Bu kaynakları buraya aktaralım ama adaletli bir şekilde aktaralım diyoruz ama bir türlü bu çağrılarımıza cevap bulamadık.”