Vatandaş kasabın önünden geçmeye korkarken, üreticiden gelen son uyarılar yaklaşan 2026 yılının çok daha zorlu geçeceğini gözler önüne serdi. Elazığ Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Çiçek, iktidarın tarım ve hayvancılık politikalarındaki hataların faturasını açıkladı. Çiçek, Kurban Bayramı'ndan önce başlayan ve sektörü vuran şap hastalığı krizinin etkilerinin sürdüğünü, et fiyatlarının son bir ayda yüzde 20-25 oranında arttığını belirtti. Bakanlığın üretimi desteklemek yerine "ithalat sopasıyla" piyasayı baskılamaya çalıştığını vurgulayan Çiçek, Türkiye'nin yediği her 5 kilo etten 1'inin ithal olduğuna dikkat çekti.
"BESİCİLER ÜZERİNDE ET VE SÜT KURUMU İLE TARIM BAKANLIĞI TARAFINDAN CİDDİ BİR BASKI VAR"
Yerli üreticinin can çekiştiğini, piyasada yerli besilik mal kalmadığını vurgulayan Çiçek, Tarım Bakanlığı ve Et ve Süt Kurumu'nun (ESK) politikalarını şöyle eleştirdi:
"Şaptan dolayı insanlar ocakta, şubatta ve ramazan ayında hayvanlarını erkenden kesti. Şu an piyasada yerli besilik mal bulunmamaktadır. Bu sebeple et fiyatları çok yükseldi. Bakanlık tekrar devreye girdi. 'Gemi gemi, tır tır karkas getireceğiz, kasaplık mal getireceğiz' diyerek piyasayı baskı altında tutuyor. Yani şu an besiciler üzerinde Et ve Süt Kurumu ile Tarım Bakanlığı tarafından ciddi bir baskı var. İthalat yapılmakta. Türkiye'nin hayvan varlığı yetersiz. Besicilerimiz besilik dana bulamıyor. Şu an dana fiyatları çok yüksek."
"SIĞINMACILARLA 100 MİLYONUZ, YEDİĞİMİZİN 5'TE 1'İ İTHAL!"
Çiçek, gıda krizinin bir diğer nedenini ise kontrolsüz nüfus artışı ve sığınmacılar olarak işaret etti. Türkiye'nin artık kendi kendine yetemediğini şu çarpıcı sözlerle anlattı:
"Bir de işin başka bir boyutu var. İnsanlar evet haklı, biz de tüketiciyiz. Türkiye'de 100 milyon insan var; turistle ve sığınmacılarla birlikte. 100 milyon insanı doyurmak zor. Türkiye'nin besilik malı bu 100 milyon insana yetmemekte. Bu nedenle devlet haklı olarak besilik, karkas ve kasaplık malı dışarıdan ithal etmektedir. Şu an Türkiye'de tüketilen her 5 kilo etin 1 kilosu ithal; ya ithal dana ya ithal besi ya da karkas et."
"60 YILIN EN BÜYÜK SALGINI GÖRMEZDEN GELİNDİ 10 YIL GERİYE GİTTİK"
İktidarın meyve üreticisine gösterdiği hassasiyeti besiciden esirgediğini belirten Çiçek, şap hastalığının sektöre vurduğu darbenin boyutlarını anlattı:
"Çiçek, şap hastalığının Türkiye hayvancılığına çok büyük darbe vurduğunu söyleyerek, 'Zaten durumumuz iyi değildi. Hayvancılıkta 5-10 yıl geriye gittik' dedi. Bakanlık, zirai dona doğru şekilde müdahale ederek afet yılı ilan etti ve meyve üreticilerine sigorta ve yardım sağladı. Ancak aynı önem besicilere ve süt ineklerine verilmedi. Bu büyük bir eksiklikti. 60 yıl içinde ilk kez böyle bir şap hastalığı görüldü. Danalar ve inekler telef oldu, damızlık vasıflarını kaybetti. Besiciler büyük kayıplar yaşadı."
"2026 ÇOK ZOR GEÇECEK, UCUZ ET HAYAL OLDU"
Gelecek yıl için karamsar bir tablo çizen Çiçek, maliyetlerin altından kalkılamadığını belirterek şunları kaydetti:
"Önümüzdeki 2026 yılı, hayvancılık açısından çok zor geçecek. Türkiye bunu aklından çıkarmamalı. Artık ucuz et görmek hayal oldu; çok zor. Devlet piyasayı stabil tutar, kontrol eder ve regüle eder. Ancak fiyatları düşürmek zor. Çünkü Türkiye'de tarım maliyetleri yüksek ve besicilik masraflı. Bu yüzden Türkiye, süt üreticilerini desteklemeli ki sütçü inek beslesin, inek beslesin ki dana olsun, dana olsun ki besilik mal artsın. Besilik mal çoğalsın ki et fiyatları normale dönsün. Şu anki durum iç açıcı değil. Besi materyali ve dana bulamıyoruz. Çok büyük sıkıntı var. Adam inek bulamıyor, süt inekçisi süt ineği bulamıyor, dana bulamıyor. Fiyatlar az olunca yükseliyor. Bu sene zirai don oldu, ceviz, badem ve kayısı fiyatları uçtu; incir fiyatları da öyle. Hayvancılık durumumuz iyi değildi. Şap, durumu daha da ağırlaştırdı."
ÜRETİCİ CAN ÇEKİŞİYOR
Türkiye'de hayvancılığın yapısal sorunlarına da değinen Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye, cari açığı olan bir ülke ve tarım girdileri dünyada yüksek. Hayvan yemlerinin yüzde 60’ı ithal edilmekte; bu da yem fiyatlarının yüksek olmasına yol açıyor. Türkiye'de mera hayvancılığı artık bitti. Kapalı ahır ve açık besicilik devam etmekte. Girdiler yüksek, enflasyon yüksek. Besiciler zor günler geçirmekte; küçük aile işletmeleri çok zor durumda. Devletin üreticilere ucuz yem ve düşük faizli destek vermesi gerekir ki hayvancılık ayakta kalabilsin."