İstanbul Barosu'ndan adli yıl açılışında 'Anayasa' vurgusu

İstanbul Barosu Adli Yıl açılışı sebebiyle Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada konuşan İstanbul Barosu Başkank Av. Filiz Saraç yargının siyasallaşmadan kurtartılması ve avukatların özlük haklarının karşılanması gerektiğini ifade etti.

Türkiye'de Adli Tatil sona eriyor. İstanbul Barosu Adli Yıl açılışı kapsamında İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde avukatlarla beraber bir basın açıklaması yaptı.

Türkiye'de adaletin yapısal sorunlar barındırdığını ifade eden İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç, Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmadığı, savunmanın etkisiz kılındığı ve sadece şekilsel olarak var edilmek istendiği bir sistemde ne hukuk devletinden, ne adaletten ve ne de demokrasiden bahsedilemeyeceğini ifade etti.

CAN ATALAY SERBEST BIRAKILMALIDIR

İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz Saraç yaptığı açıklamada, Türkiye'nin adalet ve hukuk sisteminin bozukluklarını ve yargının siyasallaşmasının sonuçlarının tüm toplumu etkileyeceğini ifade ederek şunları söyledi:

"Geçen adli yıl boyunca ülkemizde temel hak ihlalleri artarak devam etmiştir. Yargılamalardaki temel hak ihlalleri konusunda karar veren Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmaması, yargı sistemine ve hukuk devletine büyük zarar vermiştir. AYM’nin “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde” olduğuna ilişkin kararı derhal uygulanmalı, meslektaşımız Hatay Milletvekili Av. Ş. Can Atalay serbest bırakılmalıdır!"

SOSYAL MEDYA GEREKÇESİZ KAPATILDI

Saraç geçtiğimiz süreçte ifade özgürlüğünün de derin yaralar aldığını ifade etti:

"Geçen dönemde ifade özgürlüğü de büyük darbeler almıştır. Sosyal medya platformlarından biri gerekçesi açıklanmadan erişime kapatılarak yurttaşların ifade ve haberleşme özgürlüğünün engellendiği gibi bu yapılırken karar gerekçeleri açıklanmayarak yurttaşın hem gerekçeli karar hakkı hem de yargısal denetim engellenmiştir!"

Avukatların özlük haklarının ve adliyelerde yaşanan sorunları da gündemine alan Saraç, avukatlık mesleğinin sorunlarını çözmeden yurttaşın adalet talebinin yerine getirilemeyeceğini söyledi.

DEPREMLERDEKİ CEZASIZLIK POLİTİKASI TERK EDİLMELİ

6 şubat depremlerinin ardından sorumluların yargı önüne çıkarılmasında özenli ve hukuki bir süreç işletilmediğini söyleyen Saraç, "Afetlerde en önemli yaşam hakkı ihlal edilmektedir. 6 Şubat depreminin büyük acısını yaşadık. 17 Ağustos’un üzerinden çeyrek asır, 6 Şubat’ın üzerinden 1,5 yıl geçmesine rağmen afetin yönetiminde bir yol alınmamıştır. Depremlere ilişkin yargılamalarda cezasızlık politikası terkedilmelidir! Etkin şekilde soruşturulmalı, sorumlular zincirindeki herkes yargı önüne çıkarılmalıdır." dedi.

Saraç, Türkiye'de ihtiyaç fazlası olan hukuk fakültelerinin niteliğinin geliştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasını ve diploma makinesi haline gelen Hukuk Fakültesi sayısının da azaltılması gerektiğini ifade etti.

Filiz Saraç'ın yaptığı basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:

"Değerli Meslektaşlarım,

Değerli Basın Mensupları

Değerleri Yurttaşlarımız,

Adalet ve hak mücadelesine yüreğini ve emeğini koymuş meslektaşlarımızın, hakim ve savcıların, adliye personelinin, tüm yurttaşlarımızın yeni adli yılını kutluyoruz.

Yeni Adli Yılın; Avukatların öldürülmediği, şiddete uğramadığı, mesleğimizin ifası için gittikleri adliyelerde, cezaevlerinde, göç idarelerinde ve karakollarda engellenmediği, ekonomik sorunlarının çözüldüğü bir adli yıl olmasını temenni ediyoruz. Mesleklerini ifa ettikleri sırada görevleri başında şehit edilen Av. Ersin Arslan, Av. Servet Bakırtaş ve tüm meslek şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.

