31 Mart seçimlerini kazanan ancak daha sonra mazbatası elinden alınan Ekrem İmamoğlu, 23 Haziran seçimleri kapsamında çalışmalarını Zeytinburnu’nda sürdürdü. Zeytinburnu, Çarşamba pazarını ziyaret eden İmamoğlu’na yoğun ilgi vardı.
Vatandaşlar ve İmamoğlu arasında ilginç diyaloglar yaşanırken, yanına gelen küçük bir çocukla İmamoğlu arasında geçen diyalog İmamoğlu’nu duygulandırdı. Çocuğun ayakkabısının yırtık olduğunu gören İmamoğlu, gözyaşlarına hakim olamadı.
"BİZ İNSANLARIN KALBİNDEKİ BUZU ERİTMEYE GELDİK"
Pazar çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, dün bir esnafla yaşadığı diyaloğun ardından İçişleri Bakanı Süleynan Soylu’nun ”Ekrem Bey son günlerde çok gergin. Az önce bir genci tokatladı” şeklinde açıklamalarına da yanıt verdi.
İmamoğlu, “Bazı insanların görme bozukluğu olabilir. Kendisine bir hekim tavsiye ediyorum. Bizim öyle bir sıkıntımız yok. Toplumla herkesle diyalog kurma çabam var benim. Bazen insanların kalbini buz kaplar. Biz insanların kalbindeki buzu eritmeye geldik. Onları aldatan bir medyanın olduğunu biliyorum. Yanlış bilgiyi servis eden basın kuruluşlarının olduğunu biliyorum. Kesip, biçip sadece bir bölümüyle insanların iftiraya maruz kalma çabası içinde olan bilgi verme konusunda kirli bilgi aktaran kurumlar olduğunu biliyorum. Kirlenmemelerini istiyorum. Onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Çabam bu yönde. O genç kardeşime de onu yapmaya çalıştım ama o dinlemek istemedi. Tam da bu işte. Kapalı bir toplum oluşması. Tek yönlü bilgi edinmesi. Çünkü kirli bilgi. Bu işi bu şekilde yapan kurumları Allah’a havale ediyorum. Otursun baksınlar, ne dedi ne demedi. Bu sözler neye sebep olabilir. Bunu böyle le yalan, yanlış şekliyle aktarırsak insanlara nasıl zarar verebiliriz. Biz, insanlar birbirini sevsin istiyoruz. Her insan birbirini sever mi? Sever ya, ne olacak? Bizim kurduğumuz ilişki, vatandaş-idareci ilişkisi. Bir anne-baba ilişkisi değil. Sevsin, saysın zor mu? Ama doğru bilgilerle donatılsın. Benim yaptığım bu ilişkiyi sağlamaktı. Başarılı olmak isterdim. Keşke o kardeşim açık olsa, başarılı olmak isterdim. Umarım sağ duyulu bir şekilde kalbindeki buzları eritir. Benim çabam hep bu yönde olacak. Kimse beni bu yoldan alıkoyamaz. Ben hayatımda hiç kavga etmedim, dayak da yemedim. Birileri o işleri bilebilir ama ben yumruk falan bilmem.” diye konuştu.
