Erzincan’ın İliç ilçesinde, Anagold Madencilik’e ait altın madeninde 13 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen göçükte 9 işçi yaşamını yitirdi. Kanadalı SSR ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ’nin 2010 yılının aralık ayından bu yana üretim yaptığı Çöpler Maden Sahası’nda çıkarılıp istiflenen siyanürlü liç yığını 13 Şubat günü saat 14.28’de çöktü. Yaklaşık 10 milyon metreküp pasa 200 metrelik yamaçtan vadiye akarken faciada Adnan Keklik, Kenan Öz, Ramazan Çimen, Uğur Yıldız, Abdurrahman Şahin, Fahrettin Keklik, Mehmet Kazar, Şaban Yılmaz ve Hüseyin Kara hayatını kaybetti. İsa Taşdelen ve İshak Demir ise yaralandı.
TUTUKLU SANIKLAR SEGBİS İLE DURUŞMAYA KATILDI!
Operasyonlar Başkan Yardımcısı İain Ronald Guille, Jeoteknik Başmühendisi Ali Rıza Kalender, Projeler Sorumlusu Shaun Schwartz, İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü Selçuk Çiftlik ve madene teknik destek veren İNR Mühendislik Şirketi sahibi Ömer Ardıç’ın tutuklu bulunduğu duruşmada sanıklar SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Tutuksuz sanıklar Erdi Seyhan, Aykut Ayderman ve Funda Ardıç ise mahkeme salonunda hazır bulundu.
SANIKLAR SAVUNMALARINI YAPTI!
Sanık beyanlarıyla başlayan duruşmada ilk olarak savunma yapan Projeler Sorumlusu Shaun Schwartz, bilirkişi raporlarının ciddi hatalar olduğunu, bu hatalar nedeniyle 1 yılı aşkın süredir tutuklu olduğunu öne sürerken “Facia sonrası ailemi görmeye gittim. Tutuklanma ihtimalimi bildiğim halde döndüm. Asılsız suçlamalardan beraat etmek ve adımı temize çıkarmak istiyorum” sözlerini sarf etti. Uğur Yıldız’ın ailesi ise “Bunlar kaçıp gitmedi mi” ifadeleriyle Schwartz’ın savunmasına tepki gösterdi.
Jeoteknik Başmühendisi Ali Rıza Kalender ise, savunmasında taleplerinin reddedilmesi sebebiyle madende erken uyarı sistemi kurulmadığını, kendinin de yığın altında kalmaktan şans eseri kurtulduğunu ifade ederek beraatini istedi.
18 MİLYON LİRALIK TEKLİF BELGELENDİ
İliç’teki facianın ardından işçilere kan parası teklif edildiği ortaya çıktı. Gazeteci İsmail Saymaz, Anagold Madencilik isimli şirketin ailelere davadan vazgeçmeleri karşılığında 18 milyon TL teklif ettiğini ortaya çıkardı.
Şirket, ailelerle anlaşmak için görüştüğünde yetkililer ailelere “Sakın yanlış anlamayın. Ceza davasından çekilmenizi istemiyoruz” ifadelerini kullandı. Aileler metni görmek istediğinde metinde söz konusu maddenin bulunduğunu fark etti. Bunun üzerine, hayatını kaybeden Uğur Yıldız’ın ailesi masadan kalkarken 3 aile daha teklifi reddetti.
DAVA YARINA ERTELENDİ!
Dava yarın sabaha ertelenirken hayatını kaybeden işçilerden Uğur Yıldız’ın ailesinin avukatı Akçay Taşlı, Halk TV’ye açıklamalarda bulundu.
AVUKAT AKÇAY TAŞCI: MAHKEME YARIN BİR ARA KARAR OLUŞTURACAK
Avukat Akçay Taşlı, Halk TV’ye yaptığı açıklamada, “Bugnkü duruşmada çok önemli gelişmeler yaşanmadı diyebiliriz çünkü dosya, ilk duruşma ve onun sonunda bilirkişi heyetine gönderilmek üzere bir heyet oluşturma çabası başladı. Heyeti oluşturma çabası da uzun sürdü çünkü bu dosyalarda bilirkişilik yapabilmek için daha önce bu konuda fikrini beyan etmemiş kişilerden oluşması gerekiyor. Bu sebeple de bilirkişi heyetinin oluşturulması biraz zaman aldı. Haziran’ın 16’sı itibarıyla dosya bilirkişi heyetine gönderilebildi, 90 günlük de bir süre verildi. Bu sebeple rapor bu duruşmaya yetişmedi.” ifadelerini kullandı.
“Yalnızca 4 tane tanık ifadesi dinlendi. Şirketin eski ve halizarda çalışanları tanık olarak dinlendiler. Dolayısıyla bugün çok önemli diyebileceğimiz bir gelişme olmadı. Duruşma yarın sabaha ertelendi.” sözlerini sarf eden Taşlı, “Yarın 2 tanık daha dinlenecek. Bu tanıkların dinlenmesinden sonra tutuklu sanıkların tutukluluk hallerine ilişkin beyanları alınacak. Mahkeme yeniden bir ara karar oluşturacak.” sözlerini sarf etti.
“ÇED RAPORUYLA HIZLANDIĞINI TESPİT ETMİŞ DURUMDAYIZ”
Taşlı, yargılamaya ilişkin yaptığı açıklamada “Bu yargılama, Türkiye’deki iş cinayetleri yargılamaları içerisinde ayrıksı bir yer edinemeyecek gibi görünüyor. Çünkü soruşturma aşamasında öğrendiğimiz bilgiler, biz de zaten hikayenin buraya gittiğini düşündürtmeye başlamıştı. Aslında, hikayenin 2011 yılında başladığını, 2011 yılında ruhsatlarının verildiğini biliyoruz. Fakat çok daha önemli bir konu, en azından işçi ve doğa katliamına giden yolun 2021 yılındaki ÇED raporuyla hızlandığını artık tespit etmiş durumdayız.” ifadelerini kullanarak “2021 yılında şirket, bir kapasite artışı için başvuru yapıyor. Bu başvurunun ardından şirketin çalışma sistemi, üretim yöntemi, ciddi bir oranda personel değişikliği, daha güvenli çalışmak isteyen personellerin tasfiyesi ve yerlerine itiraz etme direnci daha düşük personellerin görevlendirilmesi sebebiyle, 2021 yılından itibaren şirketin üretim kapasitesi ciddi bir şekilde artmış, şirketin kullandığı siyanürlü su miktarı ciddi şekilde artmış. Ve bunların başladığı tarih Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen “ÇED olumlu” yahut “ÇED gerekli değildir” raporunun devamında yaşanıyor. Bununla birlikte kapasite artışına gidiyorlar. “ söyleminde bulundu.