Ülkemizde bugün yargı bağımsızlığı ve yargıya güven kalmamıştır. Yeni Adli Yıla girerken ne yazık ki yargının daha da bağımlı hale geldiği ve yargı makamlarının önemli konularda mevcut iktidardan bağımsız karar veremediği örneklerle dolu ve yargıya güveni temelinden sarsan, hukuk devletini derinden yaralayan ,tutukluluğun gözdağı, cezalandırma ve baskı aracı olarak kullanıldığı dönemlerden geçiyoruz.

Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmadığı, savunmanın etkisiz kılındığı ve sadece şekilsel olarak var edilmek istendiği bir sistemde ne hukuk devletinden, ne adaletten ve ne de demokrasiden bahsedilemez. Yargının bağımsız olan yegane unsuru savunmanın temsilcisi olan avukatlar ve onların meslek örgütü olan barolar daha da önem kazanmıştır. Avukatlar ve barolar hukuk devletinin, insan hakları ve demokrasinin güvencesidir. Biz avukatlar, Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ortak paydasında omuz omuza vererek; özgür savunmanın ve adil yargılanma hakkının tartışma konusu olmadığı, herkesin hukuk güvenliğine sahip olduğu bir geleceği birlikte inşa etme kararlılığımız sürecektir. Adil yargılanma ilkesinin her gün çiğnendiği bu ortamda, hukuk devleti, bağımsız yargı ve adalet için mücadele etmeye ve direnmeye devam ediyoruz ve etmekte kararlıyız!

Geçen adli yıl boyunca ülkemizde temel hak ihlalleri artarak devam etmiştir. Yargılamalardaki temel hak ihlalleri konusunda karar veren Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmaması, yargı sistemine ve hukuk devletine büyük zarar vermiştir. AYM’nin “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde” olduğuna ilişkin kararı derhal uygulanmalı, meslektaşımız Hatay Milletvekili Av. Ş. Can Atalay serbest bırakılmalıdır!

Geçen adli yıl boyunca ülkemizde temel hak ihlalleri artarak devam etmiştir. Yargılamalardaki temel hak ihlalleri konusunda karar veren Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmaması, yargı sistemine ve hukuk devletine büyük zarar vermiştir. AYM’nin “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde” olduğuna ilişkin kararı derhal uygulanmalı, meslektaşımız Hatay Milletvekili Av. Ş. Can Atalay serbest bırakılmalıdır!

Baroları güçsüzleştirmeye çalışan iktidarın 2020 yılında getirdiği değişiklikler sonucunda çoklu baro sisteminin getirdiği adaletsizlikler ve temsilde adaletsizlik, gerekli yasal düzenlemeler yapılmadığı için sürmektedir. Meslektaşlarımız tarafından bağımsızlığına müdahale olarak görülen ve benimsenmeyen numaralı barolar gelişememiştir. Bu da avukatlık mesleğinin bağımsız ruhunun ve direngen yapısının bir sonucudur.

Ülkemizde şiddet giderek artmaktadır. Kadın cinayetleri, kaybolan, ihmal ve istismara uğrayan çocuklar ülke gündeminden eksik olmamaktadır. Şiddetin önlenmesine ilişkin yasal düzenlemeler beklerken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde şiddet yaşanması üzüntü vericidir Cezasızlık politikaları, etkin şekilde koruyucu ve önleyici tedbirler alınmaması toplumsal şiddeti hızla tırmandırmaktadır. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile çocuğun ihmal ve istismarında mahkemelerce daha etkin, koruyucu ve önleyici tedbirlere ilişkin kararlar verilmeli ve bu kararların uygulanması sağlanmalıdır.

Geçen dönemde ifade özgürlüğü de büyük darbeler almıştır. Sosyal medya platformlarından biri gerekçesi açıklanmadan erişime kapatılarak yurttaşların ifade ve haberleşme özgürlüğünün engellendiği gibi bu yapılırken karar gerekçeleri açıklanmayarak yurttaşın hem gerekçeli karar hakkı hem de yargısal denetim engellenmiştir!

Tutuklama günümüzde iktidar tarafından kendisine yönelik yapılan eleştirilerin önünü kesebilmek maksadıyla gözdağı politikasına dönüştürülmüş, bir yargısız infaz aracı haline getirilmiştir. Tutuklama tedbiri, bir cezalandırma aracı değildir! CMK’da sınırlı sayıda sıralanan şartların varlığı halinde uygulanabilecek olan bir tedbirdir. Hukuk devletine daha fazla gölge düşmemesi ve adalete olan güvenin sarsılmaması için; toplumu, vatandaşı susturmaya yönelik ifade özgürlüğünü ve kişisel hürriyetini ihlal eden verilen orantısız, kanunsuz ve hukuksuz tutuklamalara derhal son verilmelidir!