"BİRİLERİNİ KİRLETEREK SİYASİ MERDİVENLERİ YÜKSELDİĞİNİ DÜŞÜNENLER VAR"
Gazetecilerin “Gergin misiniz?” sorusuna soruyla karşılık veren İmamoğlu gülümseyerek “Gergin miyim?” ifadesini kullandı. Esnafla yaşadığı temasın nedenini de açıklayan İmamoğlu,’ Karşımda masum bir insan var. Ben, öyle görüyorum. Herhangi bir provokasyon için orada bulunmuyorsa, ben öyle görüyorum. Masum bir insan var. Kirletilmiş. Zihni köreltilmiş. Üzülüyorum yani. İster kardeş kabul etsin, ister vatandaş. Kardeşim gibi üzülüyorum. Neden kirli bilgi edinsin. Düşünsenize, ben ve terör örgütleri. Toplumun yarısı ‘terörist’ oldu ya. Uyanması için yüzünü okşuyorum. Çocuklara, bu tür gençlere üzülüyorum. Aldanan insanlara üzülüyorum. Niye insanlar birbirine kinlensin. Kaldı ki, fikri beğenmeyebilir ama saygı gösterebilsin. Topluma bunlar lazım. Lafta sevgi, saygı olmuyor. Bu işe çaba gösteren, birini kirleterek merdivenleri yükseldiğini düşünen kişiler var artık toplumda. Bu üzücü. Kirleterek ya da yaranarak bu ülkede para kazanan insanlar var. Artık anmak da istemiyorum, bir kuş örgütü kurup, kuşun adını anarak kuşu da lekeliyorlar. Güzel de bir kuş. Pelikan diyorlar. Çok önemli değil ismi. Gencecik bir kız bunu kesip yayıyor. Ben ona dava açabilirdim. Açmayacağım. Kadın olduğu için, uyanır diye mesaj vermek için açmayacağım. O genç kızımızın ailesi onu uyarır diye dava açmayacağım. Bu yolun doğru bir yol olmadığını görsünler diye, ahlaki bir ders vermek için açmayacağım. Mübarek ramazan ayına hiç uygun değil.” ifadelerini kullandı.
"SESİNİ DUYURAMIYORSA YARDIMCI OLAYIM"
Rakibi Binali Yıldırım’ın katıldığı televizyon programında ‘Çaldılar demek zorunda kaldım, sesimi duyurmak için’ demesine de değinen İmamoğlu, “Sayın Yıldırım mı sesini duyuramıyor? Hadi biz bir kaç kanala sıkıştık, bir kaç gazeteye sıkıştık da Sayın Yıldırım mı sesini duyuramıyor? Yardımcı olayım o zaman. Birlikte programa çıkalım. Sesini duyursun. O dediği konuyu orada konuşalım, İstanbul’u konuşalım. İstanbul’un sorunları var, geçmişi var. Geleceği var. İstanbul’un iptal edilmiş bir seçimi var. ‘Çaldılar diyerek beni duysunlar istedim’ Vah vah! Ne kadar üzücü. O kadar tecrübeli bir insanın böyle bir yola başvurrması hoş değil. Benim endişem, insanların kalbinde buz örmesi. Herkes saygınlığını devam ettirsin. Program kesinlikle İstanbul’la ilgili olmalı. İstanbul’un geçmişi ve geleceği konuşulmalı. Ama aynı zamanda İstanbul’un iptal edilmiş bir seçimi var. O anlamda da hukuken kimin elinde ne varsa bana da soruları olabilir, benim de sorularım olabilir. Ben şartsız kabul ettim. Buradan çağrı yapıyorum. Hangi kanalı tercih ederse tartışalım, konuşalım. Biz hazırız. Adressiz davetiye yollamaya gerek yok.” şeklinde konuştu.
“TOPLUMLA ARAMA MESAFE KOYDUĞUM AN SİYASETİ BIRAKIRIM”
Pazarda gözlerinin dolması sorulan İmamoğlu, bu soruyu da şöyle yanıtladı: “Bir evladımızın özel bir durumu. Detaya girmek istemiyorum. Ben duyguları olan bir insanım. Duygulanıp ders çıkartıyorum. Bu derslerden topluma hizmet noktasında kendi yolumu çiziyorum. Dolayısıyla bir eksikliği gördüm. O eksikliği zihnimde nasıl kapatırım diye oluşturdum. Toplumu analiz etme gücü ancak toplumla bir arada olursanız olur. Ben hiçbir zaman toplumla arama mesafe koymayacağım. Koyduğum gün zaten siyaseti bırakırım. Zaten şuan en önemli sorun ülkeyi yöneten bir kısım insanın toplumdan uzaklaşması.”