Ülkenin dört bir yanında düzenlenen Dünya Barış Günü eylemleri kapsamında, İstanbul’da da İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla Kadıköy’de bir araya gelindi. Eyleme, çok sayıda sendika, dernek, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan da etkinlikte yer aldı.
Basın açıklamasından önce, kitle sloganlar atarak ve halaylar çekerek buluştu. Ancak, polis 15-20 kişilik bir grubun Kürtçe halay çektiği esnada, "Yapmış olduğunuz eylem kanunsuzdur" anonsu ile müdahale etti ve halayı durdurdu. Bunun ardından, sloganlarla basın açıklamasına geçildi.
“Savaşa hayır, barış hemen şimdi”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Kayyumlar gidecek, biz kalacağız” ve “Savaşa değil, emekçiye bütçe” sloganlarının atıldığı eylemde, kurumlar adına hazırlanan ortak açıklamayı KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ertuğrul Eroğlu okudu.
BARIŞ GÜNÜNDE ÇOCUKLARA BİBER GAZI!
Eylem çıkışında halay çeken ve slogan atan gençlerden en az 5'i, polis tarafından ters kelepçe ve biber gazı kullanılarak gözaltına alındı. Gözaltılar sırasında polis, bölgeyi güvenlik çemberine aldığı için net bir bilgiye ulaşılamadı.
Öte yandan, gözaltına alınanlar güvenlik çemberi içinde tutulurken, polis basın çalışanlarına ve çevredeki kitleye de biber gazı sıkarak dağıtmaya çalıştı.
"SÜRGÜN YOLLARINDA TARİFSİZ ACILAR YAŞANIYOR"
1 Eylül Dünya Barış günü için kaydedilen cümleler şunlardı:
“Gazze’nin boşaltılması sırasında yaşananlar, insanlığın utanç görüntülerine bir yenisini eklemiştir. Savaşın çıkmasında hiçbir rolü olmayan coğrafyanın emekçi yoksul halkları, sürgün yollarında tarifsiz acılar yaşamakta, sığındıkları ülkelerde insanlık dışı şartlar nedeniyle yaşayan ölüler hâline gelmektedirler. Ne yazık ki bölgemizdeki bu savaşlar komşu ülkelere de sıçrama tehlikesi barındırıyor. 1,5 yıldır Ukrayna’da devam eden savaşta sivil halkın yaşadıkları savaşın yüzünü açıkça gösteriyor.
"AKP-MHP BLOĞU GERİCİ KUŞATMAYLA VAR OLMAYA ÇALIŞIYOR"
Ülkemizde ise 31 Mart seçimleriyle iktidar gücünü kaybettiği açığa çıkan AKP-MHP bloğu, meşruiyet krizini siyasal ve ekonomik baskıyla kapatmaya çalışırken faşizmi kurumsallaştırma adımlarını devam ettiriyor. Hukuksuzluklarla, gerici kuşatmayla var olmaya çalışıyor. Diğer yandan grev yapan işçinin, birçok şehirde traktörüyle eylem yaparak sesini duyurmaya çalışan çiftçinin, hayvan katliamını önlemeye çalışan hayvanseverlerin, meslek onurlarına sahip çıkan eğitim emekçilerinin, tacize ve şiddete karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesi yürüten kadınların, nefrete karşı yaşam mücadelesi veren LGBTİ+’ların, açlık sınırının çok altında bir maaşa mahkum edilen emeklilerin, astronomik rakamlardaki eğitim masraflarına karşı eylem yapan öğrencilerin, ağacına, suyuna, ormanına, toprağına sahip çıkan çevreci yaşam savunucularının taleplerini karşılamak yerine güvenlik güçlerini dikiyor.
“KÜRT SORUNUNDAKİ ÇÖZÜMSÜZLÜKTE ISRAR EDİLİYOR”
Sorunları barışçıl ve demokratik yollarla çözme yerine yok sayma bastırma, kriminalize etme politikası her alanda olduğu gibi Kürt sorunu konusunda da karşımıza en katı hâliyle çıkmaktadır. Kürt sorununda çözümsüzlük politikasında ısrar edilmesi artık halaylara, düğünlere, müziğe müdahale etme, gözaltı ve tutuklama gerekçesi olma noktasına kadar gelmiştir. İktidar bloğu en ufak demokratik talebi, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki eylem ve etkinlikleri gözaltı, tutuklama gerekçesi hâline getirirken halkın seçme ve seçilme hakkını da gasp ederek üçüncü kez halkın iradesini yok sayarak yeniden kayyum politikasına sarılmaktadır. AKP iktidarı, tercihini barıştan yana koymadığını ekonomik krize rağmen sadece 2023 yılında silahlanmaya 15,8 milyar dolar harcayarak sınır ötesi operasyonları Irak’ta onlarca üs kurmaya vardırarak da göstermektedir. Ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş, şiddet politikalarına bir an önce son verilmelidir. Savaşlar, yükselen ırkçılık, hak ihlalleri ve neoliberal politikaların dayattığı derin yoksulluk ve emek sömürüsü her gün can almaya devam ediyor.”