Afetlerde en önemli yaşam hakkı ihlal edilmektedir. 6 Şubat depreminin büyük acısını yaşadık. 17 Ağustos’un üzerinden çeyrek asır, 6 Şubat’ın üzerinden 1,5 yıl geçmesine rağmen afetin yönetiminde bir yol alınmamıştır. Depremlere ilişkin yargılamalarda cezasızlık politikası terkedilmelidir! Etkin şekilde soruşturulmalı, sorumlular zincirindeki herkes yargı önüne çıkarılmalıdır.

Yargılama harç ve tebligat giderlerine yapılan zamlar, hak arama özgürlüğünü kısıtlamakta ve yurttaşlarımızın adalete erişim hakkını ihlal etmektedir. Yargı hizmetinden yararlanmak her yurttaşın hakkıdır. Yargıda KDV olmaz. Olmamalıdır! CMK ve Adli Yardım hizmetlerinde vergi tamamen kaldırılmalıdır.

Yoksul yurttaşlarımızın adalete erişimini sağlayan ve başvurucuların yüzde 91’i kadın yurttaşlarımız olan Adli Yardım sisteminin güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Ancak bu sistemde özveriyle görev yapan meslektaşlarımızın emeklerinin karşılığı olan vekalet ücretleri Bakanlık tarafından aylardır ödenmemektedir.

CMK sisteminde görevlendirilen müdafiler ve vekiller için geçerli ücret tarifesi son derece düşüktür. Geçen yıllarda bu sorunlar dile getirilmesine rağmen yargıya ve avukata bakış açısının bir sonucu olarak bu soruna da çözüm bulmaya çalışılmamaktadır.

Avukatlık mesleğini ifa eden avukatları, yargının asli unsurlarından biri olduğu noktasındaki iradeyi hakim kılmadıkça yargının sorunlarının çözmek mümkün değildir! Bir ülkede demokrasinin göstergesi, insan haklarını koruyacak olan güçlü savunma ve güçlü avukattır.

Avukatların iş alanlarının genişletilmesi bir yana uzlaştırmacılık gibi hukukçuyu ilgilendiren alanlar başka mesleklere açılmıştır. Arzuhalcilik, hasar sigorta şirketleri için yasaklayıcı hükümler getirilmemiştir. Stajyer avukatlar hakim ve savcı stajyerleri gibi ekonomik güvenceye kavuşturulmalıdır.

Hukuk fakülteleri açılmasına artık son verilmelidir. Mevcutların belli standartlarda eğitim vermeleri için kriterler olmalı, bunlara uymayanlar kapatılmalıdır.

Kamu avukatlarının çalışma esasları ve özlük haklarına ilişkin söz verilmesi, haklı beklenti ilkesine aykırı olarak bugüne kadar bir iyileştirme yapılmamıştır.

Nitekim Adli yıl başlarken bir meslektaşımız Büyükçekmece Adliye’sinde polis şiddetine uğradı ve görevini yapması engellenmeye çalışıldı. Avukat yurttaşın savunma hakkının temsilcisidir. Kimse görevini yapmasını engelleyemez! Engelleyen tüm kamu görevlileri hakkında gerekli soruşturma etkin şekilde yapılmalıdır.

Adliye binaları avukatın da işyeridir. Hakim ve savcılara avukatlardan ayrı asansörler tahsis edilmesinden, avukatlara kısıtlı alan uygulaması yapılmasından derhal vazgeçilmelidir!

Cumhuriyetimizin 101. yılını kutlamaya hazırlandığımız bugünlerde, Cumhuriyetin kazanımlarını, Atatürk ilke ve devrimlerini kendine rehber edinen İstanbul Barosu Cumhuriyetimizin sarsılmaz kalesi olmaya her daim devam edecektir.

Avukatlar olarak güçlünün hukukunu değil hukukun gücünü savunmaya devam edeceğimizi, bağımsız yargı için mücadele edeceğimizi, hukuk devletine ve demokrasiye sahip çıkmaya devam edeceğimizi bir kez daha vurgulamak isteriz.

İstanbul Barosu olarak, 146 yıllık çizgimize uygun olarak hukukun üstünlüğünü savunmaya ve adaletsizliklere karşı durmaya kararlıyız. Yeni adli yılın, adaletin bağımsız ve tarafsız ve herkes için eşit şekilde işlediği bir yıl olmasını diliyoruz.

Meslektaşlarımızın ve yargının tüm paydaşlarının, emekçilerinin Adli Yılını tekrar kutluyor, başarılı bir dönem bekliyoruz.

Av. Filiz Saraç
İstanbul Barosu Başkanı"

Türkiye Haberleri