Balıkesir'deki Edremit Kitap Fuarı'nda Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya 'Yaşam Boyu Onur Ödülü' verildi.
Ortaylı ile söyleşi de yapıldı. Ortaylı, kıyıların işgali ve zeytinlik katliamına değindi.
Ortaylı, “Türkiye'nin nüfusu malum. Bu nüfusun kıyıları kullanması, bu gidişle mümkün değil. Yakında kıyıların kullanımı büyük kavga çıkartır. O yüzden kıyılara otel kurulmamalı, özel plaj yapılmamalı” dedi.
"İNSANIMIZ AÇ GÖZLÜ"
Uzun süre bu yörede ikamet ettiğini belirten ve Edremit’in zeytincilik adına çok önemli bir konum olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ortaylı, şunları söyledi:
“Edremit zeytin bölgesi olduğu hepinizin malumu. Fakat 20 yıla aşkın bir süredir zeytinlik alanlarımız yok ediliyor. Çünkü insanımız aç gözlü. Bu açgözlülük sadece Türklere özgü bir şey de değil. Maden açıyorlar, ağaçları kesiyorlar. Kıyılara otel yapıyorlar. Kıyılara otel yapılması memnudur. Çünkü denizden gelen rüzgarı kesiyor. Dahası kıyılar kapatılıyor. Kıyılara adam el koyuyor. Kıyılara el koyamazsın, yok öyle bir şey. Buralar tamamen kamu mülkiyetindedir. Böyle sosyal devlet olmaz.”
Türkiye nüfusunun hızla arttığını ve bu tabloda kıyılar için ileride büyük kavgalar çıkacağını vurgulayan Prof. Dr. Ortaylı, “Bu kavga çıksın istemiyorsanız ki ben istemiyorum. Kıyıların otellere, özel plajlara açılmasına engel olun” dedi.
"O LİSTEDEN SADECE KOÇ AİLESİ VAR"
Gelen bir soru üzerine Türkiye’de zenginliğin de sürekli el değiştirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Ortaylı, şöyle konuştu:
“Türkiye'de servet sahipleri hızlı değişir. 7-8 yaşlarında iken babam bana Türkiye'nin zenginlerini saymıştı. Bugün o listeden sadece Koç ailesi var. Yani aynı Güney Amerika gibi. Servetlerin el değiştirmesi yirmi yılı bulmuyor. Görüyorum, özel uçaklarla, ‘business class’ta çoluk çocuk gidiyorlar 1-2 saatlik yolculuklara. Bizim bu zenginlerin Avrupa'da gittikleri ilk yer neresi biliyor musunuz? Fransa’da, İtalya’da yine işportacılar… Tüketim kültürleri de yok yani. Dünyayı gezin, keşfedin. Gezin derken para saçın demiyorum. Dünyayı görgüsüzce gezenler var. Gezmek demek servet harcamak demek değil, ikinci sınıfta gezilir. Bir profesör arkadaşım vardı. Bekliyorlar havalimanında, birinci sınıfta yer yok, ikinci sınıfta da yok, ta üçüncü sınıfla gelmiş. Sonra dedi ki ben hep üçüncü sınıfla gezerim çünkü dördüncü sınıf yok.”